| Konu: | Türkiye'de adalete ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 11.03.2015 |
HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) - Sayın Başkanım, çok teşekkürler.
Altı yüz otuz altı gün evvel katledilen, 45 kilo girdiği hastaneden 16 kilo olarak çıkan Berkin Elvan'ın hikâyesi adaletin ne rezil durumda olduğunu gösteren tek başına bir dava olarak gösterilebilir.
8 bin kişinin yaralandığı, 30 kişinin gözlerinin çıktığı, 9 kişinin katledildiği Gezi olaylarıyla ilgili davalarda kamuoyuna mal olan Ali İsmail, Ethem Sarısülük gibi kardeşlerimizin davaları hariç, bu dosyaları devralan savcılar şu ana kadar hiçbir işlem yapmadılar. O yüzden bu Meclise gelen Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan şöyle dedi: "Ya Allah'ım, benim çocuğumun başına gelen, Tayyip Erdoğan, senin de çocuğunun başına gelsin." Adalet işlemediği zaman böyle olur; adalet işlemediği zaman kan davası, ilkel öç alma hukuku, kendi çocuğunu vuran polisi hedef alan özel girişimler gündeme gelebilir.
Bu dosyada tam 4 polisin eşkâli belirlendi. Ve soruşturma başladıktan on ay sonra anne-babadan ifade alabilen savcı, bu 4 polis için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne sayısız defa yazı yazdı; son yazdığı yazıya İstanbul Emniyeti tam beş aydır hiçbir yanıt vermedi. Ben şöyle düşünüyorum: Bu 4 polis muhtemelen IŞİD'e katılmışlardır. Sır olup yok oldular, bunların nerede olduğunu İstanbul Emniyeti bilmiyor. Kim olduklarını ben biliyorum çünkü Ulusal Kriminal Büro var, bunların ismini tespit etti ama benim açıklamam uygun olmaz ki. Eğer bir devlet varsa, yargı varsa bu kişiler gitmeli, Berkin'in kafasına niye nişan alarak ateş ettiklerini, niye 14 yaşında bir çocuğu öldürdüklerini orada yargıya anlatmalılar, tabii yargı diye bir şey varsa. Yargı diye bir şey var mı, mesele bu.
Bu dosyada tam 5 savcı değişmiş arkadaşlar şu ana kadar. 1 savcı dört ay hiçbir işlem yapmamış. Dosyayı almış, ne avukatlarla görüşme ne anne-babayla görüşme ne bu olayın zanlısı olan Emniyet Müdürlüğüyle görüşme, hiçbir şey yapmamış. Ya, bu savcılık nasıl bir meslek anlamadım ki? Gerçekten, insan biraz utanmaz mı, beş ay bir dosyada, öldürülmüş bir çocuğun dosyasında hiçbir işlem yapmıyorsunuz? Tabii, savcıların niye görüşmediğini ben çok iyi anlıyorum, şunun için görüşmüyorlar: "Emri ben verdim." diyen Tayyip Erdoğan Berkin'i katledenlere kol kanat geriyor. O yüzden sahip çıkıyorlar, o yüzden sessiz kalıyorlar, o yüzden 14 yaşındaki bir çocuğun ölüsünden vicdani, hukuki -yasal sorumluluklarını geçiyorum- hiçbir rahatsızlık duymuyorlar, hiçbir işlem yapmıyorlar. Savcıların bir bölümü de bu arada paralelmiş, AKP öyle dedi, bunların yerini değiştirdi falan; bu da inanılmaz bir şey. Zaten hiçbir şey yapmayan savcılar... Tam 5 savcı değiştirdik şu ana kadar.
Arkadaşlar, bugün 1'inci yıl dönümü çocuğun ölümünün, 11 Mart 2014'ten bu yana bir yıl geçmiş. Fırat için de başsağlığı diliyorum. Gerçekten çok üzüldüm ve öldürüldüğünde onun acısına sahip çıktım, Ege'deki kardeşimizin, hemen söyleyeyim. Bir yıldır hiçbir işlem yapmayan bir Emniyet örgütü var ve bu 1'inci yıl anmalarına bugün Emniyet örgütü yine saldırdı. İstanbul Çekmeköy'de, Gezi Parkı'nda, bu kentte, Ankara Tuzluçayır'da Berkin Elvan protestolarına, anmalarına polis saldırdı. Ya, böyle bir adalet olur mu Allah aşkına? Yani, herhangi bir vatandaş -Tuzluçayır'da onu anan arkadaşları söylemiyorum- herhangi biri yani evinde oturan sıradan biri böyle bir devlete güvenebilir mi? Böyle bir devlet olabilir mi, hiçbir şekilde mağdurların sesini duymayan? Hâlâ, Kabataş'ta birinin üzerine bilmem ne yapmışlar, onun yalanlarıyla Türkiye gündemini meşgul ediyorlar. 14 yaşında bir çocuk var ortada, ölmüş. Eğer biraz vicdan varsa -ben adaletten, sorumluluktan, yasal görevden vazgeçtim, o zaten yok yani bir rejim yok ama- bu meselede adım atılmalı. Bu meselenin daha fazla büyümemesi, kin ve nefret dalgalarına yol açmaması, şiddetin hortlamaması...
Bakın, adaletsizlik her yerde adaleti tehdit eder ve bir kişiye yapılan adaletsizlik adaleti her yerde ortadan kaldırır; bu, dünyanın her yerinde böyledir. İşlenmiş suçlara verilmeyen adalet yeni suçların da kapısını açar, dünya tarihi bunu kanıtlıyor.
Fazla söze gerek yok, çok duygusal bir gün. Berkin'e Abbas Karakaya kardeşimin yazdığı bir şiirle selam etmek istiyorum.
"Berkin Elvan
Damla damla karışacaktım
Benekli güneşle çilek tarlalarına
Aklıma sığmıyordu gökyüzü
Kalbimde kuşa dönüyordu
Suyun aydınlığı gecenin nabzıyla
İnecektim kar bahçelerine ağır ağır
Ölüm beni de bulacaktı ama...
Adıyla bilinir başkalarına insan
Mor kanatlı kelebeğiydim ben annemin
Kısa bir nefes oldu hayatım
Ekmek almaya çıktığım o sabah
Bin yıldır kırmızı insanın kanı
Gördüm akıttılar benimki de kırmızı
Annem annem esirgeme bakışlarını
Bulamıyor gözlerim ışığı sensiz."
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)