GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in HDP grup önerisinin görüşmeleri sırasında konuşan hatibi uyarmamasıyla ilgili tutumunun İç Tüzük'ün 66'ncı maddesine uygun olup olmadığı hakkında
Yasama Yılı:5
Birleşim:74
Tarih:11.03.2015

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, çok değerli arkadaşlarım; açılan usul görüşmesinde Başkanlığın tutumu lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, az önce Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Mine Lök Beyaz Hanımefendi kadınların istihdamına yönelik bir grup önerisinin görüşülmesi sırasında kendi düşüncelerini, görüşlerini gayet nazik biçimde bizimle paylaştı ve bu İç Tüzük'e uygun paylaşımın Sayın Zozani tarafından Başkanın içeriğine müdahale etmesi gerektiği yönünde bir itiraz üzerine bu tartışma açıldı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Anayasa'nın 104'üncü maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri düzenlenmiş. Birinci fıkrada şöyle diyor: "Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir."

FARUK BAL (Konya) - Doğan Bey, "AKP'yi de yönetir." diyor mu?

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Yine, 104'üncü maddenin (b) bendinde; gerekli gördüğü hâllerde hükûmete yani Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek bu görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanının birliğini temsil ettiği milletin yarısından fazlasını oluşturan kadınların temel sorunlarının çözümüne yönelik fikirlerini kamuoyuyla paylaşması, bu konuda girişimlerde bulunması, gerek Hükûmete gerekse Hükûmet dışı birtakım kurum ve kuruluşlara bu konuda telkin ve tavsiyelerde bulunması, hatta talimat vermesi onun anayasal bir görevidir. Özellikle, kadınların, şu son zamanlarda çok yoğun biçimde acı hadiselerle gündemimize geldiği bir dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tür meselelerin kökten çözümüne yönelik yaptığı bu çağrıların ve bizim bir arkadaşımızın da Sayın Cumhurbaşkanımızın bu görüşleri çerçevesinde bu meselelerin çözümlenmesine yönelik girişimlerine destek vereceğini, bu konuda kendisini örnek aldığını, onun bize önderlik ettiğini söylemesinin -İç Tüzük açısından, Anayasa açısından- bırakın onu, normal bir milletvekilinin fikir özgürlüğü çerçevesinde bunu dile getirmesinin İç Tüzük'ün hangi maddesine ne şekilde aykırı olduğunu çok merak ediyorum.

İç Tüzük'te, 66 ve 67'nci maddelerde, sadetten huruç ve lisanınezahet ilkeleri var. Yani, Sayın Başkan şu kürsüdeki konuşmacıyı sadece konu dışına çıktığı zaman ve İç Tüzük'e aykırı davrandığı zaman uyarıyla mükellef. İkincisi de eğer kaba ve yaralayıcı sözler varsa... Arkadaşımız çok nezih bir konuşma yaptı ve hiç konunun dışına da çıkmadı. Eğer burada İç Tüzük hükümleri uygulanacaksa, burada, 161 ve 163'ün, geçici çıkarma cezasının uygulanacağı birçok konuşma yapıldı; gerek Meclis Başkanlığı kürsüsüne gerek Cumhurbaşkanına gerek Başbakana yönelik çok ağır ithamlarda bulunuldu ama bu "fikir özgürlüğü çerçevesinde" denilerek hiçbir arkadaşımız bu yöntemi zorlamadı. Eğer biz gerçekten... Fikir özgürlüğü AİHM kararlarında da belirtilir. Sizin benimsemediğiniz, sarsıcı, belki hiç hoşunuza gitmeyen düşünceler dile getirilebilir, bunlara hoşgörüyle bakmak zorundasınız. Bu çerçevede, her gün burada fikir özgürlüğünden bahseden arkadaşların bir arkadaşımızın düşüncesinden dolayı usul tartışması açmasını da çok manidar buluyorum.

Dolayısıyla, Sayın Başkanımızın bu konuda hatibe müdahale etmemesini onun fikir özgürlüğüne gösterdiği saygının bir ifadesi ve İç Tüzük'e uygun bir davranış olarak gördüğümden dolayı Başkanımızın tutumu yerindedir diyorum, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)