| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 11.03.2015 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, 57'nci madde jandarma subay ve astsubaylarına verilecek izin konusunu düzenliyor. Aslında, kamu görevlilerinin izin sorunları belki o kadar çok üzerinde durulması gereken sorun gibi görülmeyebilir. Ancak buradaki düzenleme, jandarmayla ilgili tasarrufun sadece kamu hizmetlerinin gerektirdiği bir düzenleme olmaktan ziyade jandarmayı tümüyle siyasallaşmaya götüren bir düzenleme, bu izin konusu da bunu gösteriyor.
Şimdi, madde ne diyor? "İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması da dikkate alınarak mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile verilir." Yani şimdi, Konya'yı düşünün, Konya merkez ilçesine bağlı bilmem neredeki karakolun karakol komutanının iznini vali verecek. Böyle bir şey düşünülemez, buna gerek var mı? Burada olması gereken şuydu: Mülki idare amirinden yıllık izin onayı alınır ama izin zamanını belirleme yetkisi kendi en yakın amirine -burada ne olur, en yakın komutanına- bırakılır. Olması gereken buydu ama bunlar böyle yapmıyorlar, tam tersine, en yakın amiriyle ilgisini kesecek şekilde bir düzenleme yapıyorlar.
Şimdi, bu tasarıdan çok bahsettik, bu tasarının getireceği sakıncalardan çok bahsettik. Bu tasarı çıkmadan bile bazı valilerin nasıl hareket edeceklerine dair ipuçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Mesela, İzmir Valiliği bir karar almış ve bunu tüm kamu kurumlarına, sivil toplum örgütlerine göndermiş. Bilmiyorum, belki elinizde vardır bu, bu kararı okuyun, sıkıyönetim uygulamalarına benzer tedbirler alınmış burada. Yani, bu karara göre, İzmir'de, şayet bu karara uyulur ise hiçbir sivil toplum örgütü doğru dürüst basın açıklaması yapamaz, toplantı, gösteri yürüyüşü düzenleyemez, düşüncesini rahatça ifade edemez. Bu, tasarı çıkmadan evvelki bir düzenleme; tasarı çıktıktan sonraki düzenlemelere siz gidin, bakın. Ne diyor? "Anayasa'nın 25, 26 ve 34'üncü maddeleriyle temel esasları belirlenen düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti -yani böyle bir hürriyetin varlığından bahsediyor Sayın Vali- gerçek ve tüzel kişiler tarafından 'basın açıklamaları' adı altında kullanılırken kamu düzenini bozan, çevre ve gürültü kirliliğine yol açan, halkın günlük yaşamını zorlaştıran, zorunlu ihtiyaçların karşılanmasını, huzur ve sükûnu engelleyen faaliyetler olarak cereyan etmektedir." Yani basın açıklamalarını Sayın Vali bu şekilde değerlendirmektedir. Ne yapıyor? Efendim, gürültü kirliliği yaratıyormuş, çevre kirliliği yaratıyormuş, yok efendim, işte, insanların günlük yaşamını etkiliyormuş.
Her toplantı ve gösteri yürüyüşü, basın açıklaması da dâhil, mutlaka insanların dikkatini çekmek için yapılır. Yoksa niçin yapılsın? Başka bir anlamı olmaz ki. Siz insanların dikkatini bir noktaya çekmek istiyorsanız o konuyla ilgili basın açıklaması yaparsınız veya toplantı yaparsınız. Dikkati çekmeyecek bir toplantıyı yapmanın bir anlamı var mı? Ama, değerli arkadaşlarım, bununla artık bu bile zorlaştırılıyor.
Arkadaşlar, bu size bir fikir vermiyor mu? Bakın, siz de buna muhatap olacaksınız; sadece muhalefet muhatap olmayacak, siz de muhatap olacaksınız. Jandarmayı siyasallaştırıyorsunuz, emniyeti zaten siyasallaştırdınız. Zaten bir sayın milletvekili daha önce öyle demişti, "Emniyet cemaate ihale edildi." demişti, şimdi jandarmayı da öyle yapıyorsunuz. Kendi güvenlik gücünüzü yarattıktan sonra bir de toplumu bu şekilde cendereye almak istiyorsunuz. Bu toplum bir noktada patlar, bunu sürekli biz ikaz ediyoruz Bu şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşünü yok ederseniz, insanları cendereye alırsanız, insanların bir araya gelmelerini engellerseniz, bu toplum bir noktada patlar, bunun zararını herkes görür, en çok da siz görürsünüz. Bakın, bunu hiç unutmayın.
Jandarma sadece Türkiye'de yok, Avrupa Birliğinin pek çok ülkesinde var: Fransa'da var, İtalya'da var, Portekiz'de var, İspanya'da var.
Değerli arkadaşlarım, İtalya ve Fransa'da önemli dış temsilcilikler bile jandarma tarafından korunur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - İtalya'da sahil güvenlik görevi var. Başbakanlığı, Parlamentoyu, Cumhurbaşkanlığını ve kritik kurumları jandarma korur.
O nedenle -bundan sonraki maddelerde de görüşümü açıklamaya devam edeceğim- gelin, bu sevdadan vazgeçin ve bu tasarıyı geri çekin diyorum.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Vazgeçmezler, vazgeçmezler!
ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)