GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:74
Tarih:11.03.2015

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Jandarma Genel Komutanlığında olduğu gibi, Sahil Güvenlik Komutanlığı da tümüyle siyasallaşacaktır. Şimdi, bakın, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu'na bakıyoruz, madde 2... (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Değerli arkadaşlarım dinlerlerse belki düşünceleri, görüşleri değişebilir: "Bu Komutanlık -yani Sahil Güvenlik Komutanlığı- Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşu içerisinde olup, barışta görev ve hizmet yönünden İçişleri Bakanlığına bağlıdır..." Yani neymiş bu? Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşu içerisindeymiş bu komutanlık. Gene devam ediyor: "...a) Olağanüstü durumlarda Genelkurmay Başkanının isteği üzerine, bir kısmı ya da tümü ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı harekat komutasına veya emrine b) Savaş halinde tümü ile doğrudan doğruya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girer..." Şimdi, kuruluş kanununda bu şekilde düzenlenmiş bir komutanlık tümüyle siyasallaşıyor, siyasallaşmış bir komutanlığı siz harbe gönderiyorsunuz ve orada bir başarı bekliyorsunuz.

Gene, değerli arkadaşlarım, devam ediyoruz, zannediyorum 10'uncu maddede. 10'uncu maddeye bakıyoruz, bak, ne diyor 10'uncu madde: "Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, görevlerini 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununa tabi olarak kendi emir ve komuta bağlantısı içerisinde yapar." Kanun öyle diyor. Şimdi, siz bunda hiçbir değişiklik yapmıyorsunuz, bunu değiştirmiyorsunuz ama personelin atanmasını, görevden alınmasını, cezalandırılmasını İçişleri Bakanlığına bırakıyorsunuz. Kanun kendi içinde çelişir, böyle bir düzenleme olamaz. O zaman siz ne yapmalısınız? Sahil Güvenlik Komutanlığını yeniden tümüyle düzenlemelisiniz; aksi hâlde, böyle bir düzenleme hem Türk Silahlı Kuvvetlerine hem Sahil Güvenlik Komutanlığına hiç istemedikleri hâlde siyasallaşma yolunu açar değerli arkadaşlarım. Gelin, bundan vazgeçin. Bu, Türkiye'nin yararına değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşması Türkiye'nin yararına değildir.

Siz şimdi Sahil Güvenlik Komutanlığındaki Kurmay Başkanının atanmasını bile İçişleri Bakanına veriyorsunuz, bölge komutanlarının atanmasını İçişleri Bakanına veriyorsunuz. Böyle bir Silahlı Kuvvetler düşünülebilir mi? O zaman tümüyle Silahlı Kuvvetlerden alın, ona göre düzenleme yapın. Yani, hem o hem o olmaz, ikisi bir arada olmaz değerli arkadaşlarım.

Siz şimdi kurumları bu şekilde zayıflatıyorsunuz, kurumları bu şekilde zayıflattıktan sonra da tartışılır hâle getiriyorsunuz. Aynen nerede olduğu gibi? MİT'te olduğu gibi, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığında olduğu gibi. MİT, Türkiye'nin bekası açısından önemli bir kurumdur ama siz, yaptığınız uygulamalarla, yaptığınız düzenlemelerle onu da tartışılır hâle getirdiniz. Millî İstihbarat Müsteşarını tamamen partinin bir memuru gibi değerlendiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu yanlıştır.

Bakın, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı atanması yönünden özel usule tabi -daha önce de söyledim- atanmadan evvel Millî Güvenlik Kurulunda görüşülüyor. Başka ne var? Yargılanması özel bir usule tabi, Genelkurmay Başkanının tabi olduğu usule tabi. Ama kanun koyucu, MİT Müsteşarının politikaya gireceğini, politikadan sonra tekrar MİT Müsteşarlığına atanacağını öngörmediği için onunla ilgili bir düzenleme yapmamış. Bir astsubayın aday olabilmesi için görevden ayrılması gerekiyor ve bir daha da dönemiyor ama MİT Müsteşarı aday oluyor ve tekrar dönebiliyor. Böyle bir şey düşünülemez. Niye? Demin de söylediğim gibi, kanun koyucu öyle bir şey öngörmemiş, öyle bir şeyin olabileceğini tahayyül etmemiş ama siz bunun tersini yaptınız.

Başka ne var? Şimdi, başka bir konuya dikkat çekiyorum değerli arkadaşlar. Altı yıl evvel, Manisa'da bulunduğu sırada, Ankara'da Bülent Arınç'a suikast yapılacağı yolunda bir şayia çıktı, soruşturma yapıldı vesaire. İşte, krokiler bulundu, yok, Bülent Arınç'ın evinin krokisi vesaire. Krokinin bilgisayar tamircisine ait olduğu görüldü ve altı yıl sonra takipsizlik kararı verildi ama siz buna dayanarak Seferberlik Tetkik Kurulunda, Kozmik Oda'da yirmi altı gün süreyle, naklen yayınlanmak suretiyle de arama yaptınız. Ne oldu, sonuç ne oldu? Bir şey elinize geçti mi? Ama o kurumlar yıprandı, insanlar eziyet çekti, insanlar geleceklerinden yoksun kaldılar, bir tasfiye hareketi başlatıldı ve siz de buna alet oldunuz ve şimdi de diyorsunuz ki: "Paralel yapı." Şimdi, başka bir yapı oluşturma derdindesiniz.

Bu yapı da size hayır getirmeyecektir diyorum, saygılar sunuyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)