GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 22 milletvekili tarafından, demir çelik üretim ve ticaret sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:75
Tarih:12.03.2015

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Demir çelik sanayisi, birbirini tamamlayan entegre özellikte bir sanayi sektörüdür, bağımsız olarak çalışabilen ve çeşitli demir çelik ürünleri üreten alt sektörlerden oluşmaktadır. Demir çelik sanayisi uzun hadde ürünleri, yassı hadde ürünleri, vasıflı çelik ürünleri, demir çelik döküm sanayisi, çelik borular ve ferro alaşımları alt sektörlerinden oluşmaktadır.

1990 yılından itibaren Avrupa Birliği çelik sanayisi devlet kontrolünden kademeli olarak çıkarılmaya başlanmıştır. Ulusal çelik endüstrileri aşama aşama özelleştirilmiş, Avrupa Birliği kapasite kontrolü kaldırılmış, devlet yardımlarında sıkı tedbirler alınmış ve ithalatta serbestleştirilme politikaları benimsenmiştir. Sonuç olarak, Avrupa Birliği dünyanın en açık çelik pazarı hâline gelmiştir. Önceleri, tabii, Avrupa Birliğinde üretim daha fazla iken, gelişmiş ülkelerde demir çelik sanayisinde daha fazla bir üretim kapasitesi varken, zaman içerisinde bu, yerini gelişmekte olan ülkelere bırakmıştır.

Bizim Türkiye'mizde de tabii, 1980'li yıllara baktığımızda, 1980'li yıllarda çok az bir kapasiteyle üretim varken, 1990'lı yıllarda bu kapasite uzun mamulde oldukça artmış, yassı mamulde de üretim özellikle 2000'li yıllardan sonra artmaya başlamıştır. Şu anda gelinen nokta, yuvarlak demirde 35 milyon ton civarında, yassı mamulde ise 20 milyon ton civarında. Bir ülkenin refah seviyesi, çelik sektöründeki birim insan başına kullandığı çelikle de doğru orantılı. Bunun ortalamasının dünyada 250 kilogram civarında olduğunu düşünürsek, bizim ülkemizde 415 kilogram kişi başına bir kullanım kapasitesi söz konusu.

Tabii, bizim demir çelik üretiminde ciddi manada bir ihracatımız var. 1990'lı yıllarda dünya piyasasındaki kriz nedeniyle, dünya piyasasındaki hacimsel daralmadan biz de maalesef nasibimizi aldık ama bizde süratle dünyanın ihtiyacı olan yassı mamule doğru bir kayış oldu, o üretime doğru bir gidiş oldu. Şimdi, tabii, önümüzdeki yıllarda çelik sektöründeki bu krizden daha fazla etkilenmemek adına, firmalarımız mutlaka AR-GE çalışmalarına önem vermeli, günümüz şartlarında mutlaka inovasyona önem vererek üretimde katma değeri yüksek mamulleri üretmek için de bir çalışma sarf etmelidir.

Bizim çelik sanayisindeki en büyük ihraç kalemlerimiz Orta Doğu'ya olmaktadır. Orta Doğu'da malum, gerek Irak'ta gerekse Suriye'de olan kriz sebebiyle bizim oralara çelik ihracatındaki kapasitemiz şu anda biraz düşmüş durumda ama yine de bizim buralara yaptığımız, Orta Doğu'ya yaptığımız çelik ihracatımız yüzde 35'ler civarındadır.

Değerli milletvekilleri, bundan sonraki kademede yapılması gereken önemli husus şudur: Bizim şu anda üretimimizin aşağı yukarı yüzde 35'i cevherden elde edilen üretim, yüzde 70'i de ark ocaklarından, elektrik ocaklarından elde edilen üretim.

Şimdi, ark ocaklarından elde edilen üretimin maliyeti yüksek. Genelde dünyadaki ithal hurda ürünlerde, bizim ithal ettiğimiz hurda ürünlerde yüzde 20 bir kapasite düşüşü var, yüzde 20 bir ucuzlama var. Demir cevherinde ise yüzde 56'lık bir ucuzlama var.

Şimdi, bizim üretimimizin yüzde 35'i demir cevherinden, yüzde 65'i de ark ocaklarından olduğu için, üretimdeki bu maliyet artışı dolayısıyla bizim şu anda ark ocaklarındaki fazla üretim kaynaklı bir kapasitemizden dolayı mesele aleyhimize gibi görünüyor. Dünyadaki rekabet sistemini esas aldığımız zaman da bu noktada Türkiye'miz açısından ihracat noktasında birazcık sıkıntılar gözüküyor.

Tabii, dünyadaki bütün bu küresel piyasalardaki krize rağmen bizim çelik sektöründe, şu anda içinde bulunduğumuz şartlarda çok büyük, aman aman diyecek noktada bir krizimiz bulunmamaktadır. Bundan sonra gerek çelik sektöründeki gerekse yine çelik dışı diğer metal ürünlerindeki yüksek katma değerli ürün artışı yönünde alacağımız tedbirler, Hükûmetimizin de 2018-2023 hedefleri doğrultusunda bu sektöre verdiği ehemmiyet ve bu sektöre vereceği destekler sebebiyle, şu anda dünyada görülen krizi, bizim ülkemizde daha az sıyrıkla, daha az böyle bize vereceği ihracat yönündeki zararıyla, inşallah, önümüzdeki süreci atlatırız diyorum.

Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, inşallah, çelik sektöründeki üreticilerimizin hem inovasyon kabiliyetleriyle hem AR-GE çalışmalarıyla ülkemizde üretecekleri katma değeri yüksek ürünlerle bu krizleri aşacağımızı ve inşallah, ülkemize katma değer sağlayacağımızı düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)