| Konu: | Doğu Türkistan'da yaşayan soydaşların sorunlarına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 13.03.2015 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Doğu Türkistan ve Türk dünyasının sorunlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, tüm hekimlerin 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyorum. İnşallah, önümüzdeki dönemde özlük haklarının çözümlendiği, hekime ve sağlık çalışanlarına şiddetin bitmiş olduğu bir 14 Martı kutlarız diyorum.
Diğer bir teşekkürüm de Sayın Başkanım sizleredir. 24'üncü Dönemin sonuna geliyoruz. 23'üncü ve 24'üncü Dönemlerde gündem dışı sözler verdiniz bizlere. Ayrıca, 60'ıncı maddeye yani İç Tüzük'ün 60'ıncı maddesine göre de zaman zaman sizden bir dakikalık sözler alarak kendim de bunu çok fazla kullandım, Tokat iliyle ilgili sorunları dile getirmeye çalıştım. Bundan dolayı da teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum.
BAŞKAN - Estağfurullah, görevimizdi.
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, Türk dünyası, 2000'li yılların başından itibaren büyük saldırılara ve haksızlıklara uğruyor. Saldırılar da maalesef her geçen gün artarak devam ediyor. Anadolu coğrafyasını yüce Türk milletine çok gören iç ve dış düşmanlar, ülkemizi parçalamak, yok etmek için yoğun gayret sarf ediyorlar. Bin yıllık kardeşliğimizi bozmaya çalışıyor, her geçen gün bölücülüklerine yeni yeni mesafeler aldırıyorlar.
Bunların yanında, diğer Türk coğrafyalarında da hainane oyunlar devam ediyor. Suriye ve Irak Türklerine yoğun saldırılar sistemli şekilde yapılıyor. IŞİD terör örgütü, Irak peşmergeleri sistemli şekilde Türkleri ana yurtlarından, ata yurtlarından atmaya devam ediyorlar. Ayrıca Ahıska, Kırım, Azerbaycan Türklerinin durumu da ortadadır.
Ahıska Türkleri, öz vatanlarına maalesef dönemiyorlar. Kırım Türkleri tekrar Rusların işgaline maruz kaldı. Azerbaycan'ın Karabağ ve 7 şehri Ermeniler tarafından işgal altında olup dünya da olup bitenleri maalesef sessiz bir şekilde seyrediyor.
Bütün bunların yanında, en büyük acı ve ıstırabı da Doğu Türkistan Türkleri maalesef yaşıyor. Sincan Uygur Bölgesi'nde yaşayan kardeşlerimiz zalim Çin zulmü altında inim inim inliyor. İnsan hakları ve demokrasi ihlalleri artarak her geçen gün devam ediyor. Dünyanın yeniden şekillenmesi çalışmasında, 1949 yılında Çin esaretine verilen Doğu Türkistan'da çok büyük olaylar oluyor. Devlet eliyle ırk ayrımcılığı yapılıyor; doğum yasağı, mecburi kürtaj, kısırlaştırma politikalarıyla soykırım yapılıyor. Bölgede uyuşturucu kullanımı, madde bağımlılığı teşvik ediliyor. Nükleer denemeler Türk yurtlarında yapılarak kalıtımla geçebilen çok ciddi sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Türk bölgesine planlı şekilde Çinliler yerleştiriliyor. Doğu Türkistan bölgesinde bulunan 171 çeşit maden ve doğal gaz kaynaklarına sahip olunmaya çalışılıyor. 30 milyonluk Türk insanı, 1,5 milyarlık Çin nüfusunun baskısına yoğun şekilde direniyor. Çin Hükûmeti, insanlarımızı yok etmek için her türlü gaddarlığı ve oyunu da sergiliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu olarak bölgeyi ziyaret edip durumu görmek için yaptığımız birçok müracaat, Çin Hükûmeti tarafından kabul edilmedi. Bu da gösteriyor ki durum görüldüğünden daha da vahimdir. İnsanlarımız öldürülüyor, haksız yere idam ediliyor, tutuklanıyor, sürgüne gönderiliyor. Bütün bunlar da, sözüm ona hür dünyanın, dünya STK'larının gözü önünde oluyor. Çin zulmüne karşı, başta Hükûmetimiz olmak üzere dünya sessiz kalıyor ve seyrediyor.
Suçsuz yere, savunması alınmadan tutuklanmalar, kurşuna dizilmeler, hür dünyanın neresinde acaba görülüyor? Herkesin bu konuya dikkatini çekmek istiyorum.
Dünyanın gözü önünde, 2,5 milyonluk askerî güçle, elinde silah olmayan Uygur Türklerine, o zavallı ve masum insanlara terörist muamelesi yapılıyor. Bunların hiçbirisini kabul etmiyorum, şiddetle de protesto ediyorum. Yüce Türk milletinin kürsüsünden de herkese ve sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere herkese sesleniyorum: Dünyanın gözü önünde yapılan bu haksızlıkların, katliamların hesabı bir gün mutlaka sorulur. Doğu Türkistan Türklerinin kahraman lideri Rabia Kadir Hanımefendi'nin sesi mutlaka duyulur çünkü o Hanımefendi, dünyanın her tarafını dolaşıyor, her tarafında o mahzun ve garip insanların, Doğu Türkistan halkının ve Türklerin hakkını korumak için çok yoğun bir gayret sarf ediyor. Ondan dolayı da Rabia Kadir Hanımefendi'yi Türk'ün Meclisinden, bu güzel Meclisten, Türkiye Büyük Millet Meclisinden saygıyla selamlıyorum. Kendisinin sesinin de, inşallah, herkes tarafından duyulacağına olan inancımı da buradan ifade etmek istiyorum. Ama şunu da söylemek isterim ki ancak, hain tuzakların oyunu mutlaka bozulur.
Yüce Türk milleti, titre ve kendine dön, vatanına, toprağına, milletine, bayrağına, diline, inancına sahip çık diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)