GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:123
Tarih:21.06.2012

HALİL AKSOY (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insan hakları ihlalleri her alanda yapılmaktadır. Hatta, bölge esasına dayalı, doğum yerlerine dayalı, insanlar şurada veyahut da burada kimlik kontrolü yapılırken farklı muamelelerle karşılaşıyorlar. Bunu yapanlar da genellikle devlet memurlarıdır ve doğrudan doğruya insan hakları ihlalleri devlet tarafından daha çok yapılmaktadır. Bu anlamıyla devletin veya iktidarın karnesi oldukça bozuktur.

Esas itibarıyla AİHM'in vermiş olduğu kararlara da bakılırsa aleyhte verilen kararların sayısı Türkiye açısından dünyada 1'inci sıralardadır. Keza, ödenen tazminatlar da göz önüne alındığında, insan hakları ihlallerinin ne kadar ağır olduğu daha açık bir şekilde gözler önüne serilir. En ağır ihlallerin yapıldığı yer şüphesiz cezaevleridir. Uzun uzun yeniden anlatmama gerek yok, hemen hemen bütün hatipler bununla ilgili birtakım şeyler söylediler. Ancak şunun altını çizmekte yarar var: 95 tane tutuklu ölümle burun burunadır ve tahliye bekliyor. Eğer insan haklarına az da olsa bir saygımız varsa bunlarla ilgili mutlaka tedbirler alınmalıdır. Ne var ki, işkence yapanların korunduğunu, hatta işkence yapanların hakkında dava açılabilmesi için bir yerlerden izin alınması gerektiği de bir gerçektir yasalarda, bunun da insan hakları açısından oldukça kötü bir puan olduğunu söylemekte yarar var.

Hâkim ve savcıların durumuna da biraz dikkat çekmekte yarar var. Hâkim ve savcıların da bu konuda bayağı korumacı davrandıklarını söyleyebilirim. Benim müdahil olarak katıldığım bir mahkemede bunun çok açık örneklerini gördüm ama her durumda hâkimler ve savcılar tarafından bu ihlalleri yapanların korunduğunu söylemek mümkün. Söz gelimi, bir işkence davasına karşı şu anda 77 tane polise karşı mukavemet davası açılmış. Bu rakam bile tek başına Türkiye'de insan haklarının ne noktada olduğunu gösteriyor.

Şimdi, bu konuda yapılması gerekenleri de kısaca belirtmekte yarar var: Bu kurum anayasal bir güvenceye kavuşturulmalı her şeyden önce. Kurulun Başkanı Hükûmet tarafından değil, Parlamento tarafından seçilmeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmeli. Başkana verilen yetkiler oldukça fazladır, bu sınırlandırılmalı. Kurumun bütçesi genel bütçe içerisinde mütalaa edilmeli. Finansman ve personel açısından bağımsız olmalı. Üyelerinin görev güvencesine kavuşturulması gerekiyor. Atanma prosedürlerinin, üyelik kriterlerinin, üye kompozisyonlarının açıkça belirtilmiş olması gerekiyor. Habersiz ve sınırsız bir ziyaret yetkisine sahip olmaları gerekiyor, keza raporlar düzenleyerek kamuoyuna hesap verilebilir olması da gerekir. Tasfiyelerde bulunabilme yetkisiyle donatılmalıdır. İnsan hakları alanında aktif olarak çalışan sivil toplum kuruluşlarının en geniş desteğini alabilecek bir pozisyonda olmalıdır. Kurulda idarenin temsili olacaksa oy hakkı olmamalıdır. Kurum yurt içinde ve yurt dışında sayı sınırlaması olmaksızın şube açabilme yetkisine sahip olmalıdır. Kurulun görevleri arasında tespit edilen suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunmak, hüküm kesinleşinceye kadar süreci takip etmek yer almalıdır. Keza, Kurulun üyeliklerinde cinsiyet dengesi mutlaka gözetilmelidir. Unutulmamalıdır, insanlar haklarıyla insandır.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi selamlıyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.