| Konu: | CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 24 milletvekili tarafından, TBMM'de gerçekleri araştırma komisyonu Türkiye modeli oluşturma çalışmalarını yürütmek üzere Meclis araştırması açılması amacıyla 16/1/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 17.03.2015 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu çatı altında dört yılını geçirmiş olan her milletvekili hayatının geri kalan bölümünde bu dönemi öyle veya böyle anlatacaktır. Meclise bir daha gelemeyecek olanlar belki kitap yazacak, belki de çocuklarına, torunlarına burada yaptıklarını anlatacaktır.
Siyasetçiler sıradan insanlardan farklı olarak sadece kendi onur ve haysiyetleri için değil, aynı zamanda temsilcisi oldukları kitlelerin de onur ve haysiyetleri için mücadele ederler.
Değerli arkadaşlar, torunlarımız soracak bize: "Roboski katliamı olunca ne yaptın? Soma'da 301 işçi hayatını kaybederken Mecliste ne yaptın? Berkin Elvan isimli bir çocuk öldürülürken ne yaptın? Her gün en az bir kadın katledilirken, işçiler ölürken, gençler hapishanede zulüm görürken, çocuklar hapishanede tecavüz görürken ne yaptın? Dört yıllık milletvekilliği döneminde millet için ne yaptın?" Onlar sormadan biz kendimize soralım: Geçmişte yaşanan acıların sebeplerini ortaya çıkarmak, geçmişle hesaplaşmak için ne yaptım? Binlerce anne çocuklarının kemiklerini ararken ben ne yaptım? Berfo Ana gözü açık bir şekilde giderken Cemil Kırbayır'ın akıbetini ortaya çıkarmak için ne yaptım? Askeriyle köylüsüyle, dağa çıkmış genciyle korucusuyla, ülkücüsüyle solcusuyla bu ülkenin toprakları kefensiz yatanlarla dolu. Ne oldu da bunlar oldu? Çocuklarımız sormayacak mı: "Baba, anne, ne oldu da bunca insan öldü?"
Değerli milletvekilleri, İnsan Hakları Derneğinin toplu mezar haritasını gördünüz mü? O haritayı açınca karşınıza 45 tane sarı, 303 tane kırmızı ünlem işaretli yer çıkıyor. Sarı işaretler açılmış toplu mezarları gösteriyor, kırmızılar ise henüz açılmamış olanları. Bu mezarlarda 4.201 insanın kemiklerinin olduğu sanılıyor. Toplu mezarların -3 tanesi, 1'i Konya, 1'i Ankara, 1'i İstanbul- hepsi Doğu ve Güneydoğu'da. Bu bir tesadüf değil, olağanüstü hâl rejiminin olağan sonucudur. Aslında şu an bu topluma dayatılan iç güvenlik yasasının da öngördüğü gelecek, geçmişte yaşanan da zaten bu. O yüzden isyan ediyoruz: Bu yasa çıkmamalı, yeni infazlar, yeni faili meçhuller gerçekleşmemeli.
Bakın, değerli arkadaşlar, geçen cumartesi Galatasaray Meydanı'nda Cumartesi Anneleri 520'nci haftalarında oturma eylemi yaptılar. En az 300'ünde ben de bulundum, en az 300'ünde. Her cumartesi aynı çığlığı duyuyoruz o meydanda, "Kemiklerimizi verin." Anneler, torunlar, çocuklar, eşler yakınlarının kemiklerini arıyor. Yakınlarının bir daha dönmeyeceklerine inanmalarının tek yolu da bu. Yoksa hepsi, bir gün çıkıp gelir diye kapısını aralık bırakıyor. Siz hangi anneyi cenazesini görmediği çocuğunun öldüğüne ikna edebilirsiniz? Berfo Ana, öldüğü güne kadar da içinde bir umut taşıyordu. Kayıp yakınlarının çığlığı sadece CHP'ye, HDP'ye değil, aynı zamanda, AKP'ye ve MHP'ye de.
Dört yıl boyunca çok kavgalar ettik, tartıştık. AKP, bu ülke demokrasisi için getirdiğimiz tek bir öneriyi kabul etmedi. Bu dönem de böyle geçti fakat siyasette ortaklaşamadık ama hiç olmazsa burada, insaniyette ortaklaşalım.
Dünyada geçmişle hesaplaşmak konusunda oluşturulmuş çok fazla örnek var. Bu deneyimlerden yararlanabiliriz. Yapacağımız bir araştırmayla Türkiye'ye özgü bir model ortaya çıkarabiliriz. Bundan ne AKP ne MHP ne de diğer partiler zarar görür.
Hakikatin sağı solu yok. Anneler çocuklarını sağcı veya solcu, Kürt veya Türk oldukları için sevmezler, onları doğurdukları için, onları büyüttükleri için severler. Bu sevgi öğrenilmiş değil, içgüdüsel bir sevgidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de kendi yurttaşlarını Kürt, Türk; sağcı, solcu; Sünni, Alevi diye değil, bu ülkenin yurttaşı olduğu için kollamak durumundadır. Çünkü bu Meclisi var eden de bizzat yurttaşlardır. O bakımdan, bu koltuklarda oturan herkese yani sizlere, sağıyla soluyla aynı görev düşüyor: Yurttaşın canına kast eden karanlıkları ortaya çıkaracak bir gerçekleri araştırma komisyonu. Biz diyoruz ki: Bu komisyon kaçınılmazdır, gelin nasıl bir model oluşturacağımızı araştıralım. Eğer buna bile iktidar partisi "Hayır." diyorsa, "Hayır, araştırmayalım." diyorsa bu artık muhalefet fobisinden başka da bir şey değildir.
17 bin faili meçhulden bahsediliyor değerli arkadaşlar. Bu ülkenin uzak ve yakın geçmişinde Maraş'tan Çorum'a, Sivas'tan Roboski'ye, Gazi'den Soma'ya kadar onlarca katliam, toplu ölüm, toplumsal travma olduğu yerde duruyor. Gelin, Kulp'un Hamzalı köyünde 1995 yılında katledilen 23 köylü için, Başbağlar'da katledilen 33 köylü için, Bingöl'de katledilen 33 asker için, Roboski'de katledilen 34 köylü için, bu ülkede katledilen herkes için bir çabanın içerisine girelim, onları katleden karanlığa karşı hakikatleri ortaya çıkaracak bir mum yakalım. Bu mum hem karanlığı delsin hem de hayatını kaybedenlerin ruhlarına bir anma olsun.
Değerli milletvekilleri, toplumsal hafıza hesaplaşılmamış hiçbir hadiseyi silmez ve unutmaz. Geçmişte aydınlatılmamış her vaka geleceğin önüne konmuş birer mayın gibidir. Eninde sonunda ya siyaset kurumu veya toplumsal dinamikler bu mayınlarla karşı karşıya kalır ve geçmişte bırakılmış, hesabı sorulmamış olayların bedelini ödemek durumunda kalır. Geçmişini aydınlatmamış, geçmişiyle yüzleşmemiş, geçmişteki hakikatlere erişememiş toplumlar ve devletler geleceklerini de göremezler. Geçmişe yönelik objektif bir gerçeklik arayışına girilmesi mağdurların yaşadıklarının tarihin kaydına geçirilmesi için dünya genelinde kullanılan yöntem resmî hakikat komisyonları olmuştur. 1974'ten 2007'ye Gana'dan Almanya'ya, Şili'den Fas'a, Sri Lanka'ya kadar çok farklı coğrafyalara dağılan bir yelpazede çok farklı siyasi özelliklere sahip 40'tan fazla ülkede gerçekleri araştırma komisyonları kuruldu. Gerçekleri araştırma komisyonları çekilen acıların farkında olunduğunun toplumun geneli tarafından tasdiki yani bir toplumsal mutabakata varılması için, kutuplaşmaları yeniden üretir hâle gelmemesi için çok önemlidir. Toplumsal barış ve demokratikleşme ihtiyaçlarımıza uygun düşecek hakikat komisyonu modelini hep birlikte araştırıp bir dahaki döneme önermeliyiz. Komisyonun bir yasayla kurulması, bağımsız ve geniş yetkilere sahip olması, devlet kurumlarının komisyon çalışmalarına her türlü destek ve kolaylığı sağlamakla yükümlü tutulması yeni bir sayfa açmanın da yoludur. Gelin, yeni Meclise böyle bir öneride bulunalım ve beşyüzyirmi haftadadır İstanbul'da Galatasaray Meydanı'nda, Diyarbakır'da Koşuyolu'nda, Yüksekova'da, Cizre'de, Türkiye'nin her yerinde çığlık çığlığa bağıran annelerin feryadına bir derman olalım ve bu Meclis bir komisyon kursun, bu komisyon dönem kapanana kadar çalışsın ve bir dahaki döneme bir komisyonun nasıl kurulacağı konusunda bir rapor bırakalım ve Cumartesi Annelerine bu Meclis borcunu ödesin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)