| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 17.03.2015 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Bakan uyuyor, Komisyon uyuyor.
BAŞKAN - Siz şimdi uyandırırsınız Hocam onları.
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani gökten ecdat inerek öpse o pak alnı, değer diyeceğim de burada öpecek o pak alın kalmadı gibi görünüyor.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Burada Hocam, burada.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Öbür tarafta var.
Şimdi, önerge veriyoruz, soruluyor: "Katılıyor musun?" Komisyon diyor ki: "Katılmıyorum Başkan." Bakana soruyorlar. Bakan fevkalade iştahlı bir şekilde "Katılmıyoruz." diyor. Çünkü, ne olduğunu da çok anlamış değil aslında, çünkü "tweet" atıyor. Yani, birisi katılmıyor, öbürü de katıla katıla katılaşıyor ve dolayısıyla bu durumda da sizin getirmiş olduğunuz önerinin bir anlamı ve bir mantığı kalmıyor.
Değerli milletvekilleri, öncelikle ifade edeyim ki biz bir gerçekten kanun yapma tekniğine aykırı ve teamüllerin dışında bir torba saldırısıyla karşı karşıyayız. Bu şekilde yapılan kanunlar, sonunda tekrar bir başka kanunla değiştirilmek durumunda ve zorunda kalınmaktadır. Koy, kaldır; yap, değiştir sistemiyle işleyen bu yasa yapma sistemi, neredeyse AKP'nin temel bir politikası ve geleneği hâline gelmiştir. Torba yasa, AKP'nin çadır devleti felsefesinin bir yansımasıdır. Zaten AKP, devleti bir şirket, vatandaşı da bu şirketin hizmetkârı olarak görmektedir. İş adamı tipi, yalnız başarı peşindedir. Bu amaç uğruna her türlü yüksek değeri feda eder. Kazanmak, kazanmak, daima kazanmak... Gayesi kazanmak olduğu için de kazandığını yemez, daha fazla kazanmaya sarf eder.
Bu bağlamda bakıldığında, getirmiş olduğunuz yasaların aslında ta yıllar öncesinde Tevfik Fikret'in söylediği...
"Kanun diye topraklara sürtündü cebinler;
Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi...
Bihude figanlar yine, bihude eninler." diyor.
Demek ki AKP bu yönü itibarıyla kanun yapma değil, kanun tepeleme gibi bir yöntemle çalışmaktadır. Laubali, ciddiyetten uzak, baştan savma ve keyfî kanun yapmayı, âdeta, AKP iktidarı gelenek hâline getirmiş, kimlik edinmiştir.
Değerli milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı fiilî kontrolünde sağlık bilimleri üniversitesi kurulması Anayasa'ya, "üniversitelerin özerk ve bilimsel niteliklerini haiz olması" ilkesine tepeden aykırı hükümler taşımaktadır. Biraz önce, benden önce konuşan hatibin de ifade ettiği gibi, böyle bir üniversitenin üniversite olması, üniversitenin bilimsel özerkliğe sahip olması söz konusu olmayacaktır. Böyle bir üniversite üzerinde siyaset etkin bir biçimde rol oynayacak, mutlak hâkimiyet siyasetin kontrolü altında bulunacaktır.
Diğer yandan, mevcut üniversiteler ihtiyaçtan kıvranırken, öğretim üyeleri ihtiyacı had safhadayken yeni üniversite kurmanın ne kadar akılcı bir iş olduğunu da burada sorgulamamız gerekir.
Üniversite bünyesinde kurulması öngörülen mütevelli heyet de, bu görevin tanımı YÖK mevzuatına ve üniversitenin "bilimsellik" ve "özerklik" ilkelerine zarar verici bir nitelik ortaya koymaktadır. Bu madde hükmünün bu şekilde kabulü üniversitelerde zaten olmayan özerkliği iyice yok etmiş olacaktır.
AKP döneminde üniversiteler yüksek liselere dönüşmüştür, üniversitelerde özgür düşünce ve özerklik yok edilmiştir. Türkiye'de hiçbir üniversite senatosunun Türkiye'nin hiçbir meselesi hakkında herhangi bir bildirisi ve görüşü yoktur. Bu, üniversite üzerindeki despotizmi, baskıyı gösteren tipik bir olgudur.
Şimdi, üniversite öğretim üyeleri aslında erdem ile ekmek, onurları ile konforları, örs ile çekiç arasında, bir anlamda, tercihe zorlanmaktadırlar. Ve dolayısıyla, mevcut üniversitelerde biraz önce ifade ettiğim sebepler yüzünden, zaten vahim bir hâle gelmiş olan bir üniversite meselesi... Yeni üniversiteler ihdas ederek yeni birtakım sorunları da aslında kendi kendimize gündeme getirmiş oluyoruz.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Süre bitti.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Süre bitsin, efkârlanmayın, biraz sonra bir daha konuşacağım, demek ki çok istiyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, kalkınma millî varlığın çimentosudur, üniversite ise kalkınmanın yakıtıdır. Kalkınma doğrudan doğruya eğitime endekslidir. Eğitimi mahvederseniz, eğitimi evcilleştirirseniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - ...üniversiteyi evcilleştirirseniz topluma en büyük kötülüğü yapmış olursunuz.
Şimdilik saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)