| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 17.03.2015 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 688 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin bu defa 8'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, şunu hemen ifade etmek lazım: Ben bu konuşmayı yaptıktan sonra Başkan soracak "Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmedi." denilecek. Ben de şunu anlamıyorum: Başkan sonucu önceden belli olan bir oylamayı niye yapar, anlaşılır değildir. Aslında bu gelenekleri sürdürmek bakımından yapılıyor ama çok da mantıklı gelmediğini özellikle ifade etmek istiyorum.
Şimdi eğitimle ilgili bir zihniyeti burada bu yasayla beraber sizin önünüze koymak istiyorum. Şimdi, eğitimin seviyesi düşük olan bir ülkede, aynı zamanda kalkınmışlık, gelişme ve ilerleme yönünden de sorun var demektir. Örneğin okuryazar oranı düşük, orta ve yükseköğretimi bozuk, adaletsiz üniversiteler bilim ve teknoloji üretmede geri kalmış demektir. Bu tür bir ülke, aynı zamanda gelişmiş ülkeleri geriden takip eden bir durumda ve konumda bulunacaktır.
Toplumlar ve onların siyasi örgütleri olan devletlerin nasıl bir yurttaş arzuladıkları, benimsedikleri eğitim ve onun da üstünde üniversite anlayışlarıyla belirlenir. Devlet yöneticilerinin sahip oldukları eğitim felsefesi yurttaşları faydalı, sosyal, nitelikli ve üretici yapabileceği gibi yetersiz, bilgisiz, çaresiz ve değersiz de yapabilir. Önemli olan üniversiteleri açmak değil, gerçek anlamda üniversite hüviyetine sahip kurumlar inşa etmektir.
Bakın, bir şey söyleyeyim size de bunu o manada bir değerlendirin. Harun Reşit öldükten sonra yerine gelen halifeye demişler: "Hadi gözün aydın olsun, hayırlı olsun halife oldun." O da demiş ki: "Halife olmak önemli değil, halife gibi olmak önemli." Üniversite açmak önemli değil, gerçek anlamda üniversite gibi bir üniversite açmak önemli. Yoksa uydu üniversite, kukla üniversite, bağlı üniversite, bağımlı üniversite üretirseniz bu, o üniversiteden çıkacak insanların kimliği ve şahsiyetini de ezmek suretiyle onlara en büyük kötülüğü yapmış olursunuz.
Şimdi, bir bakın, Millî Eğitimde çıkarılan "4+4" sistemiyle bütün eğitim kurumlarının yöneticileri toptan görevden alınmış ve yerlerine AKP yandaşı sendikanın üyeleri getirilmiştir. Cumhuriyet tarihinde olmayacak kadar 18 bin okul müdürü üç ay içerisinde görevden alınmış ve bunların yerine EĞİTİM-BİR-SEN sendikasının üyeleri atanmıştır. Bu durum, maalesef, bizi çok rahatsız etmesine karşın, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşları rahatsız etmediği gibi, bir de alkışla bunu karşılamaktadırlar. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Yarın aynı şey size döndüğü zaman nasıl bağıracağınızı ben şimdiden görüyorum.
Değerli milletvekilleri, eğitimi hallaç pamuğu gibi atan bir Hükûmetin uygulamalarıyla biz bugün karşı karşıyayız. Üniversiteler AKP'nin âdeta yan kuruluşu hâline getirilmiştir. Üniversiteye rektörler de öncelikle AKP'ye yakınlık bağlamında değerlendirilmektedir. Türkiye'de eğitim kurumları giderek parti kurumları hâline dönüştürülmüştür. Üniversite mali yönden, bilimsel yönden, idari yönden hiçbir özerkliği olmayan, bağımlı, edilgen, sesi çıkmayan sünepe kuruluşlar durumuna ve konumuna götürülmüştür. Ülkemiz yönünden milletimizin beyni üniversiteler yani aklı üniversiteler, yüreği de camilerdir. Yüksek bilime ve değerlere sahip bir eğitim sürülerden kahramanlar çıkarır, maddi ve manevi değer yoksunu bir eğitim de kahramanları sürüler hâline getirir. İktidarın siyaseti, keyfîliği, idareimaslahatı ve particiliği sokmadığı yer kalmamıştır. Camiye sokmuştur, üniversitelere sokmuştur, kışlaya sokmuştur, okula sokmuştur ve dolayısıyla biraz önce söylediğim üniversitelerin, okulların bu yönü itibarıyla topluma yapacağı katkıyı da neredeyse sıfırlamış duruma getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, devletlerin yapısı ile bireyin karakteri arasında ciddi bir ilişki vardır. Devletler hangi vasıfta ve yetenekte bireyler istediği, uyguladığı eğitim stratejisinden rahatlıkla anlaşılır. Bireylerin aldığı eğitimin kalitesi, biçimi ve felsefesi bireylerin şahsiyetinin teşekkülünde de ciddi bir faktör olarak karşımızda durmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Eğitimin yeni tutumlar yaratmak şöyle dursun, daha çok mevcut topluma yayılan değer ve eğilimleri yansıtıp bunları doğruladığına dair başka belirtiler de vardır.
Yani durum, bu getirilen yasa tasarısıyla aslında bir şeye katkı yapmıyoruz, bir şeyleri bozuyoruz, bir şeyleri kelimenin tam anlamıyla yeniden yerinden oynatıyoruz. Onun için, iki defa düşünmenizi size salık veriyor, hepinize saygılar sunuyorum.