GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Türkiye'nin son dönemde ekonomik ve istihdama yönelik göstergelerinin kötüye gittiği iddiasıyla Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/47)
Yasama Yılı:5
Birleşim:79
Tarih:18.03.2015

AK PARTİ GRUBU ADINA VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bağımsızlık uğruna canını vermekten çekinmeyen milletimizin kahramanlık destanı olan, diriliş ve tarih sahnesine yeniden çıkışın öncüsü olan Çanakkale Zaferi'mizin 100'üncü yıl dönümünü kutluyor, vatanını canından aziz bilen tüm şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Bizlere emanet ettikleri bu güzel yurdu daha müreffeh bir seviyeye getirmek için iktidarı ve muhalefetiyle tüm gayretlerimizle çalışmaya devam edeceğimizi beyan ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci hakkında verilen gensorunun gündeme alınıp alınmamasına ilişkin karar vermek üzere toplanmış bulunuyoruz. Öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve Türkiye ekonomisine ilişkin güncel gelişmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tabii, bu gensoru müessesesi, doğrusu, geçmiş yıllarda çok önem arz eden ve gensoru verildikten sonra günlerce konuşulan, hükûmetler düşüren bir müesseseydi ama maalesef, bugün 5 bakanımız ve üstelik Bakanlar Kurulu hakkında peş peşe gensoru önergesi veriliyor ve maalesef, önergeyi veren arkadaşlarımızdan da ancak Grup Başkan Vekili şu anda aramızda...

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Kendi sıralarına bak, Hükûmet sıralarına bak!

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) - Buna verilen önem...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Hükûmet nerede?

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) - Onun için, lütfen, bu müessese gerçekten önemli bir müessese ve buna dikkat etmemiz gerekiyor.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sizin ne kadar ciddi olduğunuz ortada! Hükûmet nerede?

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Hükûmet nerede? Bir tane bakan yok orada!

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - AK PARTİ Grubunda kaç kişi oturuyor? 20 kişi yok. Ayıp, ayıp!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) - Evet, değerli milletvekilleri, hepinizin malumu, Türkiye'de 2002 yılından bu yana ekonomik olarak hızlı bir dönüşüm süreci yaşanıyor.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bizim arkadaşların nerede olduğunu en iyi sen biliyorsun! "Nevroz" alanlarındalar.

BAŞKAN - Sayın Baluken, lütfen laf atmayalım. Lütfen...

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) - Ekonomideki bu dönüşüm ve iyileşmenin bir neticesi olarak, 2002'den bu yana ortalama yüzde 5 büyüme oranı yakaladık.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Bilinçli olarak bugüne denk getirip ondan sonra böyle konuşuyor.

VEDAT DEMİRÖZ (Devamla) - 2008 yılında yaşanan küresel krizin ardından altı yılı geride bıraktık. Altı yıl boyunca tüm ekonomi oyuncuları istikrar ortamının yeniden sağlanması ve ekonomik olarak tekrar düzlüğe çıkmak için büyük çaba harcadılar, ancak küresel ekonomide istenen istikrar ortamına hâlâ ulaşılamadığını görüyoruz. Özellikle en büyük ticari ortağımız olan Avrupa Birliğinde hâlâ bir arayış mevcut. Türkiye, 2010 yılında yüzde 9,2; 2011 yılında yüzde 8,8 büyüyerek Avrupa'da en yüksek büyüme kaydeden ülke pozisyonuna geldi.

Bunun yanında, son 20 çeyrekte ortalama 5,6 gibi son derece yüksek bir büyüme oranına ulaştık ve söz konusu oran, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye'nin küresel krizin etkilerinden ne denli kısa süre içerisinde çıkmayı başardığının bir göstergesidir. Öyle ki 2013 yılında 4,1 büyüme oranıyla, Avrupa Birliği üyeleri içinde Letonya'nın ardından en hızlı büyüyen 2'nci ekonomi olduk. Dünyada birçok ekonominin deflasyon riskiyle karşı karşıya kaldığı ve büyümenin son derece düşük olduğu 2014 yılında, Türkiye ekonomisi 3,3 büyüme kaydetmiştir. Net ihracatın büyümeye katkısının pozitif tutulması için Ekonomi Bakanlığımızın büyük gayretleri mevcuttur.

Gelişmekte olan ekonomilerin yer aldığı BRICS; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika bloğuna baktığımızda, son dönemde Hindistan dışında kalan ülkelerin zayıf bir büyüme seyrettiğini görüyoruz. Özellikle Çin'de büyümenin ivme kaybettiği, Brezilya'da yüksek enflasyona karşı büyümede sorunlar yaşandığı bir konjonktürden geçiyoruz. Diğer taraftan, Amerika Birleşik Devletleri ekonomisinde enflasyon dışında takip edilen kritik göstergelerde kayda değer bir iyileşmeden söz etmek mümkün. Bu kapsamda, FED'in faiz artırma sürecine ilişkin kritik bir dönemdeyiz ve söz konusu durum gelişmekte olan ekonomilerin tamamını etkiliyor.

Diğer taraftan, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan siyasi gerilimler, sınır ülkelerimizde meydana gelen siyasi istikrarsızlıklar Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyen faktörler olarak önümüze çıkıyor. Amacımız, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını çözerek geleceğimiz olan gençlerimize daha yaşanabilir bir Türkiye bırakmaktır. Bu doğrultuda "en büyük sermayemiz" dediğimiz genç nüfusumuzun nitelik olarak daha iyi hâle gelmesi için her ilimize üniversite açtık. 2003 yılında 70 olan üniversite sayısı 2014 yılında 181'e çıktı. Üniversitelerin sayısını artırmanın yanında daha nitelikli hâle gelmeleri ve özel sektörümüze katkıda bulunmaları için AR-GE'

ye önem verdik. 2002'de 1,84 milyar lira olan AR-GE harcamaları 2013'te 14,8 milyar liraya yükseldi. Böylelikle 2002 yılında yüzde 0,54 olan AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla payı, 2013 yılında 0,95'e yükseldi. Hedefimiz, 2023 yılında AR-GE harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla payının yüzde 3 seviyesine ulaştırılması. Ekonomi Bakanlığımız bu hedefe ulaşmamız adına gereken desteği veriyor. Örneğin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından desteklenen AR-GE projeleri neticesinde elde edilen ürünlerin üretimine yönelik yatırımları Ekonomi Bakanlığımız öncelikli yatırımlar kapsamına alarak bu tür projelere büyük destekler sağlıyor. Bu vesileyle, Hükûmetimizin tüm kurumlarının ortak hedefler doğrultusunda iş birliği ve uyum içerisinde çalıştıklarının altını çizmek istiyorum.

Ekonomi Bakanlığımızın önemli çalışmalarının bir kısmını da yatırımlara verilen teşvikler oluşturuyor. 2003 yılından bugüne ülkemizde 480 milyar liralık sabit yatırım ve yaklaşık 1,6 milyon kişilik istihdam öngören 41.200 adet yatırım teşvik belgesi düzenlenmiştir. Bu teşviklerin de olumlu katkısıyla ülkemizde istihdam seviyesi rekor düzeylere ulaşmıştır. 2014 yılı itibarıyla toplam istihdamımız 26 milyon kişiye dayanmıştır.

Kıymetli milletvekilleri, böylesine zorlu koşulların yaşandığı dünya ekonomisinde Türkiye'nin tek başarısı elbette ki büyüme değildir. Dış ticaret rakamlarına bakıldığında artık eski Türkiye'nin olmadığını bir kez daha görüyoruz. 2014 yılında ihracatımız yüzde 4'lük artışla 157,7 milyar dolara ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Bu rakamlara serbest bölgelerden yaptığımız ihracat ve yolcu beraberindeki satışlar dâhil değildir. Onları da dâhil ettiğimizde yaklaşık 172 milyar dolarlık bir ihracat rakamına ulaşmış oluyoruz. İşte, Sayın Bakanımıza verilen gensorunun sebebi bu, niye ihracat rakamları bu kadar milyar dolara ulaşıyor?

Ayrıca, ihracatımızda önem arz eden belirli sektör ve ürünlerin yurt dışında tanıtımı amacıyla ihracatçı birliklerimiz bünyesinde oluşturulan sektörel tanıtım grupları marifetiyle yurt dışında tanıtım faaliyetlerimiz sürdürülmektedir. Hizmet ihracatında önemli sektörlerimizden biri de yurt dışı müteahhitlik ve müşavirlik hizmetleridir. Müteahhitlerimiz bugüne kadar yurt dışında 104 ülkede 295 milyar dolar değerinde 7.615 proje üstlendi. Üstlenilen proje bedeli 2002 yılındaki 2,6 milyar dolar seviyesinden 2013 yılında 32,5 milyar dolara yükseldi. 2014 yılında üstlenilen yurt dışı projeleri ise 17,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Lojistik sektöründe ise ihracatçılarımızın elverişli maliyetlerle ve süratli bir şekilde hedef pazarlara ulaşmalarını sağlayacak yeni ulaşım güzergâhları tespit edilmeye ve sektörün sorunları süratle çözülmeye çalışılmaktadır. Lojistik çalışmalar sayesinde hedef pazarlara ulaşımda Kızıldeniz'den Körfez ülkelerine, Gürcistan'dan Rusya'ya, Hazar Denizi'nden Orta Asya'ya yeni ihraç güzergâhlarının tesis edilmesi yönünde çaba sarf edilmektedir Çok önemli bir ihraç pazarımız olan Irak'a taşımalarımızın kesintisiz bir şekilde devam etmesi için Irak ve İran'ın ilgili makamları nezdinde girişimlerde bulunulmuş ve Irak'a ihracatımızın aksamadan devamı için gayret sarf edilmektedir.

2014 yılında olduğu gibi 2015 yılında da ikili ilişkiler açısından temel hedef -talep açısından pazarın büyük ölçüde doygunluk yaşadığı geleneksel Avrupa Birliği pazarının dışında- Türkiye'nin tarihî bağları ve coğrafi konumu itibarıyla kültür coğrafyamız olarak tanımlanan Orta Asya, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, Kuzey ve Orta Afrika'yı da içine alan geniş bölgede ekonomik ve ticari anlamda etki alanımızın genişletilmesi olacaktır.

2023 hedeflerimiz için önemli uygulamalarımızdan bir tanesi de 2012 yılı Haziran ayında yeni bir anlayışla uygulamaya koymuş olduğumuz yatırım teşvik sistemimizdir. Bugüne kadar geçen iki yılı aşkın bir sürede teşvik sistemimiz sayesinde yatırımlar anlamında önemli kazanımlar elde ettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Artık ülkemizi katma değer yaratmayan, düşük teknolojili ve sadece montaja dayalı yatırımların gerçekleştirildiği fasoncu, edilgen bir ülke olmaktan çıkarıyoruz. Bu anlayış çerçevesinde hazırlanan teşvik sistemimiz, sanayimizin ihtiyaç duyduğu yapısal dönüşümün sağlanması ve sanayimizin dışa bağımlı üretim çıkmazından kurtulması açısından kullandığımız önemli bir enstrümanımız olma özelliğini taşıyor. Ülkemize 2002'ye kadar toplam 14,6 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım gelmişken 2003 başından bugüne kadar 150 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım girişi olmuştur ve 2014 yılındaki doğrudan yabancı yatırım girişlerinin yüzde 70'e yakını Avrupa Birliği kaynaklıdır.

Burada hatırlatmakta yarar görüyorum. Bakanlığımızın tüm amacı, yatırımcılarımız için daha uygun yatırım ortamının oluşturulmasıdır. Bugüne kadar olduğu gibi özel sektörümüzle birlikte bu amaç doğrultusunda yürütülen çalışmalar büyük bir kararlılık ve titizlik içinde önümüzdeki dönemde de sürdürülmeye devam edilecektir.

2014 yılında ithalat cephesine baktığımızda sevindirici sonuçlar elde ettiğimizi görüyoruz. İthalatımızı yüzde 3,7 azaltarak 242 milyar dolar seviyesinde tuttuk ve dış ticaret açığımızı yüzde 15 oranında azaltmayı başardık. Ayrıca, Sayın Başbakanımızın açıkladığı öncelikli dönüşüm programlarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesiyle beraber, dış ticarette yaşamakta olduğumuz dengelenmenin daha güvenli ve sağlam bir şekilde gerçekleşeceğini düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanımız Nihat Zeybekci'nin yönetiminde Ekonomi Bakanlığı ülkemiz ekonomisini hem küresel hem de bölgesel sorunlara rağmen sağlam bir şekilde yönetmeye devam ediyor. Ülkemizi daha müreffeh seviyelere ulaştırmak için yaptığı kıymetli çalışmaların önümüzdeki dönemde de devam ederek başarıya ulaşmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)