GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
Yasama Yılı:5
Birleşim:79
Tarih:18.03.2015

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, milletvekili oluncaya kadar ben Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğuna hep inanıyordum ve içimde gerçekten böyle ulvi bir düşünce vardı. Fakat, Millet Meclisine geldikten sonra, geçmişte bir devlet yönetimiyle ilgili, Başbakanlıkla ilgili bir fikrim vardı, orada hayal kırıklığına uğradığım gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğimde, yasama organı olan bir yerde kanunlara ve hukuka uyulmadığını gördükten sonra, maalesef, burada da aynı şekilde bir hayal kırıklığına uğradım.

Şimdi, hepiniz biliyorsunuz ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye'nin en büyük yasama organı olarak görev yapan bir meclistir. Şimdi, burada eğer siz yasalara uymuyorsanız, Adalet Bakanlığının vay hâline, yazık yani onlara.

Şimdi, tabii, adalet ile hukuk aynı şeyler değil ama şunu muhakkak ki ortaya koyalım: Hukuk devletiyseniz hukuka uygun davranmak zorundasınız. Şimdi, bakın, diyoruz ki: Tüzük'e göre bir yönetim sergilenmesi gerekir Türkiye Büyük Millet Meclisinde çünkü Tüzük yani İç Tüzük'ümüz Türkiye Büyük Millet Meclisinin anayasası, bundan dışarıya çıkılmaması gerekir. Şimdi, torba yasalar geliyor. Torba yasa zaten Tüzük'te yok. Şimdi, normal 81'inci maddeden itibaren düşünürseniz, kanun tekliflerinden başlar ve temel kanuna kadar pek çok şekilde gider. Peki, 91'inci maddedeki temel kanuna bu kanun ne kadar uyuyor? Hiç uymuyor. Çünkü temel kanun, belli kanun maddeleri, belli konular üzerinde hazırlanmış olanlardan bölümler hâlinde görüşülecekler temel kanun oluyor ama burada kaç tane var? Çorba gibi. Hatta, ben biraz daha farklı söyleyeyim: Torba kanun da değil bunlar, bunlar yamalı bohça olmuş. Her şeyi, onu bunu eklemişsiniz, bir bohça meydana getirmişsiniz ve bununla Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olduğunu iddia edeceksiniz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - 57'nci Hükûmette de vardı.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, hangi hükûmet olursa olsun, bak bir şey söylüyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Önceden de vardı.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Bakın, ne olursa olsun, söylüyorum, bunlar doğru değil.

Şimdi, burada doğru olan şey nedir? Doğru olan şey şu: Kanun dört dörtlük hâlde hazırlanır, getirilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanır ve geçer. Şimdi, siz ne yapıyorsunuz? Bakın, İnternet'le ilgili bu kaçıncı değişen madde? "Getirdik biz, oldu." Ama diyorsunuz ki: "Ya, şurayı eksik bırakmışız, şunu da tamamlayalım." Ondan sonra diyorsunuz ki: "Ya, şu yanlış uygulanıyormuş, bunu böyle çıkarmamız çok hatalı olmuş, bunu da düzeltelim." Söz gelimi, kendi ağzınızla söylediğiniz bir şey var: Millet Meclisindeki vekillerin tekrar üniversitelerine dönmeleri söz konusu olduğunda dönemiyorlar, resmî üniversitelerine. Şimdi diyorsunuz ki: "Bunu 2004 yılında biz kaldırmıştık, şimdi yeniden getirelim." Keza aynı şekilde, aynı tarihlerde "Millet Meclisinde beş yıllık olan vekillik süresini dört yıla indirdik." diyorsunuz, şimdi diyorsunuz ki: "Beş yıla tekrar çıkaralım." Niye? Madem çok doğruydu niye değiştiriyorsunuz? Niye etraflıca düşünmediniz de bunları değiştiriyorsunuz şimdi?

Bakın, yasama organı dediğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi çocuk oyuncağı değil. Burada ciddi şekilde değerlendirmeler yapılıyor. Değişiklik meseleleri dört dörtlük göz önüne alınır, ona göre kanun çıkar ama siz torbaya dolduruyorsunuz veya bir bohça yapmışsınız, oradan buradan renk renk yamalarla bir bohça hâline getirip içine doldurmuşsunuz. Ondan sonra yamanın bir tanesinin ipi çözülüveriyor, bir bakıyorsunuz oradan patlak veriyor, diyorsunuz ki: "Bunu tekrar yamayalım, tekrar dolduralım."

Şimdi, nitekim bakın bu yasaların içerisinde de aynı şeyler var. Yarın aynı duruma düşeceksiniz. Vakıf üniversiteleri kuruyorsunuz ama vakıf üniversiteleriyle ilgili Anayasa'nın 131'inci maddesine aykırı davranıyorsunuz. Yani vakıf üniversiteleri mütevelli heyeti, aslında YÖK'ün Anayasa'yla verilmiş birtakım görevlerini üstlenmiş oluyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yarın bu iptal edilecek, ne yapacaksınız? Diyeceksiniz ki: "Yanlış oldu, düzeltelim." Niye şimdi düzeltmiyorsunuz da o zaman tekrar düzeltelim diyorsunuz? İşte o zaman hukuk devleti unvanını ülkeye kaybettiriyorsunuz. Yazık değil mi? Yani niye adamakıllı oturup bu kanunu ciddi şekilde yapmıyoruz?

Şimdi diyorsunuz ki: "Yeşilaya, Kızılaya vakıf kuruyoruz." Tamam, çok güzel, kuralım, hatta maddi destek de verelim Yeşilaya. Çünkü birtakım konularla uğraşıyor, halkın sağlığıyla ilgili konularla uğraşıyor. Tamam, helalühoş olsun ama bu kurduğunuz vakfın mütevelli heyeti kimlerden oluşacak, yazmıyorsunuz vakfa. Bunların görevleri nedir? Niye denetim koymuyorsunuz. Yani "15 milyon vereceğiz." diyorsunuz, denetim koymuyorsunuz. Nasıl bir iştir bu kardeşim yani? Koyduğunuz paranın denetimini nasıl yapmazsınız? Yani böyle bir anlayış nasıl Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçer?

Dolayısıyla, bu gibi konularda maalesef hayal kırıklığına uğradığımı tekrar belirtir, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)