GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Eğitim, Savunma Sanayii ile Katar Topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Konuşlandırılması Konusunda İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:80
Tarih:19.03.2015

CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 697 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Askeri Eğitim, Savunma Sanayii ile Katar Topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin Konuşlandırılması Konusunda İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Siyasi kariyerlerini ve kazanımlarını hiç kimsenin gölgesine borçlu olmayan milletvekillerini saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, iki taraf arasında yani Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Katar Devleti Hükûmeti arasında bir anlaşma imzalanıyor. Anlaşmanın gerekçesine bakıyoruz, anlaşmanın gerekçesi diyor ki: "Dostane ilişkileri güçlendirmek istiyorum." Aynen Dışişleri Komisyonu raporundan okuyorum, diyor ki: "İki taraf arasındaki mevcut dostane ilişkilerin -bunun altını 3 kere çiziyorum- uluslararası kurallar ve anlaşmalara uygun olarak geliştirilmesi amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti arasında askeri eğitim, savunma sanayii ile Katar topraklarında Türk Silahlı Kuvvetlerinin konuşlandırılması konusunda iş birliği..." Duruma bakar mısınız arkadaşlar? Bir yandan dostane ilişkileri geliştirmek istiyorsunuz, bir yandan askerî eğitim yaptırıyorsunuz, savunma sanayisi geliştirmeye çalışıyorsunuz ve Katar topraklarında Mehmetçik konuşlandırıyorsunuz. Hiç aklınıza geliyor mu böyle bir şey, hiç aklınız kesiyor mu böyle bir olayı? Neresinde bunun dostluk? Neresinde bunun kardeşliğin geliştirilmesi? Eğer dostluğu güçlendirecekseniz ticaret anlaşması yaparsınız, sanat anlaşması yaparsınız, kültürel anlaşmalar yaparsınız, sosyal anlaşmalar yaparsınız. Ama siz doğruları söylemiyorsunuz, her zaman olduğu gibi ikircikli, ikiyüzlü politika yapıyorsunuz, çok net. Dostluk anlaşması geliştirilmek için bir başka ülkenin topraklarına asker gönderilmez. Bunu lütfen aklınızdan çıkarmayın, küçücük çocukları da bizim üzerimize güldürmeyin.

Bakın, şimdi daha vahim olaylar anlatacağım bu anlaşmayla ilgili. Şimdi, diyorsunuz ki yine gerekçenizde: "Efendim, Katar bizden böyle bir anlaşma istedi, Katar bize dedi ki: 'Mehmetçik'i benim ülkeme gönder.'" Peki, 19 Aralık 2014'te bu anlaşmayı imzalıyorsunuz. Bundan tam yetmiş iki gün sonra, 2 Mart 2015'te Dışişleri Komisyonunda görüşülüyor. Bundan da on yedi gün sonra yani 19 Martta bugün Genel Kurulda görüşüyoruz. Ben, iki yıl Dışişleri Komisyonunda görev yaptım arkadaşlar. Böyle bir vakayla ilk defa karşılaşıyorum. Genellikle yıllarca bekleyen veyahut da sıraya giren anlaşmalar yüzünden biz kavga ederiz "Hadi getirin bunları, geçirelim." diye ama Katar sizden bunu isteyecek ve siz bunu yetmiş iki gün içerisinde Dışişleri Komisyonunda görüşüp aşağı indireceksiniz. Üstelik anlaşma metninde diyeceksiniz ki: "Katar bu süreci çoktan tamamlamış yani kendi Meclisinden bunu geçirmiş." Yahu bu aşk nereden kaynaklanıyor? Bu sevgi, bu dostluk nereden kaynaklanıyor? Yetti mi? Yetmedi.

Geçen hafta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstinye Bayırı'nı Katar Caddesi olarak ilan etti. Buyurun bakalım, daha neler çıkacak altından? Aynı gün Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Katar Emiri'yle görüştü. Diyeceksiniz ki: "Ne var bunda, Başbakan Emir'le görüşmez mi?" Görüşür ama acaba nişadırı kim değirdi de Katar bu kadar hızlı bir şekilde, Türkiye bu kadar hızlı bir şekilde, koşar adım, yetmiş iki günde bu anlaşmaları getirdi, bizim karşımıza koydu? Birazcık, şu kadarcık siyasi zekâsı olan, şu kadarcık dış politika birikimi olan insanlar bunun normal olmadığını anlarlar, bunun arkasında kimin olduğunu da bilirler, Katar'ın kimin hesabına çalıştığını, kimlerle dans ettiğini bilirler. Katar'ın dans ettiği ülke ya da emrinde olduğu ülke Amerika Birleşik Devletleri'dir. Şimdi anladınız mı bizim ülkemizi ne hâle getirdiğini?

Şimdi, gelelim, acaba Amerika Birleşik Devletleri bunu niye istiyor? Şimdi, bakın, ikircikli politikanızı tekrar yüzünüze vuruyorum. Diyorsunuz ki: "Ben Katar'la dostluk geliştireceğim." Peki, güzel, geliştir. Bunun için bir anlaşma var mı daha önce? Evet, var. Ne zaman biliyor musunuz? 23 Mayıs 2007'de. Tam 23 Mayıs 2007 tarihinde siz Katar'la iyi ilişkiler geliştirmek üzere bir anlaşma imzalamışsınız, üstelik yetmemiş, orada yine askerî eğitim ve teknik ve bilimsel iş birliği de var. Peki, o zaman yaptığınız anlaşmadan ne beklediniz, bulamadınız da bugün bu anlaşmayı buraya getiriyorsunuz? Bir tek amaç var, Türk Silahlı Kuvvetlerini yani Mehmetçik'i Katar topraklarına göndermek, başka hiçbir farkı yok.

Şimdi, bakın, bu olaylardan AKP milletvekillerinin de haberi olduğunu zannetmiyorum. Daha önce yapılan bu anlaşmayı ben inceledim satır satır. Bu yapılan anlaşma sadece ve de sadece Mehmetçik'i Katar'a gönderme anlaşmasıdır, kimse oraya buraya eğip bükmesin. O yüzden, birazdan o mübarek ellerinizi kaldırdığınızda Türkiye Cumhuriyeti askerini Katar'a göndereceğinizi bilerek el kaldıracaksınız. Yarın orada, Allah göstermesin, bu askerin başına bir şey geldiğinde "Vallahi ben bilmiyordum, bilseydim bu yasaya el kaldırmazdım." diyemezsiniz. Sizi buradan uyarıyorum, bu yaptığınız iş, doğru bir iş değildir. Demin Sayın Bakan konuşurken, bir önceki Bakan, orada oturan Kalkınma Bakanı konuşurken diyordu ki: "Efendim, biz Hükûmetiz, bizim asker gönderme yetkimiz yoktur." Bakın, altını çiziyorum AKP milletvekili arkadaşlarım, Hükûmet "Bizim asker gönderme yetkimiz yoktur, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüce Meclis uygun görürse biz göndeririz." diyor yani bu işin vebalini sizin üzerinize bırakıyor, onu düşünerek ellerinizi kaldıracaksınız. Acaba bizim askerimiz orada ne yapacak? Hadi, tamam, bazı ülkelerde askerimize ihtiyaç olabilir. Acaba bizim askerimiz Katar'da ne yapacak, Allah billah aşkına birisi bana söylesin. Kim söyleyecek? Demin burada Ekonomi Bakanı oturuyordu, şimdi bir başka Sayın Bakan oturuyor ve bu konuda bize bilgi verecek Millî Savunma Bakanı yok. Eminim istişare etmişlerdir, ben Sayın Bakandan ya da Hükûmetten askerimizin Katar'da ne yapacağını bilmek istiyorum. Bunu sizin de bilmeye hakkınız var, bu çocukları yaban ellere gönderirken niçin gittiklerini bilmek mecburiyetindesiniz, eğer bilmezseniz o zaman lütfen göndermeyin. Çünkü, bu konu Dışişleri Komisyonunda enine boyuna tartışıldı, Hükûmete bazı sorular soruldu, hiçbir soru cevaplanmadı. Hiç kimse benim askerimi, benim evladımı palas pandıras el âlemin ülkesine gönderemez. Hükûmet buraya gelecek, bu askerlerin niçin Katar'a gönderildiğini bize anlatacak, sizin vicdanınıza seslenecek, siz de düşüneceksiniz. Askerimizin gitmesi, devletimizin, ülkemizin, milletimizin yararına ise elbette göndereceğiz, değilse göndermeyeceğiz ama orada ne yapacağını bilmeden bu askerleri asla, asla oraya gönderemezsiniz. Bu bir vicdan meselesidir.

Birazdan 3'üncü maddede endişelerimi sizlerle paylaşacağım. Bu askerlerin, Mehmetçik'in ne karşılığında oraya gönderilmiş olabileceğini sizlere söyleyeceğim. Bir Mehmetçik'in asla maddi bedeli olmaz ama siz maddi bedel düşünerek Mehmetçik'i oraya gönderdiniz mi, göndermediniz mi sorusunu soracağım birazdan. Onun için şimdiden Hükûmete sataşıyorum. Gelsin, burada cevap versin. Bizim Mehmetçik'imizi hiçbir şekilde yaban ellere pazarlayamazsınız.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)