GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 705 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 5'inci sırasına, yine bu kısımda bulunan 673, 679, 704 ve 687 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının ise bu kısmın 8, 9, 10 ve 11'inci sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, bastırılarak dağıtılan (11/50), (11/51), (11/54), (11/49) ve (11/53) esas numaralı Gensoru Önergelerinin, 24 Mart 2015 Salı günkü gündemin "Özel Gündemde Yer alacak İşler" kısmına alınmasına ve gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerinin bu birleşiminde yapılmasına; gensoru önergelerinin görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip bu birleşiminde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşmelerine devam edilmesine; 705 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak b
Yasama Yılı:5
Birleşim:81
Tarih:23.03.2015

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben de AKP grup önerisi aleyhinde söz aldım. Meclis Genel Kurulunun gündemi, bildiğiniz üzere, sık sık AKP Grubunun keyfine göre değiştiriliyor. Maksat, tabii, muhalefet partilerini hazırlıksız yakalamak ve özellikle sandığa giden bu yolda da milletin gerçek ihtiyaçlarından ziyade başka hususları gündeme getirerek seçime tahvil etmek.

Değerli arkadaşlar, ister kabul edelim ister etmeyelim, efendim, gönlümüz, dilimiz elvermese de içinde bulunduğumuz şartlar açık seçik ekonomik krizdir. Dolar, 2,60'larda; geçen hafta, bildiğiniz üzere, 2,65'leri de gördü, daha da yükseleceği bekleniyor. Yanlış ekonomi politikaları ve Merkez Bankasına anlamsız Erdoğan baskıları yüzünden Türk lirası son iki ayda dolar karşısında yüzde 20'nin üzerinde değer kaybetti. Yani, mal ve hizmetlere yüzde 20 civarında zam geldi. Temmuzda FED, faizi artıracak ve asıl fırtına o zaman başlayacak. Uzmanlar hele hele dövizle borçlanan iş adamlarına, iş dünyasına "aman dikkat" sinyalleri veriyor.

Sene 2006, AKP rakamlarla oynayarak bir gecede fert başına millî geliri 10 bin dolara çıkardı; sene 2015, hâlâ 10 bin dolar. Ya o zaman yalandı rakamlar ya da şimdi. 2014 TÜİK rakamlarına göre, fert başına millî gelir 10.971 dolar. Dolardaki yükselişle, 2015 mart ayında -dikkat edin arkadaşlar- fert başına millî gelir 8.763 dolara inmiş. 2.200 dolarlık bir düşüş var. İnsanımız, son iki ayda 2.200 dolar fakirleşti. Türk lirası değer kaybediyor. Ekonomi bilimi der ki: "İhraç mallarının fiyatları ucuzlarsa miktarı artar." Gelişmeler tam tersini söylüyor, şubat ayında yüzde 14 düşmüş ihracatımız, rekor seviyede. Rus ekonomisi batak. Rusya'dan Türkiye'ye turist gözükmüyor. Otellerin en büyük müşterisi Ruslardı. Onların olmaması, turizmi felç ediyor, bu yaz, turizm sektöründe istihdam edilen binlerce insanın işsiz kalması anlamına geliyor.

Değerli arkadaşlar, bir diğer sıkıntı: Giderlerimiz dolar, gelirlerimiz ise euro cinsinden. Eğer parite 1'in altına düşerse -ki öyle görünüyor- giderlerimiz karşısında gelirlerimizin daha da yetersiz kalması ve cari açığın gittikçe büyümesi demek bu da.

Özel sektörde korkunç bir dolar borç stoku var. Yükselen kur, binlerce işletmenin iflası ve ara malı ithal eden üretici firmaların artık üretim yapamaması anlamına geliyor. AKP Hükûmetinin, BOP Eş Başkanlığını üstlenmesiyle Orta Doğu'da, Kuzey Afrika'da istenmeyen ülkeyiz. Türkiye, dış ticaretinde Orta Doğu'da gemilerini yanaştıracağı liman bulamıyor. Irak ve Suriye hükûmetlerinin Türkiye'yi vuracak topu tüfeği yok âdeta, fiilen soğuk savaş hâlindeyiz yani Orta Doğu pazarı da umutsuz. Bu durum, önümüzdeki günlerde meyve sebze ihracatını da vuracak.

İhracatımızda en büyük pay sahibi AB ülkelerinin, zaten ekonomik durgunluk ve yüksek işsizlik yaşayan AB ülkelerinin Türkiye'yi de gözden çıkarmış durumda olması... "Modern, demokratik İslam ülkesi ve modeli" denilmiyor artık Türkiye için "Ciddi demokrasi ve hukuk sorunları var." deniyor. AB de karanlık Türkiye için.

Rusya, Ukrayna pazarı perişan. Ruble rekor oranda değer kaybedince bu pazarlara iş yapan Türk firmaları önünü göremez hâle geldi çünkü anlaşmaların çoğu ruble üzerinden. Kazasız belasız ya da en az zararla Rus pazarından çıkmak istiyor Türk firmaları, birçoğu parasını dahi alamıyor.

2008 krizinde ekonomi yüzde 4 küçülürken, inşaat sektörü yüzde 20 küçüldü, büyük şehirler dışında konut satışı durdu. Müteahhit borçla yürüyordu, yapsatçı müteahhit, biraz önce dediğim gibi, zaten borçla yapıyordu ama şimdi artık satamıyor da. Yüksek faizlerin altında ezilen inşaat firmaları bir bir iflas ediyor.

Halkın 6 milyarlık banka borcu 357 milyara çıkmış. Batık tüketici kredileri 127 kat, kredi kartı borçları da 24 kat artmış. Türkiye'nin kurulduğu günden beri yapılan borcun 3 katı, AKP döneminde on üç yılda yapılmış. İnsanlarımız, Erdoğanlı yılların sonunda ekmeği 2 kat, benzini 3 kat pahalı alır hâle gelmiş. Asgari ücretin alım gücü ise 7 çeyrek altından 5 çeyrek altına düşmüş. Yine, Erdoğan döneminde yapılan yabancılara satışlar dolayısıyla başka ülkelere aktarılan şirket kârları 170 milyar doları bulmuş, Türk milletine mal satıp kâr etmiş bu firmalar ve bu paraları olduğu gibi alıp yurt dışına transfer etmişler.

Halkın icralık borcu 22 milyarı geçmiş durumda, her ilde dörder beşer icra dairesi kurulmuş, milletin ocağına her biri, incir ağacı dikmeye devam ediyor. Halka yansıyan enflasyon oranı yüzde 20'nin üzerinde. Halkın gelirleri düştü, tasarruf yok, tasarruf olmayınca yatırım da yok, yatırım olmayınca yeni iş alanları açılmıyor.

Devletin resmî rakamları, işsizlikte son beş yılın rekoru, yüzde 10,9. Genç işsizliğe bakarsanız bu oran yüzde 20, okumuş, eğitimli, üniversite mezunu işsizliğe bakarsanız yüzde 30. Üniversite mezunu her 3 gençten 1'i işsiz durumda. Sağlamasını herkes kendi çevresine baksın, yapsın. Her evde en az bir 1 hatta birkaç işsiz yok mu?

Düşük petrol fiyatları da durumu kurtarmıyor, çünkü döviz kuru yükseldi, oradan yakalayacağınız avantaj buradan gitti. Petrol gelirleri de düşünce Orta Doğu'nun zengin devletleri ve şeyhleri Türkiye'deki düşük faiz baskısıyla ülkelerine paralarını geri götürüyorlar, çok güvendiğiniz sıcak paradan da ümidinizi kesin.

Borcu borçla kapatıp elde avuçta ne varsa satan ve üretmeyen ekonomi politikalarınız iflas etmiştir. Hokus pokusla milletin gözünü boyadığınız sakil AKP ekonomisi duvara toslamıştır. Milletin geleceğini karartan "AKP büyüsü" -biz demiyoruz, atama kalemleriniz ve köşe yazarlarınız söylüyor- bozulmuştur. Bu milleti canından bezdiren AKP'li yıllar için AKP yöneticileri birbirine düşmüştür. Erdoğan ile Hükûmet arasında bir laf düellosu aldı başını gidiyor "Sen yaptın.", "Yok ben yapmadım." şeklinde. Tencere dibin kara, seninki onunkinden kara. Milleti düşünen yok. Bırakın şu kayıkçı kavgasını, hem Erdoğan hem Hükûmet, Arınç da dâhil, bu gidişattan eşit şekilde, aynı şekilde sorumludur.

Milletin başına "çözüm, çözüm" diye sardığınız bela, ektiğiniz fitne tohumları boy vermeye başlamıştır. PKK, önce pazarlık masasındaki ortağınızdı, şimdi, ülkeyi yönetmeyi dayatmaktadır. Erdoğan çıkıp "İzleme komitesi yanlıştır. Dolmabahçe görüşmeleri iyi olmamıştır." gibi demeçler vermektedir. Ya ne olacaktı Sayın Erdoğan? Demedik mi "Terör örgütleriyle mücadeleden vazgeçer iseniz önce müzakereye oturursunuz, sonra bu, mütarekeye kadar gider." diye. Adım adım oraya gelinmiştir. İçişleri Bakanı Ala, Başbakan Yardımcısı Akdoğan kimin gülleri, hangi dağın bülbülleridir? İzleme komitesi üyeleri Sayın Erdoğan, 63'lük akil adamlar içinde değil midir? Bu milletin -AKP oyları düşüp MHP oyları yükselirken- 7 Haziranda atacağı şamarın hazırlığını yapmaktadır. Bunu görüp aklınca iyi polis-kötü polis oynamaya soyunmuşlardır. Yemezler! Milletin aklıyla alay etmeyin, hesap günü yaklaşıyor.

Değerli milletvekilleri, AKP'li yıllar, milletin devletine güveninin dinamitlendiği yıllardır. Bu milletin en güvendiği kurumları bile günlük siyasi emelleriniz doğrultusunda perperişan ettiniz; Silahlı Kuvvetlerimiz öyle, mahkemelerimiz öyle.

Bugüne kadar hiç tartışılmayan ve herkesin hakkına razı olduğu ÖSYM'yi bile sonuçlarına güvenilmeyen bir kurum hâline getirdiniz. Unutuldu mu sandınız? 2012'de KPSS'de oturum sürerken bazı sorular İnternet'ten yayınlanmıştı, 2012 TUS sınavında usulsüzlükler ortaya çıkmıştı, 2011'de YGS'de basına verilen kitapçıkta soruların şifreli olduğu ortaya çıkmıştı, 2010 öğretmen atamaları sınavları "sorular sızdırıldı" diye iptal edilmişti. Daha sayalım mı? Binlerce öğrencinin, binlerce ailenin vebali var üzerinizde. Bugün sınav yolsuzluklarıyla ilgili operasyonlar yapılıyor ama bu hukuksuzluğu yapan sizin atadığınız idareciler ve bunun siyasi sorumluları sizler, bu usulsüzlüğün hesabını vermeyecek misiniz? Bu adil midir? Gençlerin kaybolan yıllarının, onların ve ailelerinin ümitlerinin hesabı kime sorulacaktır? Bu yüzden diyoruz, 7 Haziran günü seçim, 8 Haziran günü hesap günüdür; bu hesabı da Milliyetçi Hareket Partisi soracaktır. Bu yüzden diyoruz ki hırsıza, yolsuza, kutucuya, kasacıya, villacıya, hazine peşkeşçisine, zalime, haine karşı bizimle yürü Türkiye.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)