| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 23.03.2015 |
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının 3'üncü maddesi üzerine verilen önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 3'üncü maddesi katma değer vergisinde yapılan değişiklikle ilgili ama ben izninizle, daha önce dile getirilen eğitim sorununa devam etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, benden önce Sayın Vahap Seçer de değindi, şimdi sorun şu: Eğitim problemini siz çözemezseniz ülkeyi geliştiremezsiniz, kalkındıramazsınız, sorun bu. "Yok, efendim, cumhuriyet döneminde en büyük öğretmen ataması bizim tarafımızdan yapıldı." Bunlar boş laflar. İhtiyaç nedir? Şu kadar. Siz bu ihtiyacı temin edecek kadar öğretmen atamalısınız, sorun bu. Elde öğretmen var, okul var, öğrenci var ama öğretmen atamıyorsunuz, o zaman ülkeyi kalkındıramazsınız. Şimdi sorunumuz şu: Soran, sorgulayan, analitik düşünebilen, sentez yapabilen, uluslararası alanda rekabet edebilen, yani kısaca, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirecek miyiz, yetiştiremeyecek miyiz? Sorun burada. Yetiştirmek istiyorsak eğitim planımızı buna göre yapacağız, yoksa üçüncü dünya ülkesi olarak kalmaya devam ederiz. Akla ve bilime dayalı bir eğitimle ancak çağdaş uygarlığı yakalayabiliriz.
Bir başka sorun şu sayın milletvekilleri: Geçen günlerde yapılan bir konuşmada da belirtmiştim. Sayın Naci Bostancı da burada. Daha sonra bana "Biraz ağır bir eleştiri oldu." demişti. Şimdi sorun şu değerli arkadaşlarım: Sayın Cumhurbaşkanının Denizli'de yaptığı konuşma. Sayın Cumhurbaşkanı Denizli'de şöyle diyor: "10 Ağustosta Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle Türkiye'de bir dönem fiilen bitmiştir. Kimilerinin 1876'dan, kimilerinin 1924'ten, bazılarının 1946'dan başlattığı parlamenter sistem, 10 Ağustosta, bir daha geri dönüş olmamak üzere milletimiz tarafından bekleme odasına alınmıştır." Benim söylediğim neydi Sayın Bostancı? Demiştim ki: Türkiye fiilî bir ara rejim dönemi yaşıyor, fiilî bir ara rejim dönemi yaşıyor; bu fiilî ara rejim dönemi Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilmiş bulunmaktadır. Bu ne demektir? Anayasa fiilen bekleme odasına alınmış demektir. Anayasa'nın bekleme odasına alınmış olması demek, Anayasa'nın askıya alınmış olması demektir. Başka bir ifadeyle anayasal darbe yapıldığı anlamına gelmektedir bu ve dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasa'yı tebdil, tağyir ve ilga suçunu işlemektedir. Hiç kimse, Cumhurbaşkanı dâhil hiç kimse Anayasa'yı görmezlikten gelemez. Kaldı ki Anayasa'mızın 104'üncü maddesinde Cumhurbaşkanı, Anayasa'nın yürütümünü gözetmekle görevlidir, yani uygulanmasını gözetmekle görevlidir. Anayasa'nın uygulanmasını gözetmekle görevli olan bir makam sahibi Anayasa'yı askıya almıştır. Bu bir anayasal darbedir. Milletimizin tüm fertlerinin, başta siz olmak üzere, Cumhurbaşkanına "Dur." demesi lazımdır çünkü biz anayasal bir devletiz. Anayasa'mızda Anayasa'nın herkesi, yargı, yürütme ve idare makamlarını bağlayacağı, herkesin Anayasa'ya uymak zorunda olacağı hükme bağlanmıştır. Buna Sayın Cumhurbaşkanı da dâhildir. Sayın Cumhurbaşkanının Anayasa'yı bekleme odasına alma hakkı yoktur.
Değerli arkadaşlarım, belki itiraz edeceksiniz ama Kenan Evren'in silahla yaptığını Sayın Cumhurbaşkanı silahsız yapmaktadır. Böyle bir şeyi bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Ve arkasından ilave diyor: "Bu bekleme ne kadar sürecek veya ne zamana kadar sürecek? Ya mevcut uygulamaya anayasal zemin kazandırılana ya da bunun yerine yeni sistem ikame edilene kadar." Yani diyor ki: Ben fiilî bir durum yarattım siz bunu hukukileştirin, buna hukuki bir zemin hazırlayın. Bunu siz kabul ediyor musunuz değerli arkadaşlar? Bunu bizim kabul etmemize imkân yok.
Ne diyor? Benim yarattığım fiilî durumu, Anayasa'yı askıya alma durumunu hukukileştirin diyor, aksi hâlde yeni bir sistem gelene kadar. Yeni sistem, ancak Anayasa'nın öngördüğü çerçeve içerisinde gelebilir. Böyle bir konuşmanın yapılması ve bunun sizin tarafınızdan da kabul görmüş olması ki zannediyorum kabul görmüyordur ama varsa büyük bir yanlıştır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)