| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 25.03.2015 |
ALİ ÖZ (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu torba yasa tasarısının içerisinde yapılan uygulama doğru bir uygulama ancak vermiş olduğumuz önergede, sadece kara ve deniz değil, aynı zamanda demir yollarında da benzer bir uygulamanın yapılmasını talep ediyoruz. Dolayısıyla, aslında, engellilerin yararlanması gereken bu hakka Komisyonun ve Hükûmetin neden katılmadığını anlamak mümkün değil.
Engellilerin, tabii ki ülkemizde çok önemli sorunları var. Bunların her zaman için göz ardı edildiğini, sadece belli dönemlerde hatırlandığını, engellilerin gerçekte alması gereken hakların büyük çoğunluğunu alamadığını biliyoruz. Tüm Batı ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de aslında engelli nüfusu, ortalama olarak toplam nüfusun yüzde 10-12 civarına tekabül etmekte. Engellilerin hak ettikleri çoğu şeyden mahrum kaldıklarını biliyoruz.
Bunun dışında, özellikle, ülkemizde yaşayan engellilerin çok önemli bir sorununa mutlaka dikkat çekmek gerekiyor. Öncelikle şunu ifade etmem gerekir ki normalde hepimizin birer engelli adayı olduğunu, ülke sınırları içerisinde yaşayan insanların tamamının bugün sağlıklı da olsalar, doğuştan bir özürleri ve engeli olmasa da günün birinde engelli olma ihtimalleri olduğunu düşünmek lazım. Olaya bu açıdan baktığımız zaman, aslında engellilerin en önemli sorunu, engellilerin sorununu çözmek üzere bir şeyler yapmayı düşünen insanların, özellikle de tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve milletvekillerinin zihinlerdeki engeline son vermesi gerekiyor.
Engelli vatandaşlarımızın engel oranının tanımlanması gerektiğini uzun süredir söyledik, ifade ettik, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak komisyonlarda da ifade ettik. Vücuttaki anatomik özür durumunun dışında engellinin Batı ülkelerindeki standartlara uygun bir şekilde yeniden tanımlanması gerekmekte. Biz bu hakları verirken engelli statüsüne koymuş olduğumuz insanların vücudunun sadece yüzde 40 üzerinde anatomik özrü olduğu zaman biz bunları engelli olarak kabul ediyoruz. Oysaki bir organında ciddi manada araz olan, örneğin bir gözünü kaybetmiş olan bir vatandaşın -doğuştan veya daha sonraki bir hadiseden sonra- almış olduğu özür derecesi onu engelli sınıfına sokmuyor. Dolayısıyla bu tür vatandaşlarımızın gerek engelli statüsüne sokulmamaktan kaybettikleri hak mahrumiyetlerinin yanında, özellikle istihdam konusunda da sağlıklı ve engelli arasındaki ayrımda çok önemli bir yer tuttuğunu, bu insanların arada kaldığını, dolayısıyla bu insanların ne sağlıklı, sağlam kabul edildiğini ne de özür dereceleri yüzde 40'ın altında olduğu için özürlü grubuna alındığını böyle mağduriyet yaşayan çok sayıda insanımız olduğunu bilmekteyiz. Aslında, bunların sorunlarıyla alakalı bir düzenleme yapabilmek için "engelli" tanımını Türkiye Büyük Millet Meclisinin kesinlikle uluslararası standartlarda tanımlamasının önem arz ettiğini ifade etmek istiyorum.
Ülkemizde engellilere verilen ücretlerin... Özellikle engellilerin ve engelli bakımlarındaki adres değişikliğine bağlı olarak sık sık maaşlarının kesilmesinin doğru bir uygulama olmadığını ifade etmek isterim. Vatandaş gitmiş, engelini bir şekilde sağlık kurulu raporuyla tescil ettirmiş, ekonomik durumu, aile geliri ailede çalışan insan sayısına göre belirlenmiş, ancak bir ikametgâh değişikliği olduğu zaman Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından bu insanlar mağdur edilmekte, kendilerine bağlanan aylıkları kesilmekte, dolayısıyla arada kalan süre içerisinde, hak ettikleri hâlde kendilerine geriye dönük bir ödeme de yapılmamakta. Bu mağduriyet aslında basit bir düzenlemeyle giderilebilecekken bu konuda duyarlı olmamaktan dolayı bu vatandaşlarımız sık sık mağdur edilebilmekteler. Geçmiş dönemlerde, âdeta çok küçük puntolarla yazılmış, engelli vatandaşlarımızın kendilerine devlet tarafından ödenmiş olan ücretlerinden dolayı, bir şekilde kendi durumları değiştiği zaman veya ailenin ekonomik geliri arttığı zaman, devlete faiziyle beraber yüksek miktarlarda, ciddi oranda borçlu duruma geldiklerini biliyoruz. Bu düzenlemeler içerisinde, bu tür vatandaşların da mağduriyetini ortadan kaldırmak için, buna maruz kalmış insanlarımızın mutlaka, en azından faizsiz bir şekilde geri ödemelerini temin etmek veya bunların borçlarını engelli vatandaşlarımızın yararına olduğu düşüncesiyle affetmenin daha doğru olacağı kanaatinde olduğumu ifade ediyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)