| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 25.03.2015 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 705 sıra sayılı Yasa Teklifi'nin 25'inci maddesi üzerinde verdiğimiz önerge dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, önce Sayın Bakanla olan tartışmamız üzerine bir iki şey söylemek istiyorum. Bizim şahıslarla herhangi bir husumetimiz ve alıp veremeyeceğimiz yok.
Yunanistan'ın Türk adalarını fiilen işgal etmesi bir millî meseledir. Sayın Bakanın "Fiilî durum vardır. Biz bunu kabul etmiyoruz." diyerek konuyu açıklamaya çalışması kabul edilemez. İktidarın ülke toprakları üzerinde fiilî durum yaratan yabancı güçleri oradan çıkarmak asli görevidir, hatta varlık sebebidir. "Bir fiilî durum vardır, biz onu kabul etmiyoruz, bunu seyrediyoruz." demek bu halka hakarettir, şehitlerin kemiklerini sızlatmaktır. Kınıyor, reddediyor ve hesabını soracağımızı buradan yüksek sesle ifade etmek istiyorum.
Sayın Bakan dedemiz Süleyman Şah'ın mezarını yerinde muhafaza edememiştir. Mehmetçik'i korumak için Süleyman Şah Türbesi'nin yerini değiştirdiğini ifade etmiştir. Mehmetçik korunmak için değil, korumak için vardır. Vatanı korumak Mehmetçik'in görevidir. Süleyman Şah ceddimizin mezarını terk etmek ve adalarda fiilî durumu yaratan Yunanistan'ı seyretmekle AKP iktidarını suçluyoruz ve hesabı kendilerinden soracağız.
Değerli milletvekilleri, 25'inci maddeye göre Yükseköğretim Kanunu'nun 46'ncı maddesinin (ç) fıkrası değiştirilmiş. "Diploma programlarının hazırlık sınıfı eğitimi hariç olmak üzere iki yıllık ön lisans, dört ve beş, altı yıllık lisans programlarında bu süreler sonunda mezun olamayan öğrencilerden ilgili dönem için öngörülen katkı ve öğretim ücreti alınır. Çift ana dal programlarında kayıtlı olan öğrencilerden ise diploma programının öğrenim süresi ve ilave bir yıl sonunda bu hükümlere göre katkı payı alınır." diyor. Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen öğrenim sürelerinde lisansüstü programlarından mezun olmayan öğrenciler bu madde hükümlerine göre katkı payı veriyorlar ya da alınıyor. Bu maddenin içinde 4 defa "katkı payı" ve "öğrenim ücreti" geçmektedir. Mezun olmayan öğrencilerden, çift ana dal programından kayıtlı öğrencilerden, lisansüstü programlarından mezun olamayan öğrencilerden katkı payı alınması öngörülmektedir. Bu tam bir Napolyon tasarısıdır, "Para, para, para." diyor. Bilindiği gibi AKP, siyaseti, eğitimi, kültürü, sağlığı, ahlakı ve manevi her değeri bir rant ve para meselesi olarak görmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devletin şirket gibi yönetilmesi yolundaki söylemi de aslında bunu anlatır. Dünyanın her yerinde sosyal devlet sağlık ve eğitimin parasız yapılmasını öngörmektedir ya da en azından sosyal devlet gereği sağlık ve eğitimin parasız olmasına çalışılmaktadır. Şirket devletlerinde ise böyle bir sorun yoktur. Devlet şirket gibi görülünce gelir, kâr, faiz, rant yönetimde etkin ögeler hâlini alır. AKP, özel sektör mantığı gereği eğitimi piyasadan alınıp satılacak ticari bir mal gibi görmektedir. Bu durum, eğitimi ücretsiz bir kamu hizmeti olarak tanımlayan ve bu hakkı sağlamak üzere bütçelerin öncelikli eğitim alanına tahsis edilmesini öngören İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bu hakkı tanıyan diğer uluslararası belgeler ve UNESCO yaklaşımıyla da çelişmektedir. Bugün parasızlık yüzünden eğitim alamayan insanlar aslında o ülke için en büyük kayıptır. Şu veya bu sebeple dersini geçemeyen ya da dönem kaybeden öğrencilerin eğitimine devam edebilmek için para ödemek zorunda kalması yanlıştır. Belki bu yüzden eğitime devam imkânı da bu öğrenciler bulamayacaktır. Öğrenci, üzerinden para kazanılacak bir mal değildir. Eğitim de mal imal etme süreci değildir. Eğitim faaliyetini mal imal etme faaliyeti olarak görmek yanlıştır. Devlet şirketleştirilemeyecek, eğitim de para kazanma aracı olamayacak kadar önemlidir. Para kazanma aracı olmasa bile öğrencinin eğitiminin maliyetini bir biçimde devlet ödemek durumunda ve konumundadır çünkü kalifiye hâle gelmiş beyin, sonuç itibarıyla aldığından daha fazlasını geriye verecektir. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Öğrenciler, üzerlerinde bilgi yatırımı yapılan pasif varlıklar ve boş kalıplar değildir.
Bu vesileyle, öğrencilere yönelik maliyet getirici ve onlara -tabir yerindeyse- artı birtakım yükümlülükler yükleyen bu maddeyi biz doğru bulmuyoruz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)