| Konu: | MHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Oktay Vural tarafından, imar işlerinde oluşturulan rant lobileri ile yolsuzluk ve rüşvet iddialarının araştırılması ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla 27/2/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 26.03.2015 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, dün akşam haberlerinde televizyonlara baktınız mı? Ukrayna Parlamentosunda, yolsuzluğa karışanları -bakan yardımcıları düzeyinde- polis kelepçeledi, götürdü, hesabı soruldu. Türkiye'de cumhuriyet tarihi boyunca, bugüne geldiğimiz şu ana kadar, bu konuda, yolsuzluk, rant lobisi, faiz lobisi, bunların yaptıkları konusunda bir denetim, bir hesap verme, bir halka hesap verme olayı etkili olarak yapılıyor mu? Hayır. Uluslararası Şeffaflık Örgütü 2014 raporuna göre Türkiye 175 ülke içinde 64'üncü sırada. Bu çok kötü bir sicildir arkadaşlar.
Yine, yargıya müdahale ve torba kanunlarla bu rant lobisine Meclis hizmet eder duruma geldi arkadaşlar. Torba kanunlarla, bürokratların getirdiği son dakika önergeleriyle Meclis fabrika gibi, kanun fabrikası gibi çalışıyor ve bunlara hizmet eden, aklayan, hatta mahkeme kararı çıktığı zaman da mahkeme kararlarını baypas eden düzenlemeler yapılıyor. Nasıl? Özelleştirme yapılan 4 tane büyük şirketle ilgili mahkemeler iptal kararı verdi; getirildi, torba kanunla bunlar burada kurtarıldı.
Yine, küresel yolsuzluk barometresine göre Türkiye'de her 5 kişiden 1'i rüşvet veriyor arkadaşlar. Rüşvet vermeden, maalesef, hiçbir şey dönmüyor. Avrupa Komisyonunun yüzde 64,5 adaletin yani yargının tarafsız olmadığı konusunda tespitleri var, raporları var.
Şimdi, bütün bunları koyduğumuz zaman şöyle bir durum çıkıyor tabii ortaya: 17-25 Aralıkla ilgili burada bir soruşturma komisyonu kuruldu, 4 bakanla ilgili. Sonra, hâlâ birçok dosya birçok yerde var ve bunlarla ilgili olarak da süren yargılamalar var ama ilginç olan faiz lobisi. Dolar ha bire zıplıyor dikkat edin, yükseliyor. Şu an Yemen müdahalesiyle beraber doların ve altının hızla yükseldiği çıkıyor ortaya.
Şimdi, enteresan olan şu ki böylesine dönemlerde, çalkantılı dönemlerde, küresel kriz dönemlerinde küresel krizi yönetmenin en etkili yöntemlerinden biri karmaşa yaratmak, karışıklık yaratmak, çatışma yaratmak, savaşlar ve savaşlar yoluyla istediğini yapmaktır.
Suudi Arabistan Yemen'e müdahale ediyor 100'ün üzerinde uçakla. Bakıyorsunuz ki Hükûmet, burada Meclise hiçbir bilgi vermeden, hiçbir açıklama yapmadan, muhalefete bilgi vermeden Yemen operasyonunu desteklediklerini söylüyor. Dün Sisi'ye karşı olan Cumhurbaşkanı ee, bugün Sisi'yle beraber oluyor; şimdi, enteresanlığa bakın.
Suriye politikasında da müthiş bir tahribat yaşandı, bataklık içinde; 2 milyon Suriyeli Türkiye'de, şehirler harap oldu. Müteahhitler, savaş müteahhitleri oradan bir rant nasıl sağlayabiliriz çabası içinde.
Gezi Parkı, Gezi direnişi olayları, temelinde rant lobisinin Topçular Kışlası'nı Taksim Meydanı'na yapmak istemesi üzerine patlak verdi ve büyük bir toplumsal direniş gösterildi. Bu toplumsal direniş, kabul edelim ki Hükûmeti sarstı.
Şimdi, hazine, turizm, kıyılar, orman, en gözde yerler istenilen şirketlere bakanların, bir bakanın imzasıyla, yetkisiyle kırk dokuz yıllığına devrediliyor, kiralanıyor, istenilene de tescil ediliyor.
Şimdi, bırakın onu Vakıflar Genel Müdürlüğünün kıymetli mal varlıkları, bir bakıyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı... 17 Ocakta Yeşilay Vakfı kuruldu -yüz yirmi beş yıllık Yeşilay Cemiyeti var- 19 Ocakta kanun teklifi getirildi torba kanuna, iki maddesi kaldı, yürürlük maddeleri bu torba kanunun. Sayın Cumhurbaşkanının kızı Esra'nın da olduğu Yeşilay Vakfına Sepetçiler Kasrı kırk dokuz yıllığına verildi. Bakın, Sepetçiler Kasrı, basın merkeziydi, Eminönü'nde, Sarayburnu'nda tarihî, turizm, kültür merkezi, çok güzel bir yer. Yani Yeşilay Vakfına, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından bu vakfa hemen kâğıt üzerinde verildi kırk dokuz yıllığına. Şimdi, bu vakfın bahçeleri var, salonları var, bunlar rantiye amaçlı olarak kullanılacak, belli kesimlere gelir getirecek. Eğer gerçekten zararlı alışkanlıklarla bir mücadele söz konusuysa bunun için çok daha uygun yerlerde Yeşilay için vakıflar, cemiyetler kurulabilir pekâlâ. İlla Sarayburnu'nda denize nazır, Kız Kulesi'ne nazır, Galata Köprüsü'ne nazır olması gerekmiyor.
Şimdi, bu alışkanlıklar bir iktidar hastalığıdır, kanser gibidir, metastaz yapmıştır arkadaşlar. Şimdi, Arınç, Gökçek'e "Parsel parsel sattınız." dedi. "Susun." dediler, sustular. Susun deyince susulmuyor, yazmayın deyince yazılıyor; bu işler konuşulacak ve yazılacak. Nitekim Hükûmetin eski bakanları da bu rant lobisine, faiz lobisine çok ciddi dikkat çekmişlerdi geçmişte.
Şimdi, burada şunu söylemek lazım: TOKİ'nin inşaatları... TOKİ neden hâlâ Başbakana bağlı? Bu kadar özelleştirme yanlısısınız, bütün kâr getiren kuruluşları özelleştirdiniz, PETKİM'den tutun şeker fabrikalarına kadar. Niye o zaman TOKİ bir komünist devlet anlayışıyla devlet projesi olarak işliyor? Çünkü TOKİ proje dinlemiyor, imar dinlemiyor. İstanbul'u beton şehre çevirdiniz. Bırakın İstanbul'u, Ankara'yı bile AVM'lere, betona mahkûm ettiniz. Beton içinde yeşillikleri göremez bir durum yaratıldı. İstanbul'un mahallelerini, bu rant amacıyla, bir torba kanunda, bir kanun teklifiyle Kadıköy Belediyesinden alıp Ümraniye Belediyesine bağladınız. Bunların hepsi rant lobisinin, rant cenahının ekiplerinin işleri.
Şimdi, buradan şöyle baktığınız zaman, Atatürk Kültür Merkezi harabe hâline getirildi Taksim Meydanı'nda. Kültür deyince, sanat deyince, tarih deyince bu Hükûmet sınıfta çakıyor. Atatürk Kültür Merkezi neden harabe, neden bu zenginlik tarumar edilmiş, ortalık yerde bırakılmış? Bunu anlatamazsınız kimseye.
Şimdi, bakın, mega projeleriniz var değil mi? 3'üncü köprü, buraya getirdik, hâlâ alan teslimatı yapılmadı. Teslimi yapılmadı alanın arkadaşlar ama binlerce hafriyat için kamyonlar geliyor, gidiyor, çalışıyor; orada, 3'üncü köprüyle ilgili mega proje çalışıyor. Yine Gebze yolu olarak geçen büyük yol, Bursa'ya kadar giden yol var. Bütün bu projeleri yandaş, havuz içindekiler alıyor. Aldıktan sonra Başbakan yardımcılığına bağlı bir yönetmelikte geçmişe dönük düzenleme yapıp bu müteahhitlere devlet garantörlük veriyor ve gidiyor, yurt dışındaki bankalardan çektiği kredilerin kefili oluyor Türkiye Cumhuriyeti devleti hazinesi. Şimdi, garantörlük veriyor bunlara. Yarın bunlar batırdığı zaman, parayı kaçırdığı zaman yurttaşa bunların faturaları mal edilecek. İşte, bu yolsuzlukları, bu haksızlıkları, bu soygunu, bu talanı Halkların Demokratik Partisi, Allah'ın izniyle 7 Haziranda gelerek son verecek ve bunların hepsinden teker teker hesap soracaktır. Bizim seçim beyannamemizde bunun hesabının sorulacağı yer alacaktır diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)