| Konu: | CHP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Sinop Milletvekili Engin Altay ve Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından, TMSF'nin Çukurova Grubunun bazı şirketlerine el koyması, SPK'nın bağımsız üye görüntüsü altında Turkcell yönetimine AKP'li eski bakanlar ile İzmir il yöneticisini ataması ve Turkcell yönetiminin reklam görüntüsü altında Ethem Sancak ile diğer medya kuruluşlarına örtülü kazanç aktarması sürecinin tüm yönleriyle araştırılması amacıyla 17/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 26 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 26.03.2015 |
UMUT ORAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konumuz, medya ve siyaset ilişkileriyle ilgili bir araştırma önergesi. Bu önergeyi, araştırma önergesini önemsiyoruz, bu araştırma komisyonunun kurulmasının gerekliliğini vurguluyoruz. Tabii, medya, bağımsız medya, tarafsız medya, özgür medya ve bunun ilişkileri son derece önemli, demokrasi açısından son derece önemli.
Geçen hafta Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala Türkiye'deydi, Türkiye'de üç gün çeşitli temaslarda bulundu ve Türkiye'den giderken şu saptamaları yaparak ayrıldı: "Türkiye'de demokrasi ve özgürlük açığı var." dedi. İkinci saptaması: "Türkiye'de demokrasi çalışmıyor, felç olmuş." Üçüncü saptaması: "Demokratik kurumlar işlevini yitirmiş; yasama, yürütme, yargı işlevini yitirmiş." Dördüncü saptaması, burası önemli, konumuzla önemli: "Türkiye'de medya kriminal bir hâl almış, bir suç örgütü durumuna gelmiş." Ve beşinci saptaması da "Seçimlere seksen gün kala Türkiye'de seçim güvenliği de tartışılır hâle gelmiş." Böyle bir saptamayla Luis Ayala ayrıldı. Sonra, geçen hafta, tekrardan Avrupa Parlamentosunun ilerleme raporu sorumlusu buradaydı, Dışişleri Komisyonu Başkanı buradaydı, üç aşağı beş yukarı onlar da aynı endişelerini bizlerle paylaştılar.
Tabii, demokrasi son derece önemli ve demokraside de medya, bağımsız, tarafsız özgür medya son derece önemli. Şimdi, Türkiye'de bu medya ne kadar bağımsız, ne kadar tarafsız, bu medya ne kadar özgür? Şimdi, bunu anlayabilmemiz için bir kere bu havuz problemini çözmemiz lazım. Yani şu tespiti yapıyoruz ve bunu ortaya koyuyoruz. Türkiye'de bir havuz problemi var. Dolayısıyla bu havuz medya sorununu masaya yatırmamız lazım.
Bakın, bir örnek vermek istiyorum: TMSF, 21 Kasım 2013 tarihinde 2 gazete, 1 televizyon; Akşam, Güneş ve Sky televizyonuna el koyuyor ve burada o gazetelerin yönetiminde olan Çukurova Grubunu alıyor ve bunları Ethem Sancak'ın başında olduğu Türkmedya'ya veriyor. 62 milyon dolarlık bir... İhale yok, para ödendi mi ödenmedi mi belli değil. Şimdi, TMSF ayağı böyle.
Ondan sonra Sermaye Piyasası Kuruluna bakıyoruz, SPK'ya. O da Turkcell'i ele alıyor, Turkcell'de Çukurova Grubunun yönetim kurulu üyelerini belli şartları yerine getirmedikleri için kenara çekiyor ve -burasına özellikle dikkatinizi çekiyorum- bağımsız yönetim kurulu atıyor, bağımsız yönetim kurulu atıyor. 7 yönetim kurulu üyesi var, 5 bağımsız yönetim kurulunu Çukurovadan alıyor ve bağımsız yönetim kurulu olarak SPK atıyor. Kimi atıyor buraya? Atilla Koç, eski AKP'li bakan. Sonra Hilmi Güler, yine eski bakan. Sonra, Bekir Pakdemirli, İzmir İl Başkanı AKP'nin ve milletvekili aday adayı. Mehmet Bostan ve Ahmet Akar. Baktığınız zaman hani bu bağımsız yönetim kurulu esasında göbekten bağlı. Nereye bağlı? İktidara, AKP'ye bağlı.
Şimdi, peki, Turkcell bu tarafta, işte medya bu tarafta. Peki diyeceksiniz ki: "Bu havuz problemi nedir, bu havuz problemi nasıl oluyor?" Bakın şöyle oluyor havuz problemi: Mesela 2014 yılına bakıyoruz, elimde şöyle bir şey de var, bu 4 Şubat 2015'te bir gazetenin açıklanmış, kamu kurumlarının...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne gazetesi o?
UMUT ORAN (Devamla) - ...AKP yöneticilerinin atadığı şirketler ve buradan nereye ne kadar kaynak aktarılmış, burada hepsini tek tek veriyor. Bizim konumuz Turkcell yani bizim araştırılmasını istediğimiz şey Turkcell.
Bakın, nasıl oluyor bu sistem? Şöyle oluyor: 2014 yılı, Akşam, Güneş, Star; 3 tane gazeteyi alalım buraya, yaklaşık 10-15 bin tirajı olan gazeteler bunlar ama şişirilmiş olarak baktığımız zaman 300 bin civarında bir tirajları var. Toplam tirajın içerisindeki payları yüzde 7 yani 3 gazete var, tirajları yüzde 7. Peki, Turkcell'in reklam bütçesinden ne kadar kaynak aktarılıyor buraya? Yüzde 7 olan bir şeye ne kadar aktarılabilir? Yüzde 7, yüzde 8, yüzde 10; hayır, yüzde 31,3 bu 3 gazeteye ki şişirilmiş olan yani bunların bayi satışı olmayan tirajlarına kaynak aktarılıyor. Biraz evvel gösterdiğim bu gazete, örnek verelim, Sözcü gazetesi bu. Bu gazetenin hemen hemen, şişirilmiş olarak baktığımız zaman, 3 tane gazeteyi saydım, onlardan daha fazla tirajı var, yüzde 8 civarında tirajı var. Peki, ne kadar kaynak aktarılıyor Turkcell'den? Yani, baktığınız zaman bir adalet, eşitlik var mı? Binde 4 yani aynı tiraj, bir taraf yüzde 31,3 yani üçte 1, öbür taraf binde 4. Şimdi, işte bu büyük bir sıkıntı yani burada bir adalet ve eşitliğin olmadığını görüyoruz.
Peki, kriminal nasıl olunuyor yani niye kriminal olunuyor? Bizim de bu konuda, bakın, şubat ayında yani geçtiğimiz ay bu gazete grubu, bu medya grubu, Ethem Sancak'ın başında olan bu grup, partimize, partimizin Genel Başkanına, şahsıma, milletvekillerimize bir sürü iftirada bulundu, bir sürü hakarette bulundu, hedef gösterdi. Biz de gerekli belgeleri, gerekli bilgileri ortaya koyduk ve onların bütün bu iftiralarını, bütün bu yalanlarını çürüttük, bir kenara attık. Ama, şimdi, bu bir siyaset olabilir mi? Böyle bir siyaset olabilir mi? Şimdi, siz bir medya grubuna el koyacaksınız, onu istediğiniz kişiye vereceksiniz, ondan sonra da o gelecek, istediği siyasi partiye istediği gibi tetikçilik yapacak, istediği gibi tezgâh kuracak. İşte, kriminal böyle oluyor. Yani, böyle bir şeyin olmaması lazım.
Peki, bakıyorsunuz kimdir bu medya, alan yani iktidarın vermiş olduğu kimdir, Ethem Sancak kimdir diye bakıyorsunuz; iş adamı kimliği var, efendim, bir medya patronu olmuş, AKP'yle yakın ilişkisi var, şu anda da AKP'nin eski MKYK üyesi, AKP'nin, yine, şu anda, bir kurumunun -Parti İçi Demokrasi ve Hakem Kurulu- üyesi. Yani, şimdi, buradaki ilişkilere baktığınız zaman, burada sağlıklı olmayan bir durum var. Yani, bu sadece Cumhuriyet Halk Partisinin sorunu değil, bu sadece Umut Oran'ın sorunu da değil; biz, sonuçta bize gelen, atılan çamuru temizlemesini biliriz, bizim alnımız ak başımız dik, biz bunlarla mücadele etmesini biliriz. Ama söz konusu Umut Oran veya Cumhuriyet Halk Partisi değil, söz konusu temiz siyaset, ahlaklı siyaset, siyaset-medya ilişkileri; söz konusu olan demokrasi, söz konusu olan parlamenter, demokratik, hukuk sistemi yani söz konusu olan bu.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Gürsel Tekin'in açıklamasına ne diyeceksin? 8 Haziranda el koyuyormuş.
UMUT ORAN (Devamla) - Şimdi, bunun için hep beraber mücadele etmemiz gerekiyor.
Şimdi, biz, burada düğümün ucunu aldık yani biz bir yerden yakaladık, paçasını, yakasını yakaladık; bunun arkasında da kim varsa, bunun arkasında iş adamı varsa iş adamına gideceğiz, bunun arkasında medya varsa medyaya gideceğiz, siyasetçi varsa siyasetçiye gideceğiz...
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Gürsel Tekin selam söyledi.
UMUT ORAN (Devamla) - ...bürokrat varsa bürokrata gideceğiz, kim varsa onun arkasına gideceğiz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, ne hâle geliyor? Bakın, Turkcell, eminim ki buradaki bütün arkadaşların da -hangi partiden olursa olsun- göz bebeği olarak gördüğü, gurur duyduğumuz dünya çapında bir şirketti, değil mi? Yani, baktığınız zaman, iletişimde dünya çapında, hepimizin iftihar ettiği bir şirket. Şimdi, bu olan doğru bir şey mi? Yani, iktidar alıyor, 7 yönetiminden 5'ine kendi bakanlarını oraya... Yani, bir yerde "eski Bakanlar Kabinesi" gibi kuruyor, ondan sonra da kaynakları istediği gibi başka yerlere devrediyor.
Şimdi, bugün Turkcell bana göre sorgulanır yani Turkcell mi "AKPCELL" mi? Yani, ben bu Turkcell'e nasıl güveneyim? İnanın, yani şunu bile düşünüyorum: Turkcell abonesiyim ama aboneliğimi oradan almayı bile düşünüyorum. Orada binlerce çalışan var, milyonlarca abone var ama ben bu kuruma güvenmiyorum. Niye güvenmiyorum? Çünkü siyasetle, medyayla -bu çete, suç örgütü- kötü ilişkiler bunlar. Onun için diyorum ki -hepinize diyorum- temiz siyaset için, ahlaklı siyaset için gelin...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ya, sen mi söylüyorsun temiz ve ahlaklı siyaseti?
UMUT ORAN (Devamla) - ...bu Meclis araştırma komisyonunu çalıştıralım ve gerçeklerin ortaya çıkmasına hep beraber yardımcı olalım.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Havuz için topladığınız paralar nerede?
UMUT ORAN (Devamla) - Bu, hepinizin görevi.
Hepinize saygılar sunuyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Havuz için topladığınız paralar nerede?
BAŞKAN - Sayın Bak, lütfen...
UMUT ORAN (Devamla) - Tekrardan sizlerin vicdanına sesleniyorum, alacağınız kararla da sizleri Allah'a havale ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)