| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 26.03.2015 |
NAZMİ GÜR (Van) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Tabii, torba yasalar bitmiyor. Torba yasaların biri gidip biri geliyor ama bir türlü mevcut Hükûmet torba yasa yapma tekniğinden vazgeçmiş değil. Aslında hem hukuk devletine hem hukukun üstünlüğü ilkesine hem de Meclisin manevi şahsiyetine bir hakaret gibi algılamak gerekir çünkü iktidarın ihtiyaç duyduğu ne varsa bu torbanın içine koyuyorsunuz, getiriyorsunuz, çoğunlukla kendiniz de şaşırıyorsunuz ne getireceğine ne götüreceğine ama nihayetinde bu torba kanunlar çıkıyor.
Tabii, bu torba kanunların uygulamada da ciddi sorunlar yarattığını elbette ki sizler çok daha iyi bilirsiniz. Uygulayıcılar, bu kanunu uygulayıcılar yani bürokrasi, bir taraftan mahkemeler, bir taraftan idarenin kendisi ciddi sorunlarla, ciddi kafa karışıklığıyla karşı karşıya. Onun için, bu Meclisin artık bu gelenekten vazgeçmesi gerekiyor. Umarım -ki öyledir- birkaç gün sonra bu Meclis kapanacak, yeni bir Meclis 8 Hazirandan sonra oluşacak, bu gelenekten hızla vazgeçerler ve artık dört başı mamur ve gerçekten halkımızın, halklarımızın ihtiyaç duyduğu yasaları çıkarırlar. Böyle her seçim öncesi, Hükûmetin ihtiyaç duyduğu ve deyim yerindeyse, çuval çuval oy götürecek yasaları torba torba getirip önümüze koyması gerçekten hiç de hoş değil. Bu vıcık vıcık popülizm kokan yaklaşımlar belki kısa vadede sizlere oy getirebilir, sizleri bir kez daha belki iktidara taşıyabilir ama bu ülkenin geleceğini karartma konusunda da ciddi sorunlar yaratır. Hukuk devleti ilkesini, hukukun üstünlüğü ilkesini son derece aşındıran bir yaklaşım. Biz bunu eleştiriyoruz gerçekten, artık bu yasa yapma tekniğinden vazgeçmek gerekir.
Elbette ki toplumda sorunlarına çözüm bekleyen ve bu sorunların çözüm yeri olarak Meclisi gören çok sayıda kesim var. Örneğin öğretmenler. 30 bin öğretmen daha atanacak ama öte yandan atamayı bekleyen 100 binlerce öğretmen var.
Yine, Türkiye'nin her yerine deyim yerindeyse "gecekondu üniversiteler" kurdunuz. Bu gecekondu üniversitelerden -akademik düzeyi- mezun olanların elbette ki niteliğini sorgulamıyorum ama bir şey var: Bu sefer de diplomalı işsizler ordusu yarattınız. Neredeyse, bu üniversitelerden mezun olanların tamamına yakını -Türkiye'nin birkaç iyi üniversitesini hariç tutmak üzere söylüyorum- gelecek kaygısıyla karşı karşıyalar. Dolayısıyla mezun ettiğiniz ya da ettirdiğiniz bu gençler diploması elde iş bekliyor ve fakat bununla ilgili en ufak bir yaklaşım söz konusu değil.
Bir taraftan suni büyüme rakamlarından söz ediliyor, öte yandan, yüzde 10'un üzerine çıkan bir işsizlik söz konusu bu ülkede. Bu ülkenin işsizlerine gerçekten istihdam yaratacak, sorunlarına çözüm getirecek ve onları rahatlatacak önlemlerin alınmasından ısrarla kaçınıyorsunuz.
Yine, bu ülkenin gerçek sahipleri olan emekçilerin, o mübarek elleriyle bu ülkenin gerçek katma değerini sağlayan, gerçek değerlerini yaratan insanların sorunlarını çözmede de son derece ketum davranıyorsunuz. Biraz önce Sayın Hasip Kaplan'ın dile getirdiği gibi, sermayenin ve sermayedarların çıkarları söz konusu olunca da bu Mecliste neredeyse AKP Grubu tam kadro görev alıyor, yer alıyor ve büyük bir istekle bu taleplerinin yerine getirilmesi için çaba gösteriyor.
Tabii, halkımız bunu görüyor ve gerçekten bu iktidarın halktan ne kadar uzaklaştığı, sermayeye ne kadar yakınlaştığının bir göstergesi. Elbette ki burada biz sermaye konusunda bir düşmanlık yapmak istemiyoruz, böyle bir durum söz konusu değil ama toplumun belirli kesimlerini dikkate almadan, toplumun farklı sınıf ve katmanlarının önerilerine, düşüncelerine ve taleplerine dikkat etmeden, sırf popülist yaklaşımlarla kimi küçük kırıntılarla onları susturmak ama öte yandan, büyük sermayedarların milyarlarına milyar katacak yasaları buralardan hızla çıkarmak da adil değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.