| Konu: | Ülkemizde görülen H1N1 vakalarına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 31.03.2015 |
TÜLAY BAKIR (Samsun) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
İnfluenza virüsleri, solunum sisteminin epitel hücrelerinde çoğalarak trakeit, bronşit, bronşiolit, akciğer ödemi, yaygın alveol hasarı ve kanamaya neden olabilmektedir. Klinik belirtileri, ani başlayan ateş, öksürük, hâlsizlik, kas ağrıları ve baş ağrısıdır. Hastalık hızla yayılarak salgınlara neden olur. Sıklıkla kendi kendine iyileşmekle birlikte, bazen ağır seyreder ve ölümle sonuçlanır. Dünya genelinde her yıl yetişkinlerin yüzde 20'si, çocukların yüzde 5'i enfeksiyona yakalanmaktadır. İnfluenza enfeksiyonu nedeniyle yılda 250 bin ila 500 bin kişi kaybedilmektedir. Birinci Dünya Savaşı'nda 20 milyon insan İspanyol gribi pandemisiyle kaybedilmiştir.
Toplum sağlığını tehdit etmesi nedeniyle influenza enfeksiyonu,1952 yılından beri Dünya Sağlık Örgütü tarafından izlenmektedir. Türkiye, bu izleme 2005 yılında başlamıştır. Enfeksiyonun birinci basamak sağlık hizmetlerinde izlemi yapılarak aktivitesi, o sezon etken olan virüsün özellikleri, dolaşımdaki virüslerle aşının uyumu ve antiviral direnç değerlendirilmektedir. Hastalardan alınan örnekler, Dünya Sağlık Örgütüyle koordine çalışan, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ulusal İnfluenza Merkezi, İstanbul Tıp Fakültesi Ulusal İnfluenza Referans Laboratuvarı ve İstanbul Halk Sağlığı laboratuvarları tarafından incelenmektedir. Ülkemizde influenza enfeksiyonunun hastaneye yatış, iş gücü kaybı, tedavi giderine etkileri de 2013 yılından itibaren, hastane tabanlı küresel gözetim ağı projesiyle değerlendirilmektedir.
2009-2010 yılı grip sezonunda insanların daha önce karşılaşmadığı influenza A H1N1 suşu ortaya çıkarak hızla tüm dünyaya yayılmıştır. Bu suş, genetik olarak domuz influenza virüsüne benzediği için domuz gribi olarak isimlendirilmiştir. Birkaç yılda hastalık çok sayıda insana bulaştığından pandemik özelliğini kaybetmiştir. Bu yıl elde edilen sonuçlar ve hasta sayımız sıra dışı bir durum olmadığını göstermektedir.
Grip salgını için önceden tahminde bulunmak mümkün değildir. Küresel ısınma nedeniyle grip sezonu, kasım-aralık aylarından ocak-şubat aylarına kaymıştır, bitiş süresi nisan sonuna uzanmaktadır.
2015 yılı, on ikinci hafta itibarıyla üç referans laboratuvara toplam 5.240 örnek gelmiştir. Bunların 1.834'ünde virüs belirlenmiştir. Virüs pozitif örneklerin 498'i influenza A H1N1, 549'u influenza B, 128'i influenza A H3N2 ve 659'u diğer solunum virüsleridir. 16-22 Martta çalışılan 921 örnekten 312'sinde grip virüsü, 20'sinde ise diğer solunum yolu virüsleri belirlenmiştir.
Bu grip sezonunda bu sabah itibarıyla influenza virüsü doğrulanmış 54 hastamız maalesef kaybedilmiştir. Hastaların yaş ortalaması 55'tir. Kaybedilen en küçük hasta 5 yaşındadır. 17 hasta, 65 ve üzeri yaştadır. Samsun'da kaybedilen 7 hastamızdan 1'i hamiledir. Kaybedilen hastalardan 42'sinde influenza A H1N1, 5'inde influenza B, 7'sinde influenza H3N2 belirlenmiştir. 34 hastamızda beraberinde başka hastalıklar da bulunmaktadır. Kaybettiğimiz hastalarımıza rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Avrupa'da Mart 2015 itibarıyla grip aktivitesi, bazı ülkelerde orta şiddette devam etmekte, bazı ülkelerde azalma eğilimi göstermektedir. İnfluenza A H3N2 sezon başında daha baskın iken hâlen influenza B daha öne geçmiş görünmektedir.
Avrupa'da influenza enfeksiyonu nedeniyle yatırılan hastalardan 369'u kaybedilmiştir. Kaybedilen hastaların çoğunluğu 65 yaş üzerindedir, influenza A H3N2 suşlarının yarısından fazlası, kullanılan aşıdaki suştan antijenik farklılık göstermiştir. Bu da ölüm sayısını artırmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde beş ayda 96.680 influenza pozitifliği belirlenmiştir, influenza A olgularının yüzde 96'sı H3N2'dir.
Çin ve komşu ülkelerinde 517 kişide kuşlarda görülen H7N9 suşu belirlenmiştir. H7N9 virüsünün genetik mutasyona uğrama özelliği nedeniyle gelecekte bir pandemi etkeni olma riski yüksek bildirilmiştir.
İnfluenza aşısının, enfeksiyona yakalanma sıklığı, hastaneye yatma oranı ve mortalite üzerinde etkisi tartışmalıdır. Kullanılacak aşıdaki influenza virüsü ile o sezonda yayılan suş arasındaki uyumsuzluk, aşının koruyucu gücünü azaltmaktadır. Hamilelerde influenzaya bağlı komplikasyonların azaltılmasında aşının yararlı olabileceği söylenmiştir. Kişisel hijyenin düzeltilmesi ve sağlıklı bir yaşam stili hastalıkla mücadelede büyük önemi haizdir.
İnfluenza enfeksiyonlarının seyrini, hastanın enfeksiyon öncesi hastalıkları, pnömöni, akut respiratuar distress ve diğer bakteriyel enfeksiyonların gelişmesi olumsuz etkilemektedir. Sigaranın, alkolün ve sedanter yaşamın influenza enfeksiyonunda ölüm riskini birkaç kat artırdığı görülmüştür.
İnsanlığın influenza virüsleriyle yapacağı yıllık savaşların kalıcı barışa dönüşmesi için laboratuvarlarda emek veren bilim insanlarına başarılar diliyor, zaferi özlemle beklediğimizi belirterek hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)