GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Yasama Yılı:5
Birleşim:87
Tarih:31.03.2015

CHP GRUBU ADINA ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Bakanım, ben Millî Eğitim Komisyonu üyesiyim. Sizinle hem Millî Eğitim Komisyonunda hem de Bakanlığınız esnasında birlikte görev yaptık. Millî Eğitim Komisyonunda da, Bakanlığınızda da, siyasi parti gözetmeksizin, ülkemizin çıkarları doğrultusunda olan konularda, elimizden geldiği kadar Cumhuriyet Halk Partisi olarak destek vermeye çalıştığımız konular oldu ama şimdi söyleyeceğim iki konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden üzüntüyle ifade etmek durumundayım.

Birincisi: Biz, büyük bir ihtimalle son Millî Eğitim Komisyonu toplantısını geçen hafta yaptık ve maalesef, yine az önce kurulan üniversitelerin Komisyon kararları orada çıkmıştır. Çok arzu ederdim ki siz, Sayın Bakanımız, son Millî Eğitim Komisyonu toplantısında bu üniversitelerin kararları alınırken bu Komisyona başkanlık ediniz. Siz yoktunuz, YÖK Başkanı yoktu, Müsteşar yoktu; sadece iki tane, bir başkan yardımcısı, bir de devlet memurumuz vardı. Üniversitelerimizin kurulmasına bu kadar hassasiyet gösteriyorsanız ve bu Hükûmetinizin bu kadar önemli bir projesiyse hem Millî Eğitim Bakanı olarak hem de bu Komisyondan gelen birisi olarak sizin bir kere o Komisyona başkanlık etmeniz gerekiyordu.

Bir ikincisi Sayın Bakanım, çok üzülerek ifade ediyorum ki, eğer bir Millî Eğitim Komisyonu üyesi sizden defalarca randevu isteyip de sizinle görüşemiyorsa bu gerçekten düşündürücüdür. Sekretaryanızı arıyoruz, Özel Kalem Müdürünüz bizimle görüşmüyor, yok; Özel Kalem Müdür Yardımcınız bizimle görüşmüyor, yok. Bir kadın arkadaşımız çıkıyor, kendisine bu konudaki sıkıntılarımızı anlatıyoruz, aradan tam iki hafta geçiyor, bu üçüncü hafta.. Bir Millî Eğitim Komisyonu üyesi olarak diyoruz ki hiç olmazsa "Görüşeceğim." ya da "Görüşmeyeceğim.", "Millî Eğitim Komisyonu üyesi benim için önemlidir." ya da "değildir" deyin. Bu kadarlık bir cevap istiyoruz, bunun hakkımız olduğunu düşünüyoruz fakat bu cevabı da maalesef sizden alamadık.

Değerli milletvekilleri, İbn Haldun Üniversitesinin kurulması, Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi kurulma kararı "Üniversitenin amacı: İnsani, kültürel ve toplumsal problemleri aşmanın yegâne yolu ilim ve hikmetten geçmektedir." diyor. Biraz sonra bu hikmeti ve bu ilmin temellerini sizinle paylaşacağım. "Müreffeh, mutlu ve huzurlu bir toplumun inşası, aydınlık ve bilge fertlerin yetiştirilmesiyle mümkündür." diyor. Bakın, bu müreffeh ve mutlu, huzurlu bir toplumun inşasını hazırlayanlar acaba kendilerinin müreffeh, huzurlu ve rahat bir hayat geçirebilmesi için bir altyapı mı hazırlıyorlar, yoksa gerçekten üniversite öğrencilerinin huzurlu, mutlu, müreffeh bir hayat geçirmeleri için bir altyapı mı hazırlıyorlar, bunu da biraz sonra sizinle paylaşacağım.

Üniversiteler bilim kurullarıdır, yetiştirdikleri öğrenciler ise toplumun öncüleri ve yol göstericileridir. Öncülük, bilimsellik, yaratıcılık ve ahlaki değer yargıları öğrencilerimizin olması gereken bileşkeleridir. Üniversite kurucu vakıfları ne kadar mal sahibi olduklarıyla değil, bu malları nasıl edindikleriyle de anılmaktadırlar.

Az önce Milliyetçi Hareket Partisinden arkadaşımız burada 60'a yakın vakfın kurulduğunu ve bunların vergiden muaf olduğunu söyledi. Cumhuriyet Halk Partisinden Antalya Milletvekilimiz hangilerinin muaf olduğunu ve hangi gerekçeyle muaf olduğunu Bakanlığa sordu fakat bir cevap alamadı. YÖK Yasası, geçen ay yapılan değişikliklerle, vakıf üniversiteleri kurma konusunda, vakıf üniversitesi için gereken mal varlığını 50 milyon liraya, vakıf ve mesleki okulları kurmak için gereken mal varlığını ise 25 milyon liraya çıkardı. Bilimin etik değerlerden bağımsız olmadığının en somut kanıtı üniversitelerde etik değerler komisyonun oluşmuş olmasıdır. Üniversite kuran vakıfların geçmişi, o üniversitelilerin, yetiştireceği öğrencilerin geleceğine ışık tutar.

Değerli arkadaşlar, şimdi, sizle paylaşmak durumundayım. Hatırlıyor musunuz, bundan iki ay önce bu kürsüde bir konuşma yaptım ve AKP grup başkan vekillerimizden -bu kürsüye çıkarak- büyük itirazlar olmuştu. İbn Haldun Üniversitesinin kurucu vakfı TÜRGEV büyük şaibelere karışmış ve bunlarla ilgili belge ve bilgileri açıklamıştım. TÜRGEV ne zaman kurulmuştu? O zamanki Başbakan, şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı zamanında yani 1996 yılında kurulmuştu. İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (İSEGEV) olarak kurulmuştu. 17 Aralıkta başlayan 1'inci dalga yolsuzluk ve rüşvet soruşturma dosyasında TÜRGEV'in adı yer aldı. Soruşturma dosyasına giren rüşvet listesinde, adı geçen vakfa 3 milyon TL aktarıldığı iddia edildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan AKP'li Belediye Başkanı Mustafa Demir TÜRGEV'e ilçede sit alanında yükselen öğrenci yurdunu tamamen belediye bütçesiyle yapmış ve yirmi beş yıllığına vakfa kiralamıştı.

Peki, bu vakfın yönetiminde kimler bulunuyordu o dönemlerde? TÜRGEV'in yönetiminde o dönemlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın kızı ve oğlu bulunuyordu. Şimdi, biz o gün bunları açıkladığımızda şöyle demiştik: "Ne gerek var buna? Bir Başbakanın oğlu, bir Başbakanın kızı, kayınvalidesi, akrabaları bir vakıfta, üstelik de bir üniversite vakfında bulunuyorlar. Bütün bu akrabalarının bulunduğu vakıf, Bakanlar Kurulu nedense hemen bir gün içerisinde bir karar alıyor ve vergiden muaf ediliyor."

Peki, vergiden muaf edilen bu vakfın ilk kurulunda bulunanlar kimler: Bilal Erdoğan, Başbakan Erdoğan'ın oğlu; Esra Albayrak, Başbakan Erdoğan'ın kızı; Serhat Albayrak, Başbakan Erdoğan'ın damadının ağabeyi; Reyhan Uzuner, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın kayınvalidesi; Ziya İlgen, Başbakan Erdoğan'ın eniştesi; Şule Albayrak, Başbakan Erdoğan'ın kızı Esra Albayrak'ın eltisi; Ahmet Ergün, Başbakan Erdoğan'ın en yakın arkadaşlarından; Bülent Turan, AKP İstanbul Milletvekili; Hasan Can, AKP Ümraniye Belediye Başkanı; Mevlüt Uysal, AKP'li Başakşehir Belediye Başkanı; Mustafa Demir, AKP'li Fatih Belediye Başkanı; Mehmet Doğan Kubat, AKP İstanbul Milletvekili; Mustafa Ataş, AKP İstanbul Milletvekili.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, böyle bir vakfa bağış yapmayacak ve iş yapmak isteyecek, belediyelerden işini geçirmek isteyecek bana bir tane kuruluş söyleyin, tek bir tane kuruluş söyleyin. (CHP sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) - Bu vakfın faaliyet alanı ne? Vakfın faaliyet alanı ne? Ya, bunlar yardım yapamazlar mı?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - İş Bankasının yönetimini sayar mısın?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Şimdi, ben demiştim ki...

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - İş Bankası neler yaptı?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bakın, nasıl sesler çıkmaya başladı, daha önceki konuşmalarda hiç ses çıkıyor muydu? Çıkmıyordu. Ne oldu şimdi? Yaralarına bastım.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne "Yaralarına bastım." Ya! Benim yaram yok ki!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Nasıl bastım yaralarına? Elimde tuz vardı, tuzla bastım yaralarına.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Seviyeyi düşürdün.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - O zamanlar, Suudi Arabistan'dan Royal Protocol adlı, Türkçe karşılığı Suudi Kraliyet Hükûmeti tarafından 26 Nisan 2012'de 99 milyon 990 bin dolar bağış yapıldı demiştim. Hemen dediler ki: "Ne var bunda? Yani, Suudi Kralı bir bağış yapmış Türkiye'deki bir vakfa üniversite açılsın diye." Çok hayırsever ya Suudi Kralı. Ama, bakın, Suudi Kralının Sevda Tepesi'ndeki 50 bin metrekarelik arazisi 16 Haziran 2012'de birden imara açılıvermiş, hemen, arkasından!

LEVENT GÖK (Ankara) - Allah Allah!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Bak sen!

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Niye rahatsız oldun bundan?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu kürsüye çıkıp da arkadaşlarımız dediler ki...

LEVENT GÖK (Ankara) - Doğru mu söylüyorsun Engin?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - "Nedir, bunda ne var?" diye sormuşlardı. İşte bunun altında bu var.

Pekâlâ, bununla kalıyor mu? Şimdi, TÜRGEV'in...

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Tesadüf, manidar!

LEVENT GÖK (Ankara) - Royal bağışta mı bulunuyor?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Tabii, 99 milyon 990 bin...

LEVENT GÖK (Ankara) - TÜRGEV'e bağışta bulunuyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - ...TÜRGEV'e bağışta bulunuyor Kral Abdullah.

LEVENT GÖK (Ankara) - Taşınmaz imara açılıyor! Bir daha söyle!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - İki ay sonra, iki ay sonra Sevda Tepesi imara açılıyor.

LEVENT GÖK (Ankara) - Allah Allah, olamaz bu kadar Engin!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Tesadüf, tesadüf!

LEVENT GÖK (Ankara) - Engin, olamaz, bu kadar olamaz!

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, sen bu Sevda Tepesi nerede biliyor musun?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bakın şimdi, Sayın Arzu Akalın, TÜRGEV'in şimdiki Yönetim Kurulu Başkanı, Sayın Yönetim Kurulu Başkanı diyor ki, ben demiyorum...

LEVENT GÖK (Ankara) - Nedir o?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - TÜRGEV'in Yönetim Kurulu Sayın Başkanı diyor ki: "TÜRGEV'e hazine tarafından tahsis edildiğini..." Hazine arazilerinin tahsis edildiğini tek tek anlattı.

LEVENT GÖK (Ankara) - Kim anlatıyor onu?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - TÜRGEV'in Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Akalın tek tek anlattı.

LEVENT GÖK (Ankara) - Allah Allah!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Paralelci mi?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - "Akalın iddiaların aksine, yapılan bağışlarda kanuni bir sıkıntı olmadığını söyledi." Fakat, Arzu Akalın'ın itiraf niteliğindeki açıklamalarından biri İstanbul Fatih'te bulunan Historia AVM'ye ortak oldukları iddiasıydı. Akalın, bunu kabul ederek "Biz, bu ihaleye katıldık bir başka vakıfla birlikte; yüzde 25 bizim, yüzde 25 diğer vakfın." dedi değerli arkadaşlar.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Hangi vakıf o?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğiymiş!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bir de, şimdi, buradan bir arkadaşımız çıkmış "Rıza Sarraf buna bağış yapmadı." demişti. AKP'den, sizin grup başkan vekili yardımcılarınızdan birisi bu kürsüye çıktı, "Rıza Sarraf'ın bana bağış yaptığını ispat et, ben kabul ediyorum." dedi. Şimdi, ben, ispat ediyorum. Ben değil, Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Akalın diyor ki, kendi beyanıyla: "TÜRGEV Başkanı Arzu Akalın, 17 Aralık soruşturmasında bir numaralı şüpheli İran asıllı iş adamı Rıza Sarraf'ın vakıflarına bağış yaptığını açıkladı."

RECEP ÖZEL (Isparta) - Gazeteden değil mi o? Sözcü gazetesinde.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Hangi gazete?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Arkadaşlar...

RECEP ÖZEL (Isparta) - Sözcü mü, Cumhuriyet mi?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Hayır, Star gazetesi.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Star değildir o, Sözcü. Sözcü.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sapanca gazetesi mi?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Star. Gel, gel! Tamam mı!

Bir dakika... Arzu Hanım bunun böyle olmadığını açıklasın. Arzu Hanım, Arzu Akalın... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, devam ediyorum, heyecanlanmayın, heyecanlanmayın.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Sözcü mü, Cumhuriyet mi?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Şimdi, Bülent Arınç hangi gazeteden?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Gazeteden değil.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Hangi gazeteden?

Size çıkıp da "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı parsel parsel sattı." dedi, o da mı gazeteden? (CHP sıralarından alkışlar) O da mı yandaş gazeteci? Hâlâ mı konuşuyorsunuz?

RECEP ÖZEL (Isparta) - "Cemaate verdi." dedi.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Onun için susun, dinleyin. Onun için susun, dinleyin.

"Arzu Akalın, TÜRGEV'e bağış yapanlar arasında üçüncü havalimanı ihalesini alanların da olduğunu kabul etti."

RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim söyledi onu?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Arzu Akalın.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Yok canım!

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hangi gazete?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Evet.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hangi gazete?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Şimdi, itaat edin arkadaşlar.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hangi gazete o?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sapanca gazetesi mi? Adapazarı ekspres gazetesi mi?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Yok, Tan gazetesi, Tan!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Karşı mı, Taraf mı?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - TÜRGEV'in tartışmalı konularından bir tanesi: "Bir belediyenin eğitim gibi bir konuda bir vakıfla iş birliği yapması kınanacak değil, takdir edilecek bir konu." "Yurdun başkalarına değil de TÜRGEV'e verilmesi çok normaldir." dedi.

Şimdi değerli arkadaşlarım...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çocuklarınız, torunlarınız seyredecek bu görüntüleri be! Ayıptır ya!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Şimdi değerli arkadaşım, hiç ayıp yok.

Neden ayıp değil, biliyor musunuz sayın milletvekilleri?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, gayriyasal işlemler mi? Hayır işi, hayır, hayır! Siz hayırdan anlamıyorsunuz ki! Siz hayır bilmiyorsunuz ki.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bu kürsüden biz bu arkadaşlarımızla ilgili yolsuzlukları, rüşvetleri tek tek açıklarken belgesiz açıklamıyoruz.

LEVENT GÖK (Ankara) - Evet.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Gazete kupürleriyle açıklıyorsunuz ama!

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Gazete kupürleriyle...

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Ama, bugünlerde durum değişti. Bugünlerde açıklayan sadece Cumhuriyet Halk Partisi ve muhalefet milletvekilleri değil.

LEVENT GÖK (Ankara) - İktidar da açıklıyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bugünlerde, vicdanı olan AKP'li milletvekilleri de artık tahammül edemiyor, vicdanı olan AKP'li milletvekilleri, şu sıralarda oturup dört yıldan beri sesini çıkartmayıp tahammül eden, 50 tane, oyunu yolsuzluk ve rüşvete vermeyip sesini çıkartmayan o insanlar da artık tahammül edemiyor. Kendilerinin üçüncü dönemi dolduktan sonra artık gideceklerini anlayınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinden yol gözükünce, bu sefer diyorlar ki kendi Büyükşehir Belediye Başkanlarına: "İşte bunlar, parsel parsel Ankara'yı satmışlardır." diyorlar, "...parsel parsel..." (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) - Biz onu on beş yıldır söylüyorduk, inanmıyorlardı Engin, on beş yıldır anlatıyorduk, anlamıyorlardı.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Şimdi bunların, TÜRGEV'in kendi Başkanı "İhalelere girenler bağış yapmıştır, Rıza Sarraf bağış yapmıştır, Sevda Tepesi'ni imara açtık, Kral Abdullah bağış yapmıştır." diyecek ve bu TÜRGEV'in bütün aile efradı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu, kızı, yakını...

LEVENT GÖK (Ankara) - Damadı...

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - ...olacak ve millet bunun hesabını sormayacak.

LEVENT GÖK (Ankara) - Olur mu öyle şey?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Burası muz cumhuriyeti değil, burası Türkiye Cumhuriyeti. Türkiye Cumhuriyeti bunun er geç hesabını soracaktır. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Siz bugün vicdanlarda mahkûmsunuz ama şunu asla unutmayın: Yarın sandıkta, öteki gün de bu milletin gerçekten hukuk divanı olan Yüce Divanın karşısına geçip bunların hesabını vereceksiniz.

LEVENT GÖK (Ankara) - Aynen öyle.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bugün müstehzi bir gülümsemeyle bizi dinliyor olabilirsiniz, bugün söylediklerimiz size çarpıp geri dönüyor olabilir. Bugün bu kürsülerde oturup sadece bizim söylediklerimizi... "Aman, bu bizim milletvekilliğimizdir, bu dursun, başka kime dokunulursa dokunulsun." anlayışıyla hareket edebilirsiniz ama Türkiye'nin üniversitelerini kurarken biz, bilim yuvası olarak kurulmasını, irfan yuvası olarak kurulmasını isteriz. Türkiye'nin üniversitelerinde, biz, o üniversitelerde yetişen öğrenciler gerçekten Türkiye'de iş sahibi olsun, güç sahibi olsun isteriz. "Ben öğretmen yetiştiriyorum. Hepsi öğretmen olarak mı işe girecek?" diyen bir bakanın Hükûmeti, işte, binlerce atama bekleyen öğretmeni atama kapılarında bekletir. Ben, Türkiye'de, 4+4+4'te, çıraklık yaşını ILO sözleşmesinde 16 olarak imzaladınız ama 14 olarak buraya getiriyorsunuz, sizin daha Bakan olarak bundan haberiniz yok dediğimde, "Öyle mi? Bunu düzeltelim." diyen bir millî eğitim anlayışı zaten baştan batmıştır.

Değerli arkadaşlarım, biz şunları söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz: TÜRGEV, bugün, toplum vicdanında rüşvetle ve yolsuzlukla anılmaktadır. Onun kurduğu üniversite, sadece iş adamlarına peşkeş çeken ve onların vergi iadelerini kapatan bir kuruluştan başka bir şey değildir. Biz, bu tasarının geri çekilmesini istiyoruz çünkü bu Türkiye'de namusuyla üniversiteye katkı verecek, şerefiyle katkı verecek çok iş adamı olduğunu da biliyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)