GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Umut Oran ve 57 milletvekilinin, başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere muhalefeti etkisiz kılmaya, muhalefet partisi üyelerinin parlamenter denetim haklarını engellemeye ve bunları karalamaya yönelik girişimlerde bulunduğu, muhalefeti karalayarak suç işleyen medya kuruluşları mensuplarını kayırdığı ve bu eylemlerinin Türk Ceza Kanunu'nun 114, 257, 283 ve 311'inci maddelerine uyduğu iddiasıyla Anayasa'nın 100'üncü ve TBMM İçtüzüğü'nün 107'nci maddeleri uyarınca İçişleri eski Bakanı Efkan Ala hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/13)
Yasama Yılı:5
Birleşim:88
Tarih:01.04.2015

UMUT ORAN (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 1 Nisan. Aslında 1 Nisan baharın habercisi ama maalesef Türkiye bir kâbusu yaşıyor. Ben de daha evvelki konuşmacılar gibi Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın haince katledilmesini kınıyorum. Kendisine rahmet, yargı dünyasına ve ailesine başsağlığı diliyorum. Terörü kınıyorum. Terör bir insanlık suçudur ve bu provokasyonlara karşı da hepimizin sağduyulu olması gerekiyor. Özellikle seçime altmış altı gün kala yapılan bu terör eylemi çok manidar. Yine birileri, bazı eller Türkiye'yi karıştırmak istiyor. Hepimizi sağduyulu ve dikkatli olmaya davet ediyorum.

Ayrıca, dün başka bir olay yaşadık. Dün bütün Türkiye karanlığa gömüldü, hayat felç oldu, insanlar perişan oldu ve bu konuda da Hükûmetten sağlıklı bir açıklama henüz gelmedi. Hâlâ bu kesintinin gerekçesi bilinemiyor. Burada da bir ilk yaşandı, bir faili meçhul elektrik kesintisi ama Türkiye'yi sarstı. Bunu da dikkatlerinize bir kez daha sunuyorum.

Konumuza dönersek önceki İçişleri Bakanı hakkında soruşturma önergesi verdik. Önergede, Türk Ceza Kanunu'nun birçok maddesiyle ilgili ihlaller var. Onun için detaylara girmiyorum. Bu konuda, sizlerin de bu konuya duyarlı olmanız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Sonuç itibarıyla, söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti devleti ve devletin içerisinde oluşan çeteler ve devletin içerisinde oluşan suç örgütleri ve bunlara göz yumulması. Bu konuda çeşitli açıklamalar geliyor zaman zaman, Sayın Cumhurbaşkanının da açıklamaları var, onun da bu konuda bazı itirafları oldu. Dolayısıyla bu çetelerle mücadele etmemiz gerekiyor ve bu çetelere göz yumanlarla ilgili de gereğini yapmamız gerekiyor.

Sayın Cumhurbaşkanının açıklamalarına rağmen -işte "Aldatıldık, kandırıldık." işte, şudur budur- bu çeteler hâlâ iş başında, bu çeteler hâlâ görevlerinin başında ve Türkiye'deki demokratik, parlamenter hukuk devletine karşı bir mücadeleye devam ediyorlar. Burada tabii, sizler bu konuda samimi iseniz, bundan sizler de rahatsızsanız özellikle iktidar partisi milletvekilleri, o zaman gerçeğin ortaya çıkması için bu önergemizi kabul etmenizi ben sizlerden bekliyorum.

Sayın milletvekilleri, hep konuşuyoruz, işte "medya" diyoruz; medya, demokrasinin olmazsa olmazı. Demokrasinin çalışması için özgür, bağımsız, tarafsız medyaya ihtiyacımız var. Özellikle 2003'ten itibaren medyaya baktığımız zaman medyada çok ciddi bir değişim ve dönüşüm görüyoruz. Bir sürü, eskiden medyada belli patronlar vardı; medyanın belli, temel oyuncuları vardı, bunların hepsi oyun dışında kaldı ve bugün kimine baskı kuruldu, kimi sindirildi, kimi tehdit edildi ve medyada büyük bir değişim dönüşüm maalesef gerçekleşti. Medyada bu değişim dönüşüm aslında büyük bir operasyon ve medyada medya patronları eğer taraf olmadılarsa işte bertaraf oldular veya yandaş medya oluşmasına katkı sundular. Ya taraf oluyorsunuz ya bertaraf oluyorsunuz; böyle bir şeyle karşı karşıyayız.

"Yandaş medya" dediğimiz zaman da, adını "havuz medyası" da koyduğumuz bir gerçekle karşı karşıya kalıyoruz. Burada da baktığımız zaman, bunu da üstüne basa basa söylemek istiyorum, bu medyadaki değişim dönüşüm, bu medyadaki oluşum, bu medyadaki operasyona baktığımız zaman yani burada nereye çıkıyor? Bütün yollar sonuçta saraya doğru çıkıyor. Yani "Bugün, Türkiye'de, medya üzerindeki en büyük kontrol, güç kimde?" derseniz o zaman o Beştepe'ye bakmamız gerekiyor.

Bu havuz medyası artık yalan üretim merkezi hâline gelmiş ve çeşitli iftiralar, çeşitli hakaretler, çeşitli tehditler, çeşitli hedef göstermeler üretiyorlar ve bunlarla da halkı aldatıyorlar ve kandırıyorlar. Bir psikolojik operasyonla algı yönetimi ve kara propagandayla işte, bu havuz medyası bir yalan üretim merkezi, bir çamur medyası hâline geliyor.

Geçen hafta da burada medyayla ilgili bir konu vardı, o zaman da ifade ettik orada. Nereden besleniyorlar, bu havuzun suyu nereden doluyor? İşte, nasıl kamu kaynakları aktarılıyor bu medyaya veya nasıl kamudaki ihalelere bu medyadaki patronlar, yandaş patronlar giriyor? Bunların üzerinde çok fazla durmuyorum, zaten hepsini konuştuk, sizler de bunu biliyorsunuz.

Tabii, burada şunu ifade etmek istiyorum özellikle: Son zamanlarda Cumhuriyet Halk Partisine yapılan saldırılar var; Cumhuriyet Halk Partisine, Sayın Genel Başkanımıza, milletvekillerimize ve şahsıma yapılan saldırılar var ve burada da bakıyoruz, nereden geliyor bu saldırılar? İşte, her taşın altında da orada Ethem Sancak çıkıyor. Ethem Sancak'ı da burada çok fazla üzerinde durarak anlatmak istemiyorum, konu yargıya intikal etmiş durumda. Ethem Sancak da sahibinin sesi, havuz medyasının da bekçisi konumunda ve görevini yapıyor; sürekli olarak iftiralar, hakaretler, tehditler, hedef göstermelerle o kara propagandalara da devam ediyor. Tabii, baktığınız zaman, yani bunu söylüyorum, kusura bakmayın, partinizin bir üyesi, partinizin yöneticisi ve Erdoğan'la ilgili de sözlerini zaten söylememe gerek yok, Erdoğan'ın da, Sayın Cumhurbaşkanının da yakın arkadaşı. Dolayısıyla biraz evvel bu yolun neden Beştepe'ye çıktığını ifade ederken burada bunu ortaya koymamız gerekiyor.

Peki, o zaman bütün bunlara bir demokraside, bir demokratik hukuk devletinde neden izin veriliyor, neden bunlara müsaade ediliyor? Sayın milletvekilleri, eğer bir ülkede Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü 77 milyon yurttaşı detaylı veri analiziyle yani DEVA'yla, o programla fişliyorsa o zaman bir sorun var demektir.

Yine, bir ülkede, ana muhalefet partisi lideri çıkıp: "MİT Cumhuriyet Halk Partisine operasyon yapacak." diyor ise, böyle bir ihbarda bulunuyorsa o zaman buna göz yumulmaması gerekiyor. Bir ülkede ana muhalefet partisinin genel başkanı, milletvekilleri izleniyorsa, dinleniyorsa, fişleniyorsa, hatta nefes alışları bile takip ediliyorsa ve bu durum önlenemiyorsa, buna son verilemiyorsa o zaman, bu, dikkate alınması gereken bir durumdur.

Yasama organından, yüce Meclisten, buradaki tüm partilerden, milletvekili arkadaşlardan bizim böyle bir sorgulama isteme, talep etme hakkımız var. Biraz evvel söyledim, daha evvel de söylemiştim; bugün Cumhuriyet Halk Partisine, yarın Adalet ve Kalkınma Partisine. Eğer biz bağımsız medya olsun, çeteler son bulsun, bu çetelerle mücadelede temiz, ahlaklı bir siyaset olsun diyorsak bu mücadeleyi hep beraber vermemiz lazım ve bu soruşturma komisyonunun kurulmasına da karşı çıkmamak lazım. Eğer gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorsak cesaretle bunların üstüne gitmemiz lazım. Bunların ucu 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna gidiyorsa da yine bunun üzerine gitmemiz lazım. Arkasında kim varsa siyasetçiyse siyasetçi, medyaysa medya, bürokratsa bürokrat, istihbaratsa istihbarat, Emniyetse Emniyet; temiz siyaset için, ahlaklı siyaset için hep beraber bu soruşturmayı yapıp gerçeklerin ortaya çıkmasına müsaade etmemiz lazım.

Bakın, biraz evvel söyledim, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk olayları dünyaya bomba gibi düştü ve orada durum hâlâ açıklığa kavuşmadı, mutlaka açıklığa kavuşacak. Bu konuda yani sizin içinizde de, AKP'den, iktidardan da sözcüleriniz, Başbakan yardımcılarınız -Sayın Bülent Arınç, Sayın Hüseyin Çelik gibi- bu konuda yeni itiraflarda, yeni açıklamalarda bulundular. Onun için bütün bunlar tek şeyi gösteriyor: Hep beraber bu temiz siyaset için mücadele etmemiz gerekiyor. Önümüzde seçim var, seçim güvenliği söz konusu, seçim süreci söz konusu. Eğer biz temiz, ahlaklı siyaset yapalım diyorsak, biz çetelerle mücadele edelim konusunda samimiysek ve biz bugün parlamenter hukuk devletine karşı -kim olursa olsun- buna karşı gelenlerle mücadele edeceksek o zaman bu soruşturma komisyonunu işleme sokmamız gerekiyor. Temiz siyasete inanan -bu biraz evvel- medya havuzunun pisliği üzerine bulaşmayan, ben, AKP'li olsun veya diğer bütün milletvekili arkadaşlarımı önergemize destek vermeye, "Evet." demeye davet ediyorum.

Özellikle, AKP'li milletvekili arkadaşlar bu konuda konuşmak için siz 7 Nisanı bekliyor olabilirsiniz, listeler açıklanacak vesaire ama gelin, temiz siyasetin ilk adımını bugün hep beraber burada atalım.

Evet, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Oran.