| Konu: | HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, toplumun önemli bir bölümünü oluşturan engellilerin sorunlarının araştırılması amacıyla 4/12/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun, 2 Nisan 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 02.04.2015 |
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben de Halkların Demokratik Partisinin verdiği araştırma önergesine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, lehinde olmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Bir ülkede engellilere sunulan imkân ve hizmetlerin miktarı o toplumun gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılıdır. Türkiye'ye baktığımızda da bu tespitin doğru olduğunu görüyoruz. Engellilere verilen imkân ve hizmetler yeterli değil ve dolayısıyla bizim ülkenin gelişmişliği de düşüktür. Bırakın imkân ve hizmeti, ülkemizde yaşayan engellilerin sayısı, bunların sorunları hangi konuda yoğunlaşıyor, ne tür ihtiyaçlara gereksinimleri var, buna yönelik bir istatistiki araştırma bile yok arkadaşlar. TÜİK, en son 2002 yılında özürlü istatistiği yayımlıyor, sene 2015. 2010 yılında da Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan Ulusal Özürlüler Veri Tabanı'na kayıtlı bulunan özürlü bireylerin dâhil olduğu -ki kayıtlı engelli sayısı 200 bin civarında- "Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010" diye bir çalışma yapılıyor.
Bu araştırmaya göre; görme, işitme, konuşma, ortopedik, zihinsel, ruhsal veya duygusal özürlü ya da süreğen hastalığı olan veya çoklu özrü bulunanların çalışan oranı yüzde 14,3 arkadaşlar, çalışmayan oranı ise yüzde 85,7. Özürlü bireylerin yaşadıkları yerdeki fiziksel çevre düzenlemelerinin özürlü bireyin kullanımına uygun olup olmadığı konusundaki memnuniyetsizlik oranı da yüzde 66 civarında.
Bir de engelli vatandaşların ihtiyaçları dendiğinde akla sadece tedavi, bakım, ilaç ve karnını doyurma gibi ihtiyaçlar geliyor. Oysaki bizlerin ihtiyaçları neyse onların da ihtiyaçları aynı ve bunlar demin saydıklarımızla sınırlı değil. Bir örnek vermek istiyorum, Genel Başkanımıza mektup yazarak parfüm isteyen bir kızımız vardı, adı Hediye. Hediye, 30 yaşında, beyin felci geçirmiş bir kardeşimiz. Babası "Hediye bir gün bizden bir şey istedi fakat ne istediğini bir türlü anlatamıyordu. Üç ay sonra öğrendik ki bizden parfüm istiyormuş. Biz karnını doyurduk, altını temizledik, bir sorunu yok diye düşünüyorduk ama o bir kadın ve parfüm istiyor." diyor. Evet, duruma bir de bu pencereden bakmak lazım. Sadece, engellilerimizin karnını doyurmakla bir yere varmamız mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, engelli temsilcileriyle yapılan toplantıda mutabakata varılan 11 tane madde vardı, bunları size saymak istiyorum.
Bir: Engelli derneklerinin yöneticileri diyor ki: "Engellilere sosyal yardımlar yapılıyor. Bir sosyal devletin temel görevi zaten sosyal yardım yapmaktır ama sosyal yardımlar bir sömürü aracı olarak sakın ola ki kullanılmasın. Biz onurlu bireyleriz, onurumuzla oynanmasın. Sosyal yardımları zaten devletin bütçesinden alıyoruz, dolayısıyla bunun istismar konusu edilmesi doğru değildir."
Yine, engelli dernekleri "Zaten biz zor koşullarda görev yapıyoruz, maaşlarla ayakta durmaya çalışıyoruz. Mademki devletim sosyal bir devlet, mademki Anayasa'mızda 'Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir.' yazıyor, derneklere ve konfederasyonlara objektif koşullarda bütçeden yardım yapılsın. Böylece biz de sosyal devletin yanımızda olduğunu öğrenmiş olalım, bilmiş olalım." diyorlar.
Yine, engelliler "Engelliler olarak kentlerde rahatlıkla dolaşamıyoruz. Kentin sosyal yaşamına rahatlıkla katılamıyoruz. Kentler bizim için yaşanamaz unsurlar olarak ortaya çıktı. Oysa, biz de toplu taşıma araçlarına binmek istiyoruz, kentin sosyal yaşamından yararlanmak istiyoruz. Bu konuda bir yasa çıktı, belediyeler gereğini yapacaktı ama belli süre içinde belediyeler bu görevini yapmadı." diyorlar. Sayın vekilimin bahsettiği gibi 2018 yılına ertelendi. Öyle anlaşılıyor ki yine belediyeler bu konuda görevlerini yerine getirmeyecekler.
Arkadaşlarımızın ortak talebi, kentleri engelliler için yaşanabilir hâle getirmeyen belediyelere ağır yaptırımlar uygulanması.
"Engelliler olarak sosyal yardım alıyoruz ama eşit koşullarda almıyoruz." diyorlar. Bir "muhtaçlık aylığı" tanımlaması yapılmış. "Muhtaçlık aylığı" tanımlaması, bizim onurumuza dokunuyor. Buna "engelli yaşam aylığı" deyin ve dolayısıyla biz gelirlerimizle orantılı değil, engelli olduğumuz için bu hakka sahip olduğumuzu bilelim. Eğer böyle olabilirse sosyal devlet de görevini yerine getirmiş olur.
"Engelli olarak biz iş yaşamında görev almak istiyoruz; işimiz olsun, aşımız olsun istiyoruz; kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyoruz, sigortalı olmak istiyoruz, çalışmak istiyoruz." diyorlar. Yasalarla tanımlanmış belli kontenjanlar var ama hem özel sektör, hem kamu açısından bunların yeterince kullanılmadığını, boş kadroların hâlâ beklediği söyleniyor. "Bu kadroların da kullanılması lazım ve daha da önemlisi iş yeri çalışma koşullarının da engelliler için uygun olması lazım, uygun hâle getirilmesi lazım." diyor bu arkadaşlarımız.
"Bizim için Parlamentodan güzel yasalar çıkıyor, biz de seviniyoruz ama sonra uygulamada yasaların bize sağladığı hakların büyük ölçüde kısıtlandığını görüyoruz." diyorlar, bu kısıtların ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ediyor bu arkadaşlarımız.
Yine, engellilerin daha iyi koşullarda eğitilmesi lazım. Eğitim kurumlarının, bu konudaki eğitim kurumlarının, özellikle özel eğitim kurumlarının güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, kaynaştırma eğitimine de önem verilmesi gerekiyor. Eğer, topluma yararlı bireyler yetişecekse devletin de bu konudaki görevini yerine getirmesi gerekiyor ki bu da maalesef yerine getirilmiyor değerli arkadaşlarımız.
Zihinsel engellilerin diğer engellilere göre çok daha ağır sorunları var, aileleri bunlara bakmak zorunda. Şu talep bile ne kadar insani bir talep: "Bizim de cenaze törenlerimiz oluyor, bizim de düğünlerimiz oluyor, acı ve tatlı günlerimiz oluyor, en azından zihinsel engelli çocuklarımızı bırakabileceğimiz yerler olmalı, oraya bırakabilmeliyiz, birkaç saatliğine de olsa biz de sosyal hayatın bir parçası olarak acı ve tatlı günlerimizi paylaşabilmeliyiz." diyor bu konudaki sivil toplum kuruluşları. Son derece insani talepler ve bu taleplerin de belediyeler tarafından özellikle karşılanması gerektiğini istiyorlar.
Engelliler diyorlar ki: "Zaten hastaneye gidiş bir sorun, tedavi olmak bir başka sorun ama bizden en azından sağlık ve tedavi hizmetleri dolayısıyla ve yardımcı cihazlar dolayısıyla katkı payı alınmasın. Zaten uzun süreli bir sorun yaşıyoruz dolayısıyla bize biraz daha pozitif ayrımcılık yapılsın ve bunlar bizden alınmasın." istiyorlar.
"Engelliler de siyasette yer almalı. Gayet güzel, geliyorsunuz burada konuşuyorsunuz." diyorlar siyasetçilere. "Anlatıyorsunuz ama biz parlamentoda engelli olarak engellilerin sorunlarını kendimiz dile getirmek istiyoruz. Dolayısıyla da eğer bunu yapabilirseniz o zaman engellilere karşı siyasi partiler de görevlerini yerine getirmiş olurlar." diyorlar.
Son olarak, değerli arkadaşlarım, engellilerin açacağı davalar. "Biz zaman zaman davalar açıyoruz, hak arayışında bulunuyoruz ama mahkeme harçları o kadar pahalı ki davayı açmakta zorlanıyoruz. Sadece bireysel değil, dernekler olarak da zorlanıyoruz. Engellilerin açacağı davalar, dolayısıyla icra takipleri de harçlardan muaf olmalı." diyorlar.
Kıymetli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; gerçekten bu ülkede engellilerin çok ciddi sorunları var. Yüzde 13 engellisi olan ciddi bir toplumuz. Batılı ülkelerde yüzde 7-7,5 civarında. Öncelikle bunu ortadan kaldırmanın ya da azaltmanın yollarını bulmalıyız, mevcut olanlara da en iyi hizmeti götürebilmenin çalışması ve gayreti içerisinde olmalıyız. Biraz önce değerli arkadaşlarımız anlattı, "Biz 2006 yılında bir kanuni düzenleme yaptık." dediler. Hiç önemli değil, nasıl uygulandığı önemli. Kanuni düzenleme yapılabilir, her zaman yapılabilir ama bunların...
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Çok şey uygulanıyor. Yapmayın... Çok şey uygulanıyor.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, engelli vatandaş, 1.800 günde emekli oluyordu, siz iktidar olduğunuzda bunu 3.600 güne çıkardınız. Kusura bakmayın, bunu sizler yaptınız, kimse yapmadı.
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Beyin özürlü çocuklar evinden alınıyor, okula götürülüyor, bir de bakıcısına para ödeniyor.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Oy kullanma konusunda, seçim zamanında görüyoruz, gidiyoruz okullara, adam oyunu kullanamıyor. Bırakın onu, ben Gaziantep Milletvekiliyim, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ve benim bölgemde camiye gidemiyor adam ibadetini yapmaya çünkü öyle bir dizayn yapılmamış. Maalesef, engellilerin sorunlarını çok ciddi şekilde tartışmamız gerekiyor. Evet, yapılan şeyler yok mu? Yapılmalı. Bir hukuk devleti, kendi engellisine, kendi vatandaşına sahip çıkmalı, burada bir sıkıntımız yok ama 2018 yılına kadar ertelenen bu kanun neyin nesi arkadaşlar?
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Tam sahip çıkılıyor engellilere, tam sahip çıkılıyor.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Kim erteledi 2018'e kadar bunu? Muhalefet mi erteledi? Cumhuriyet Halk Partisi mi erteledi? HDP mi erteledi? MHP mi erteledi? Kim erteledi bunu? Sizler ertelediniz. Peki doğruysa niye ertelediniz? Niçin bu kanunu çıkarttınız da yürütmesini ertelediniz?
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Çalışmalar devam ediyor.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, kusura bakmayın, her ne şekilde söylerseniz söyleyin, bu insanların sorunlarını çözmek için bir adım atmak gerekiyor.
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Çok adım attık onlar için, çok adım atıldı, onlar için 1 adım değil 100 adım atıldı.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Çok adım atıldı.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Biz bunları boşuna konuşmuyoruz, biz bunları sizlere söylüyoruz. İnsanlar diyor ki... Bakın, size okudum, 10 tane, 11 tane maddede okudum, bunlar talepleri, bunları yerine getireceksiniz, milletvekilinin görevi de bu, bunları yapmak zorundayız.
Değerli arkadaşlar, vatandaş diyor ki: "Camiye gidip ibadet edemiyorum, merdivenden çıkamıyorum tekerlekli sandalyeyle." Bunu yapacaksınız, yapmak zorundasınız.
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Tamam, yeniler öyle yapılacak, eskiler yıkılıp yeniler yapılamaz ki.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - İnşallah, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında engellilerin bütün sorunlarının çözüldüğü, bütün sorunlarının gün ışığına kavuştuğu bir dönem olacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bu teklifi de destekliyorum. Şimdi kim el kaldıracak, kim kaldırmayacak göreceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)