| Konu: | İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 02.04.2015 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Çam, zaten çıkarıyoruz, niye konuşuyorsunuz?
MUSA ÇAM (Devamla) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı'nın 2'nci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
Evet, bu maddenin geri çekilmesi gerekiyor, doğrudur, bunu da onaylıyoruz. Ama, şurada bir şeyi de söylemek istiyorum: Bildiğiniz gibi, üniversitelerde şu anda bir rektör seçimi söz konusu, rektör seçimleri yapılıyor ve Türkiye'nin en büyük üniversitelerinden bir tanesi İstanbul Üniversitesinde yapılan rektör seçiminde de Sayın Profesör Doktor Raşit Tükel 1'inci sırayı aldı, büyük bir oy farkıyla 1'inciliği aldı, 2'nci sıraya da Mahmut Ak geldi. YÖK bugüne kadar, şu ana kadar üniversitelerde 1'inci sırayı alan rektör adaylarını gelenek olarak 1'inci sıraya koydu ve gönderdi ama İstanbul Üniversitesinde farklı bir uygulama yaptı, 1'inci sırada bulunan Raşit Tükel'i 2'nci sıraya yazdı, 1'inci sıraya da Mahmut Ak'ı aldı. Az oy almasına rağmen Cumhurbaşkanı da bugün Sayın Mahmut Ak'ı İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak atadı. Herhâlde bu soyadı benzerliği, Mahmut Ak ve AK PARTİ veyahut da AKP'nin bir benzerliği söz konusu ve dolayısıyla "Ak" "Ak"ı oldu, böylelikle Ak İstanbul Üniversitesi Rektörü oldu. Bu çok doğru değil. Demek ki yeni Türkiye'de soyadı benzerliği bile rektör olmaya yetiyor. Üniversitede çok oy almak yetmiyor, soyadının "Ak" olması üniversitede rektör olmayı gerektiriyor, bunu bir kez daha yeni Türkiye'de görmüş olduk.
Değerli arkadaşlar, bu maddede tabii ki sorun şu: Bir İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nı görüşüyoruz. Türkiye'de mutlaka bir işçi sağlığı ve iş güvenliğine ihtiyaç var, bununla ilgili bir yasa tasarısına ihtiyaç var, doğru ama ilerleyen saatlerde, gecenin bu saatinde iş sağlığı, işçi sağlığıyla ilgili doğru kararlar vermek mümkün değil. Bu getirilen 2'nci maddeyle, iş sözleşmesiyle çalışanların, kişisel koruyucu donanım kullanmaması, makine ve teçhizatın koruyucusunu etkisiz hâle getirmesi, işle ilgili güvenlik kurallarına uymaması hususlarından dolayı ayrı ayrı 3 defa yazılı olarak uyarılması hâlinde işveren bakımından iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25'inci maddesine göre haklı nedenle derhâl fesih hakkı doğacağı öngörülmüştür. Bu şunu da getiriyor: İş Yasası'nın 25'inci maddesinin (2)'nci fıkrasında "işveren tarafından haklı nedenle derhâl fesih yoluyla feshedilmesi" en ağır fesih biçimidir. Bu düzenleme eğer geri çekilmemiş olsaydı gerçekten bundan sonraki süreçlerde işverenler iş yerlerinde işçileri akılalmaz derecede, çok fütursuzca işten atma hakkını kullanacaklardı. Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarımızın Komisyonda vermiş oldukları, diğer muhalefet partilerinden milletvekili arkadaşlarımızın Komisyonda vermiş oldukları doğru ve tutarlı bir mücadele sonucunda Hükûmet ister istemez bu maddeyi geri çekmek durumunda kaldı.
Zaten Türkiye'de işçilerin, emekçilerin iş güvenceleri işverenlerin iki dudağı arasında. Her ne kadar bir iş güvencesi yasası olmuş olmasına rağmen, ne yazık ki patronlar bu iş güvencesi yasasına göre değil, iki dudakları arasında bulunan bir kararla işçilerin, emekçilerin iş akitlerini feshetmektedir. Dolayısıyla, bu yanlış bir karardır. Bu yanlış karardan geri dönülmesi -muhalefet partilerinin vermiş olduğu destek ve katkılardan dolayı- önemli olmuştur.
Diliyoruz ve istiyoruz ki özellikle Soma'da, Ermenek'te yaşanan iş cinayetlerinden, İstanbul'da Mecidiyeköy'de yaşanan asansör kazasından sonra hayatını kaybeden kardeşlerimiz için Türkiye'de gerçekten işçi sağlığı ve iş güvenliğini getiren yasalar Parlamentodan geçsin. Ama seçim öncesinde, hemen, acele, apar topar böyle bir düzenlemenin getirilmiş olması yine manidar. Ama biz muhalefet partisi olarak Türkiye'de gerçekten işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili bu düzenlemelerin çok uzun süreç içerisinde tartışılmasını ve enine boyuna tartışılmasını ama en önemlisi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de altına imza atmış olduğu uluslararası sözleşmelere uygun bir işçi sağlığı ve iş güvenliğinin mutlaka buradan çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)