GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:89
Tarih:02.04.2015

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mecliste bir yasama döneminin daha sonuna geldik. Belki de son konuşmalardan bir tanesini yapıyoruz. Gelenekselleşmiş olduğu üzere, her yılın sonunda genelde mutabakatla herkesin katıldığı ve toplumda ciddi beklenti yaratmış yasalar görüşülür. Bugün tam olarak böyle bir şeyden bahsedemeyeceğiz. Ama, Komisyonda, alt komisyonda günlerce sabahlara kadar müzakere ettiğimiz, üzerinde çok ciddi emekler verdiğimiz, bir noktaya getirmeye çalıştığımız, uyarılarımızın iktidar tarafından şiddetle reddedildiği, kabul edilmediği, çok haklı taleplerimizin akıl almaz bir şekilde kulak arkası edildiği bir süreci hep birlikte yaşadık. Son üç güne kadar gelindi. Şimdi bu kanunun çıkarılması gündemde. Cumhuriyet Halk Partisi, sorumlu muhalefet anlayışı gereği, bu konuda elinden gelen olumlu katkıları sağlıyor ama olmazsa olmazlarımıza karşı çıkıyoruz. Bizim karşı çıktığımız çok sayıda madde, Komisyonda ısrar edilerek, inat edilerek, Komisyon üyelerinin sağlıkları hiçe sayılarak büyük bir ısrarla getirilmişti ama bugün görüyoruz ki bu maddelerin pek çoğu Cumhuriyet Halk Partisinin ve diğer muhalefet partilerinin o zamanki söylemleri doğrultusunda ve bizim söylemlerimizin birer özetiyle, önergelerle iktidar partisi tarafından geri çekiliyor. Bizim etkin muhalefet anlayışımızın verdiği bu sonuçtan memnuniyet duyuyoruz birçok maddeden dolayı.

Bu madde, Türkiye'de bizim, kamuoyunun çok uzun süre tartıştığı yaşam odalarıyla ilgili madde. Yaşam odaları ki yaşam odaları, 2010 yılında, Şili'de madenciler yer altında kalınca ve Şili Hükûmeti tarafından on yedi gün sonra yer altındaki bir yaşam odası da değil, bir kaçış odasını madenciler kaçıp da bir yaşam odasına dönüştürdükleri ve orada hayatta oldukları öğrenilip altmış dokuz gün sonra kurtarıldıklarında bütün dünyayla birlikte hepimizin hafızalarına kazınmıştı. O 13 Mayıs gecesi facia yaşanır yaşanmaz ilk soru "Madende yaşam odası var mı?" sorusuydu. O gün o soruya Hükûmet yetkilileri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız "Yoktu." diyemedi, "Vardı diye biliyoruz." dedi. Soma AŞ'nin yetkilileri üç gün boyunca şöyle söylediler: "Bizim yaşam odamız vardı, söktük, daha iyisini yapacaktık, yapamadan bu faciayla karşılaştık." Taner Yıldız söylemi tekrar etti, dedi ki: "Yaşam odası varmış, sökmüşler iyisini yapmak için." O ilk üç gün, dört gün "Yaşam odası yoktu." demeye kimsenin yüzü tutmadı. Sonra biraz da firmayla yollar ayrılıp, hani o sizin Yeni Şafak Gazetesi firmanın sahibinin bir farklı ülkeden, bir farklı etnisiteden olduğunu falan söyleyip de, bir köşeye doğru ittirmeye çalışıp sorumluluktan Hükûmeti kaçırdığı noktalarda Taner Yıldız dedi ki: "Mevzuatımızda var, yapmamışlar." Nasıl yapmamışlar? Mevzuatımızda var, nasıl yapmamışlar? Bizim mevzuatımız diyormuş ki: "İşveren her türlü tedbiri alır." "Bunun içine yaşam odası da girer." dediler. Madem kavgayı göze aldınız artık onlarla ve etekteki taşlar döküldü, firma dedi ki: "Mevzuatta yok, nerede yazıyor? Olsaydı yapardık." Biz yaşam odalarını teklif ettikçe, muhalefet partileri önerge verdikçe siz "hayır" dediniz. Sonradan bir söylem gelişti: Kömür madenlerinde yaşam odasına gerek yok, dünyada da yok. Sonra önünüze örnekler konuldu, Amerika'da olduğu ve konteyner tipi taşınabilir, maden değiştikçe değişebilen, birtakım esnekliklere sahip yaşam odaları ama maliyeti 250 bin dolar, bunu üstlenmeye kolay kolay işveren yanaşmıyor. Bu yüzden bunu es geçtiniz, durdunuz.

Şimdi, gelinen noktada, Cumhuriyet Halk Partisinin haklı talebi, ısrarıyla yönetmelikte düzenlenmiş bir şeyde, işte, bir yıl süreyle hangi maden ocağında olacak gibi bir şeyi Bakanlık kabul edecek noktaya yaklaştı. "Yetmez ama evet" diyoruz, daha ciddi düzenlemeler yapmak lazım. Bütün yaz, başta Süleyman Çelebi, Musa Çam, İzzet Çetin olmak üzere grubumuzdaki sendika kökenli milletvekillerimizin dillerinde tüy bitti, Sağlık Komisyonunun tamamına anlattık, dinletemedik. Bugün gelinen noktada, hiç olmazsa, bir yıl içinde... Birtakım yuvarlak laflarla da buna yetmez ama evet diyoruz. Ama, şunu bilin: Bir dahaki faciada bu soruya cevap vermek için bu Meclisin biraz daha bu konularda duyarlı davranması lazım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)