GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HARP AKADEMİLERİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:124
Tarih:26.06.2012

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 22 Mayıs 2012 tarihinde Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşülürken, hem Komisyonda hem de Mecliste alelacele hazırlanan kanun tasarılarından ötürü, askerlikte görev yapan ya da askerlikle ilişkisi olan bazı yurttaşlarımızın da hak mahrumiyetlerini ve eşitsizliklerini giderecek düzenlemeler yapamadığımızı ifade etmiştik. Bunlardan birkaç tanesinin önemli olduğunu ifade ederek önümüzde yapılacak herhangi bir çalışmada da bu konudaki eksiklerin giderilmesi gerektiğini söyledik ama yine alelacele -Sayın Milletvekilimiz Turhan Tayan'ın da ifade ettiği gibi- getirilen ve bir an önce çıkması gerektiği ifade edilen tasarılardan ötürü de bu değişiklikleri ne yazık ki yapamıyoruz.

Bu kanunda daha önce eleştirisini yaptığımız ve düzeltilmesini istediğimiz bir konunun çözüme kavuşturulduğunu görüyoruz. Gülhane Tıp Akademisinde uzmanlık eğitim veren arkadaşlarımızın karşılaştıkları zorlukların ve eksikliklerin giderildiğini görüyoruz. Fakat yine acele edilmeden çıkarılan bir kanun tasarısı olması hâlinde -Sayın Bakanımızın biraz önce verdiği cevaplarda da görüldüğü gibi- bazı eksiklikleri ve eşitsizlikleri giderebilme olanağımız vardı. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum: Umarım bundan sonra bu konuya ilişkin olarak hazırlanacak ek kanun tasarılarında ya da tekliflerinde bunun gibi aceleci davranılmaz ve şimdi yüce Meclisle paylaşacağım bazı konuların da giderilmesine olanak sağlanır.

Bunlardan en önemlilerinden biri, askerî okullardan şu veya bu şekilde ayrılmak zorunda kalmış ya da atılmış öğrencilerimizin karşılaştıkları tazminat zorluklarıydı. Bu zorlukların geriye çekilmesine ilişkin biraz önce ifade edilen, yönetmelikte ifade edilen rakamların da şu günkü ekonomik şartlarda çok gerçekçi ödenebilir rakamlar olduğunu düşünmüyoruz.

İlk önce, bu konuda, bu liselerden ayrılmış öğrencilerimizin ailelerini rahatlatacak en önemli tasarruf şu olacaktır: 1997 yılı tarih alınarak bugüne kadar buradan atılmış öğrencilerin tazminatlarının affedilmesine ilişkin bir kararı hep birlikte almalıyız. Sonrasında da, bu ödenecek tazminatların ödenebilecek bir seviyeye çekilmesini başarmalıyız.

Bir diğer konu ise, astsubaylar ile üst rütbeli subaylar arasındaki eşitsizlikleri kaldıran bir görüşümüzü de daha önce ifade etmiştik. Yine bu konunun da Askerlik Kanunu'yla ilgili düzenlemelerde ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Yine, MİT ve emniyetten emekli olanlara verilen 100 liralık tazminatın subay ve astsubaylara da verilmesini önermiş ve bu konuda da gerekli düzenlemeler yapılırsa askeriyenin, askerde görev yapan bütün arkadaşlarımızın daha huzur içerisinde ve daha şevkle görev yapabilmelerinin sağlanacağını ifade etmiştik.

Bir başka konu da, 2003 yılına kadar terfi etme olanağı olmayan, binbaşılıktan öteye gidemeyen ve bundan ötürü de "Nasıl olsa terfi etme olanağımız yok, emekli olunca daha fazla ücret alma olanağımız yok." diye emekliye ayrılan yurttaşlarımıza 2003'te çıkan bir yasayla binbaşılıktan daha yukarıya çıkabilme olanakları sağlandığı hâlde, daha önce aynı kademeden emekli olan arkadaşlarımızın daha fazla ücret almalarının ve bu eşitsizliklerin giderilmesinin önü kapanmıştır. Yani bu anlayış ve eşitsizlikler aynı zamanda güvenlik kuvvetlerimizin de daha beraberce, daha huzur içerisinde ve daha motivasyon içerisinde olan bir görev yapmalarını engellemektedir. Bunun için bunları önemsiyoruz. Fakat geçen dönemlerde, geçen kanun tasarısı görüşülürken de ifade ettiğimiz en önemli konu, resen emekliliğe sevk edilen, askerde görev yapan subaylarımızın affedilmesine ve tekrar geri dönmelerine olanak sağlayan yasa tasarısındaki önümüze çıkan eşitsizliklerdi. Çünkü bu kanun tasarısında, daha önce YAŞ kararlarıyla ordudan atılmış subayların geri dönmelerine, özlük haklarının iade edilmesine olanak verdiniz ama ne 1971 darbesiyle ne de 12 Eylül darbesiyle, sıkıyönetim komutanlarının kararlarıyla, emirleriyle, tebliğleriyle ya da bakan onayıyla ya da disiplin cezalarıyla ordudan atılmış askerlerimize, subaylarımıza geri dönme olanağını tanımadınız. Bunu geçen konuşmamızda da ifade etmiştik ve sormuştum, tekrar soruyorum. YAŞ kararlarıyla atılanların geri dönmesine olanak verdiniz. Ben, bütün milletvekili arkadaşlarım ve bu kanun tasarısını hazırlayanların böyle bir önergeye niye karşı çıktıklarını anlamak için soruyorum: Cumhurbaşkanının olduğu, Genelkurmay Başkanının olduğu, Başbakanın, Bakanlar Kurulundan bazı bakanlarımızın olduğu ve kuvvet komutanlarının olduğu bir kurulda alınan kararlar mı daha adaletsiz olur, yoksa sadece bir idare amirinin ya da bakan onayının ya da disiplin cezalarıyla uzaklaştırılan ya da -en önemli konu- darbelere karşı çıktıkları için ve darbe yapmalarının önünde engel gördükleri için ordudan atılan, ilişiği kesilen askerler, subaylar hakkında verilen kararlar mı eşitsiz olur? "Burada ideolojik davranıyorsunuz." dedim, bugün başka bir şey söylüyorum. Çünkü darbelerle hesaplaşmak gibi bir niyetinizin olmadığını bu tasarılar hazırlanırken de ortaya koydunuz. Çünkü darbelerin yapılış temelinin en önemli meselesi şuydu: 71 darbesinin de, 12 Eylül darbesinin de ve buradan atılan subaylara karşı işlenen haksızlıkların da nedeni şuydu: Çünkü bu darbeler yapılmasa halka karşı yapılan saldırıların, ekonomik ve siyasi saldırıların gerçekleştirilebilmesi, onların sivil toplum örgütlerinin, sendikalarının, örgütlerinin kapatılması mümkün olmayacaktı ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir iktidarın kurulması mümkün olmayacaktı ve emperyalistlerin ortaya koymak istediği Orta Doğu ve Avrasya projelerinin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktı. Onun için, darbelerle hesaplaşmak gibi bir niyetiniz olmadığı için ve darbelerin ortadan kaldırdığı haklardan mahrum olmuş yurttaşların haklarını iade etmek ancak darbelerle hesaplaşmak niyetinde olan insanların işi olabilirdi, bunu yapmadınız, defalarca uyarmamıza rağmen gündeminize bile almadınız. Şimdi, siz de bunun farkındasınız ki tıpkı 12 Eylül darbecilerinin yaptıkları gibi örgütsüz, mücadele etmeyen, muhalefet etmeyen, ses çıkarmayan bir toplum düzeni kurmak için hayal ürünü, hayal mahsulü delillerle davalar yaratıyorsunuz ve toplumsal muhalefetin bir araya gelmemesi için bir taraftan Ergenekon davaları, bir taraftan KCK davaları yaratıyorsunuz ve bugün, dün, evvelsi gün gözaltına aldığınız KESK yöneticilerinin de sanmayın ki, bazı arkadaşlarımızın dediği gibi, sadece Kürt oldukları için gözaltına alınıyorlar ya da tutuklanıyorlar. Hayır, bunun gerçek nedeni, sizin 4+4+4 eğitim sisteminize karşı çıktıkları için, bunun gerçek nedeni, "4+4" diye verdiğiniz zamlara boyun eğmedikleri için ama iki toplumsal muhalefeti bir araya getirmemek için yaptığınız ya da yaptırdığınız öyle bir manipülasyon var "Onlar Kürt oldukları için içeri alındılar." diyorsunuz. Evet, bugün sadece bu görüntüyü göz önüne alarak o arkadaşları içeri alıyorsunuz, yarın sıra diğerlerini de, yani sizin eğitim sisteminizi kabul etmediği için karşı çıkanlara da, yani sizin 4+4 zammınızı kabul etmediği için karşı çıkanlara da gelecek. Belki onları uygunsa Ergenekon davasına, uygun değilse başka bir devrimci karargâh davasına ya da bir başka davaya sokarak, katarak yeni muhalefetlerin örgütlenmesini, size karşı ses çıkaranların örgütlenmesini engellemeye çalışacaksınız ama bu halkın bu oyuna gelmeyeceğini, belki geçici olarak kendi içlerinde ayrışmaların olabileceğini, bunun için iktidarlarınızı sürdürebileceğini de varsayabilirsiniz. Ama bütün milletvekili arkadaşlarımın kendi seçmenlerine verdikleri sözleri anımsayarak hem onlara karşı yapılan ekonomik saldırılara karşı hem de -bugün de olduğu gibi- daha önce getirdiğiniz yasalarda olduğu gibi, 12 Martta, 12 Eylülde ya da değişik hukuksuzluklara karşı çıktıkları için ordudan atılan arkadaşlarımızın da özlük haklarını iade edeceğinizi umuyorum, diliyorum. Bunları yapmadığınız sürece, toplumun bütün kesimleri arasında eşitliği ve özgürlüğü, adaleti herkese eşit biçimde dağıtmadığınız sürece, bu halkın vebalini sizin omuzlarınızda her zaman hissedeceğinize, belki bugün milletvekili olarak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA MOROĞLU (Devamla) - ?hissetmeyebilirsiniz ama yarın bundan sıyrıldığınız zaman hissedeceğinize inanıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Moroğlu.