| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 1 |
| Tarih: | 01.10.2015 |
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün aslında çok trajik bir tabloyla karşı karşıyayız, Meclis açılıyor ama kapanıyor. Gerçekten, böyle bir günde maalesef yine 3 şehidimiz var, 12 vatandaşımız Ankara'da maalesef vefat etti, acılarımız çok. Tabii, böyle bir ortam içerisinde medyaya yönelik sistematik saldırılar, kurşunlamalar, bunların hepsi aslında bugün içinde bulunduğumuz sorunu ortaya koyuyor, bu olaylar Türkiye'nin bir sorunla karşı karşıya kaldığını ortaya koyuyor. Hepimiz, hep beraber, birlikte farklı görüşlerimiz olmakla birlikte elbette demokrasi içerisinde bağımsız, hür medya aracılığıyla vatandaşlarımıza görüşlerimizi ifade edeceğiz, onlar da, açıkçası vatandaşlara ilettiğimiz bu görüşler doğrultusunda vatandaşlar da hür tercihlerini kullanacak. Ama bugün Ahmet Hakan'a yapılan saldırı aslında halkın bilgi edinme özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. Demokrasimizin kalitesi açısından geldiği bu nokta çok tehlikeli bir noktadır. Bu bakımdan, bununla ilgili, muhakkak, havuz medyası olsun, yandaşı, candaşı, şu bu; medyayı bir ele geçirme, bir manipülasyon ve politika aracı hâline dönüştürmek isteyen bir zihniyetin demokrasiyle alakası olmadığını bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Evet, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı konuştu. Cumhurbaşkanının konuşması, birtakım sataşmalar ve gerçekten Meclisin bütün milletvekillerini rahatsız edebilecek konularla ilgili görüşlerimi ifade ettim. İki konuyu da önemli gördüm, çok önemliydi gerçekten. Bu kürsüde yapılan yeminlere ahlaki ölçüde sadık kalma konusuna vurgu yaptı, bu çok önemli gerçekten. Bugün, bu kürsüde yemin edenleri, bu yeminin asgari ahlaki gereğini yapmayanları aziz milletimiz gerçekten biliyordur, takdir ediyordur; bizim de arzumuz, isteğimiz sadece ve sadece bu yemine sadık kalınmasını temin etmektir. (MHP sıralarından alkışlar)
İkinci konu da bugüne kadar terörle müzakere edenlerin, muhatap alanların, açıkçası, Milliyetçi Hareket Partisi çözüm süreciyle ilgili görüş ve düşüncelerini ifade ederken "Siz kandan besleniyorsunuz." diye söyleyenlerin, onları aklayıp paklayanların bugün terör örgütüyle ilgili bir noktaya gelmiş olması gerçekten önemli ve aslında, bu açıdan bakıldığında bu gelişmeler Milliyetçi Hareket Partisinin, Türkiye'nin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor. Bizim tespitimiz bu çünkü Türkiye'nin terörle mücadelesi siyasi ve hukuken meşrudur. O bakımdan, bu açıdan bakıldığında dün farklı noktada olanların bugün... Umarım taktik değildir, umarım stratejik değildir, umarım dolaba koydukları çözümü raftan indirmek için bir reklam arası değildir, inşallah değildir çünkü bütün bunların hepsini gördük; 2011 yılında da "Yapıyoruz." dediler, "Bitirdik." dediler, sonuçta geldik, gördük ki Oslo'da buluşmuşlar. (MHP sıralarından alkışlar) O bakımdan, bu, bir ibretlik noktadır, bütün duyan kulaklar, gören gözler, umarım bu ibretlik noktada herhâlde bir muhakeme yapmışlardır. Kim sorumlu? Bu süreç içerisinde "PKK'ya silah stoklatanlara göz yumduk." diyenlerin, "El sallıyordu, görmezden geldik." diyenlerin, askeri ve polisi kışlalara koyup da PKK'nın alan hâkimiyetine yol açanların, valilere operasyon yapmama talimatı verenlerin kim olduğunu aziz milletvekillerimiz herhâlde biliyorsunuz. Aziz milletimiz, siz de biliyorsunuz. Dolayısıyla, bugün geldiğimiz bu tablonun sorumlularının 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya koydukları bu konsept değişikliği umarım "Dün dündür, bugün bugündür." anlayışının tipik bir tezahürü değildir, umarım bu tezahür "Parti menfaati için papaz elbisesi bile giyerim." diyen bir siyaset anlayışının unsuru olmaz, devamı olmaz. (MHP sıralarından alkışlar) Hep beraber birlikte teröre karşı, şiddete karşı dimdik duracağız. Ama, bu kürsülerde söylediğimiz zaman, bütün bunlara "Terör bitecek, siz de biteceksiniz." dediler, böyle dediler ama biten Türkiye'ydi. Bugün, bu noktada, bu eksende olanlar, karşılıklı olarak atışmalar umarım... Oslo'da neler görüşüldüğünü, İmralı-Kandil arasında hangi konularda müzakereler yapıldığını, Dolmabahçe'de neler görüşüldüğünü açıklayın, millet görsün, millet duysun ya, millet duysun. (MHP sıralarından alkışlar) Yani, herhâlde çay içmediniz, kahve içmediniz, bütün bunlarda bir müzakere oldu, bir şeyler oldu. Bunları anlatmıyorlar, bu eksende bakıyoruz... Bir anlatın bakalım, ne oldu, ne görüşüldü, İmralı'ya ne sözler verildi? Dolmabahçe'deki mutabakat... Bunlar açıklanmalı açık yüreklilikle. Tabii geldiğimiz bu noktada...
7 Haziranda aziz milletimiz oyunu kullandı, değerli milletvekillerinin hepsini gönderdi buraya. Hepiniz heyecanla geldiniz, inanıyorum, hepiniz heyecanlı. 23 Haziranda yemin ettik ve yemin ettikten sonra bir hükûmet kurma süreci... Ama seçimden önce "400 vekil verin, bu iş huzur içerisinde, barış içerisinde olsun." diyenler...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bakan verdin mi?
OKTAY VURAL (Devamla) - ...parlamenter demokrasiyi bekleme odasına aldı aziz milletim. Milletimin temsil edildiği Parlamentoyu, parlamenter demokrasiyi 1.150 odanın içerisine hapsedecekmiş. Parlamento, millet iradesinin tecelligâhıdır, milletimizin tamamını temsil eder ama parlamenter demokrasiyi bekleme odasına alanların, AKP Genel Başkanına hükûmet kurma değil seçime götürme görevi verenlerin, Cumhuriyet Halk Partisiyle 32 gün konuşup sonuçta "Yahu, niye oturduk, konuştuk?" noktasına gelip de, 45 günün 32 gününü yitirenlerin, görevi devrettikten sonra ilave bir görevlendirmeyi de "Zaman israfı olur." demek suretiyle reddedenlerin, sistemi kimin çalıştırmadığını, bugün seçime gitme sebeplerini gayet açık, net ortaya koyuyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu süreç içerisinde aziz milletvekilleri, tavrımız açık ve net "Bu dönem içerisinde milletin adını tartıştınız, cumhuriyetin millî devlet niteliğini, etnik kimliğe bölmek istediniz. Üniter devleti, federasyon, eyaletlere bölmek istediniz. Dilimizi tartıştırdınız. Gelin, bundan vazgeçin." dedik. "Yok." "Çözüm süreci PKK'yı güçlendiriyor, çözüm sürecini sona erdirelim." dedik. "Yok." dediler, "Hayır." dediler. "Gelin, rüşvet ve yolsuzluğa karşı ortak tavır alalım, hesabını soralım, kime gidecekse." "Olmaz." dediler. "Gelin, parlamenter demokrasiye yapılan müdahaleleri kabul etmeyelim, Parlamentoyu çalıştıralım ve hükûmet Parlamentoya karşı sorumlu olsun." dedik.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) - Niye bu kadar paniksiniz?
OKTAY VURAL (Devamla) - "Hayır, biz saraya karşı sorumluyuz." dediler.
Aziz milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi bu Parlamentoya sorumlu bir hükûmet kurma noktasında dört ilkesini, dört mutabakat zeminini Adalet ve Kalkınma Partisine iletmiş olmasına rağmen maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi bunlara "Hayır" demiştir. Ama ben inanıyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi kılavuzlarının şu ya da bu sebeple reddettikleri bu dört ilkeye 1 Kasımda vatandaşlarımız sahip çıkacak. Evet, diyecek ki: "Ben devletimin adının tartışılmasını istemiyorum. Bu milletin adının tartışma konusu yapılmasını istemiyorum. Yok, çözüm mözüm diye, eyalet, federasyon, özerklik, ben istemiyorum." Rüşvet ve yolsuzluk... "Benim sana verdiğim helal oyumu kolundaki haram saate dâhil edenlerin, ayakkabı kutularına dâhil edenlerin hesabını ben değil onlar verecek." diyecektir onlar. (MHP sıralarından alkışlar) İşte, bugün bu süreç içerisinde, çözüm sürecinde PKK'nın silah stoklamasına, PKK'nın siyasi taleplerini meşrulaştırıp istediklerini Dolmabahçe noktasına kadar götürenlere karşı "Benim irademi Dolmabahçe değil Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi çizmiştir, başka yerde mutabakat aranmasına izin vermem." diyecektir 1 Kasımda, buna sahip çıkacaktır ve Parlamentoda aziz milletvekillerinin temsilinde, millî egemenliğe dayalı parlamenter demokrasi içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde sorumlu bir hükûmetin kurulmasına destek verecektir. İşte bugün bu noktada, değerli milletvekilleri, çok garip, gerçekten, açılış yapıp da kapanış yaptığımız ilk Meclisimiz. Bu, bugün Adalet ve Kalkınma Partisine, 10 Ağustosta milletin iradesiyle cumhurbaşkanı seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanı dönemine rast geldi ama ben inanıyorum ki, burada milletvekili olmayan ya da seçilemeyecek kim olursa olsun 25'inci Dönemde büyük heyecanla, bu millete hizmet etmek heyecanı içerisinde olan milletvekillerimizin, inşallah, 1 Kasımdan sonra hep beraber, birlikte bu milletimizin bize millî mücadeleyle kurduğu cumhuriyetimizi ebed müddet yaşatmak, milletimizin kardeşliğini güçlendirmek, vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek üzere, inşallah, bu Mecliste büyük bir mutabakat, büyük bir irade oluşacağına inanıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kısa dönemli Parlamentoda görev yapan tüm milletvekillerine bu süre içerisinde...
MEHMET METİNER (İstanbul) - Oktay Bey, sahada anlat, sahada.
OKTAY VURAL (Devamla) - ...burada kısa da olsa "milletvekili" sıfatı kazananlara bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum.
MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) - Oktay Bey, üzgünüm ama ben size aynı temennilerde bulunamayacağım.
OKTAY VURAL (Devamla) - Cenab-ı Hak, milletvekillerini milletimize karşı utandırmasın. Cenab-ı Hak, yar ve yardımcımız olsun.
Hepinize, hepimize, bu dönem içerisinde, inşallah, 1 Kasımda, gerçek manada millî iradenin tesis edileceği, millî egemenlikle birlikte olacağımız Parlamentoda vatanımıza, milletimize hayırlı çalışmalar yapılmasını dileyerek, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)