| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 6 |
| Tarih: | 28.11.2015 |
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan CHP grup önerisi aleyhine söz aldım, AK PARTİ Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün biliyorsunuz, 26'ncı Dönem yasama faaliyetlerine başlayacağımız ilk gün. Bugün özel bir oturum, özel bir gün. Bugün biz buraya İç Tüzük'te salı-perşembe günü yasama faaliyeti olmasına rağmen, sadece, hepinizin bildiği gibi hükûmet kurulması usuli işlemlerinden birisi olan müzakereler için bir araya geldik. Ancak saatler oldu hâlâ müzakereye başlayamadık. Sayın Başkanın takdiridir, grup önerilerini gündeme alırdı, almazdı; ki aldı, biz de buna ilişkin konuşma görevini yerine getireceğiz.
Şunu hem ibretle hem de gülerek izliyorum. İbret şu: Biz 7 Haziranı yaşadık, hep beraber buraya geldik. AK PARTİ yüzde 41 gibi çok büyük bir oy almasına rağmen tek başına iktidar olamamıştı, şu koltukların bir kısmı sizlerdeydi. Biz ders aldık. Tabiri caizse milletimizin bize dediklerini baş tacı yaptık, onları inceledik, irdeledik ve milletten büyük söz yoktur; biz onun dediklerini esas alıp tekrar kendimizi revize ediyoruz dedik ve tekrar seçime gittik. Bir geldik 317 vekille, bu koltukları tekrar geri aldık. Allah'a hamdolsun.
Niye bunu söylüyorum? Aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemek normal insanların işi değil. 7 Hazirandan sonra geldiğimizde ve öncesinde muhalefetin tavrı ne ise bugün sanki hiçbir şey olmamış gibi, 1 Kasım yaşanmamış gibi aynı işleri yaptığını üzülerek görüyorum. Hani ders alacaktık, hani halkın dediği baş tacıydı, hani uyarıları düşünecektik.
Şunu demek istiyorum: Bir partinin, bizim partimizin on üç yıl boyunca iktidarda olması çok büyük bir başarı. Bunda büyük bir emek var, liderinden mahallesine kadar, tüm teşkilatlarına kadar. Ancak bir şey daha söyleyeyim: Bir partinin on üç yıl boyunca iktidar olmasının tek başarısı bizim değil, sağ olun sizlerin de. Eğer bu anlayış devam ederse, bu kavga ortamı, bu polemik ortamı, bu ithamlar, bazen terör diline varan ifadeler devam ederse bırakın 2023'ü, 2071'de de inşallah buralardayız bizler, hiçbir sıkıntı olmaz diye düşünüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bakınız değerli arkadaşlar, bugün Tahir Elçi, Diyarbakır Baro Başkanımız, hepinizin bildiği menfur saldırıda hayatını kaybetti.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Duydunuz mu?
BÜLENT TURAN (Devamla) - "Bu kadim bölgede artık silah, çatışma, operasyon istemiyoruz." demişti son mülakatında. "Terör Türk'üyle Kürt'üyle bir milleti diz çöktürmektir." demişti. "Daha çok bir olacağız, beraber olacağız ama asla teröre boyun eğmeyeceğiz." demişti Tahir Elçi ve bugün öldürüldü. Daha ölümünden iki dakika sonra bazı malum vekiller Twitter'dan "katil şudur, budur" diye ifadeler kullandılar. Arkadaşlar, insaf diye bir şey var. O yüzden bir daha söylüyorum: Ölen kişi insandır, baş tacıdır, Allah rahmet eylesin. Ama daha ortada ceset varken, cenaze varken olmadık ithamlarda bulunmak, şu ifadeleri görmemek, belki de terör örgütünün istediklerini yapmadığı için öldürülme ihtimalini düşünmeyecek kadar da bu konularda acemi olamayız diye düşünüyorum.
FERHAT ENCU (Şırnak) - CNN Türk'teki ifadesini de açıklasana...
BÜLENT TURAN (Devamla) - Onun dışında, bir şey daha söyleyeceğim. Aynı saldırıda... Tahir Elçi'nin kim tarafından öldürüldüğünü yargı ortaya çıkaracak, onun görevi.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - İnşallah... İnşallah...
BÜLENT TURAN (Devamla) - İnceleyeceğiz. Hep beraber takip edeceğiz. "Bundan emin değiliz." Sizin ifadenizle söylüyorum. Ama şundan eminiz: Aynı saldırıda bir polisimiz PKK tarafından, bilinen tarafından şehit edildi. Bunu niye kınamıyoruz arkadaşlar? Bunun niye üzerine gitmiyoruz? Hiç ben şimdiye kadar duymadım.
Tamam, Tahir Elçi'yi bulalım, duyuralım. Tahir Elçi bizim de baro başkanımız arkadaş, bizim de. Herkesin baro başkanı.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Herkes söyledi...
FERHAT ENCU (Şırnak) - Sakin ol... Görüntüler var...
BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden diyorum ki: Terörün tümüne, hepsine karşı olmak hepimizin görevi. Biri çıktı IŞİD'i kınadı, biri çıktı onu söyledi bunu söyledi. Ben de diyorum ki: Biz bütün terör örgütlerini kınamak üzere buradayız. Terörle sonuna kadar mücadele için buradayız. Bu milletin huzuru için bunu yapmak zorundayız.
Bakınız, değerli arkadaşlar, az önce, yine, CHP'nin grup önerisi incelendiğinde, ısrarla, Sayın Başkanın uyarısına rağmen, Uğur Dündar ve diğer arkadaşımızın tutuklanması gündeme getirildi. (CHP ve HDP sıralarından "Can Dündar... Can Dündar..." sesleri)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sırada o mu var?
MUSA ÇAM (İzmir) - Sıra onda mı?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Can Dündar ve Erdem... (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)
MUSA ÇAM (İzmir) - Sıra ona mı geldi?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Sakin... Sakin... Sakin...
BAŞKAN - Olabilir Beyefendi, olabilir. Dil sürçmesi olmuştur.
Bülent Bey, buyurun.
BÜLENT TURAN (Devamla) - İşte bu hâliniz devam ettikçe yıllarca buradayız, yıllarca.
Can Dündar tutuklandığından dolayı çok garip şeyler söylediniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yapmadığınız şey mi? Türkiye'de gazeteci bırakmadınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Neden tutuklandı? Casusluktan tutuklandı kardeşim ya! İddianame öyle yazıyor.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bak, bir şey söyleyeyim size değerli arkadaşlar: Beraatizimmet asıldır, beraatizimmet esastır. Bir kişi mahkeme tarafından kesin olarak tescilleninceye kadar, yargı karar verinceye kadar, bizim inancımız açısından, hukuk kültürümüz açısından masumdur. Ümit ediyorum yargılanır, beraat eder, biz de izleriz. Ama hem yargı olacaksınız hem savcı olacaksınız hem sanık olacaksınız, bunu doğru bulmuyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sizsiniz, siz...
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ee, bir şey daha söyleyeyim size: Ne hikmetse paralel darbe iddiasında bulunan malum örgütün her adımında refleks verenler başka kişilere refleks vermiyorlar.
FERHAT ENCU (Şırnak) - Düne kadar öyleydiniz, ne oldu?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bak, size bir şey diyeceğim: CHP'li arkadaşımız grup önerisi vermiş "Basın özgür değil." diyor, elindeki gazeteye bak! Hepinizin bildiği bir yaklaşım. Gürsel Tekin diyor ki: "8 Haziranda o gazetelere el koyacağız." Bari üç gün beklesen, mahkeme kararı gelseydi yahu! Mahkeme kararı olmadan mı bu işi yapacaksınız Sayın Tezcan?
BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Mahkemeleri kimseye bırakmadınız ki, mahkemeleri kimseye bırakmadınız! Hepsi sizin elinizde.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bunu veren insanlar utanırlar ya, utanırlar! Siz "8 Haziranda bütün gazetelere el koyacağız." diyeceksiniz, bunu kınamayacaksınız ama terör örgütüne yandaşlık yaptığı belli olduğu düşünülen, iddia edilen kişilerin yargılanması için burada bağırıp çağıracaksınız.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kim o? Kim o?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Söylüyorum kim olduğunu. "MİT tırları" diye ifade ettiğiniz mesele...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, utanırsınız sonra! Bak, Tuncay Özkan'dan utanırsınız! Bak, Soner Yalçın'dan utanırsınız, Mustafa Balbay'dan utanırsınız!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Dinleyecek misin? Dinleyecek misin?
Peki, ben buraya anlatayım, sen ha bire bağır.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Burada Ergenekoncu, Balyozcu, askerî casustur demediğiniz kimse kalmadı. Utanırsınız sonra, utanırsınız, utanırsınız...
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, MİT tırlarıyla ilgili mesele bir gazetecilik faaliyeti değildir, ısrarla söylüyorum değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bavul ticareti, bavul haberciliğidir. Eğer gazetecilikse şunu sormak istiyorum size: Neden 500 kilometre yol gitti o tırlar sonra durduruldu?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tuncay Özkan orada, utanın biraz!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Neden durdurulduğu anda kameralar ve malum kameralar oradaydı? Neden durdurulduktan sonra bunlar haber yapılmadı da seçime bir hafta kala, tam bir buçuk yıl sonra bu haber yapıldı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir zamanlar -taşeron gazeteciler vardı- bavullar içerisinde onlara verilirdi, bugün başkalarına veriliyor. Ama Mustafa Kemal'in kurduğu partiye... Öyle bir örgütün yanında olmak, altında, üstünde, yanında olmak, inanın, beni üzüyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kandırıldınız ya! Bak, Sayın Tuğrul Türkeş'e sor.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir daha söylüyorum: Mustafa Kemal'in partisi, doksan yıllık CHP'nin paralel örgütle yan yana anılmaya başlanmış olması benim değil, sizin sorununuz. Bunu çözecek olan sizsiniz. (CHP sıralarından gürültüler)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Ayıp yahu! Ayıp!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kucak kucağaydınız. Fethullah Hoca'nın eteğini öpüyordunuz Pensilvanya'da.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir şey daha söyleyeyim: Bu kadar samimiyseniz...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Pensilvanya'da eteğini öpüyordun, "Hoca Efendi hazretleri." diyordun. Pensilvanya'ya gitmeyen var mı, sorsana...
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız, Güneş gazetesi haber yapmış, diyor ki: "Aydın Doğan'ın onursal başkanı olduğuyla ilgili fotoğrafın başındaki kepten dolayı on iki yıl dava açıldı, on iki yıl. Ağzınızı açtınız mı?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bülent Turan, Pensilvanya'ya gittin mi, gitmedin mi?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Devam ediyorum.
İngiltere, Amerika, Almanya...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Cevap ver, Pensilvanya'ya gittin mi, gitmedin mi? Hoca'nın elini öptün mü, öpmedin mi?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Vaktim yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Cevap ver.
BÜLENT TURAN (Devamla) - ...hepsinin örneği var.
BAŞKAN - Lütfen ikili konuşmayınız efendim.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, bir soru soruyorum.
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, rica ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Pensilvanya'ya gitti mi, gitmedi mi?
BAŞKAN - Kürsü masuniyeti var, karışmayınız.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Her ülkede casusluk, vatana ihanet suçtur, suçtur, suçtur! Size rağmen suçtur. Ne derseniz deyin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hoca'nın elini öptü mü, öpmedi mi?
BAŞKAN - Karışmayınız lütfen.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bunun dışında, aynı şey Almanya'da oldu. Vaktim yok, ayrıntıya girmeyeceğim. Almanya'da da casusluk faaliyetleri için gazeteciler ceza aldı, Amerika'da da aldı, İngiltere'de de aldı.
VELİ AĞBABA (Malatya) - İşin zor, Sayın Bülent Turan, işin zor.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bir daha söylüyorum, değerli arkadaşlar: Beraatizimmet esastır. İsterdim ki Uğur Dündar da Can Dündar da, hepsi tutuksuz yargılansın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Say birkaç isim daha.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama Can Dündar'ın... Yargı yerine geçip bunu yapmanız başlı başına problemdir diye düşünüyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) - Uğur Dündar'ı da söyle.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ben bağırmanızdan hiç şikâyetçi değilim çünkü bu millet kim laf üretir, kim iş üretir daha on gün önce gösterdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Pensilvanya'ya gittin mi, gitmedin mi, onu söyle.
BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden, biz iş yaparken siz bağıracaksınız. Bağırmaya devam edin, kızmaya devam edin. İstediğiniz kadar bu atraksiyonları yapın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ama utanırsınız sonra, yarın Can Dündar'dan da utanırsınız; Ahmet Şık'tan utandığınız gibi, Nedim Şener'den utandığınız gibi, Hanefi Avcı'dan utandığınız gibi ondan da utanırsınız.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Yargının faaliyetleri de baş tacı... Bu ülkede yürütme, yargı, yasama ayrı olsun diye, farklı olsun diye de hepimizin derdi olması lazım. Ama sizin sevdiğiniz gazeteciye dokunulunca kızacaksınız, sevmediğinize dokunulunca ağzınızı açmayacaksınız. Geçti bunlar, geçti bunlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Vallahi, işin zor...
BÜLENT TURAN (Devamla) - Allah'tan ki milletin irfanı, izanı her şeyin üstünde. Kocaman Genel Başkan Yardımcısı bağıracak, millet oy verecek. Zor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - İşin zor.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)