| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 30.11.2015 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir çalışma arkadaşımın arkasından, bir dostun arkasından bir araştırma önergesi üzerine konuşma yapmanın bana nasip olmamasını dilerdim. Ama, bu bağlamda bile bu Parlamentoda doğru konuşulmadığı görüşündeyim.
Tahir Elçi eğer bir demokrasi gasbına uğramamış olsaydı, yüzde 10 barajı gibi bir gasba uğramamış olsaydı 2002 yılında 22'nci Dönem milletvekili olarak bu Parlamentoda milletvekili olacaktı. Milletvekili seçilmişti ancak yüzde 10 barajı nedeniyle bu sıralarda oturamadı.
Kendisiyle yirmi beş yıldır bir çalışma arkadaşlığım var, dostluğum var; zaman zaman yarışmışlığım var, karşı karşıya gelmişliğim var ama hiçbir zaman da dostluğumuzu ve arkadaşlığımızı yitirmedik. Ve önceki gün de, gerçekten de, hazin bir biçimde yaşamını yitirdi. Hâlen, AKP adına konuşan arkadaşımız olmak üzere, onun bu öldürülme biçimini anlamayan, toplumu anlamayan bir ifade ediliş biçimi var; bundan hicap duyduğumu ifade etmek durumundayım.
Değerli arkadaşlar, Tahir Elçi Cizre'den Diyarbakır'a gelmiş, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş, Cizre'de avukatlık yaparken gözaltına alınmış, ağır işkenceler görmüş, daha sonra Diyarbakır'da avukatlık yapmış, Diyarbakır Barosunun her kademesinde çalışmış, en son başkanlık yapmış bir şahsiyetti, bir insan hakları savunucusuydu, bir siyasal aktördü, bir barış savunucusuydu. Ben baro başkanıyken benimle beraber de aynı kurulda çalıştı; baro başkanı olmadan önce de aynı kurulda başka bir baro başkanı nezdinde çalıştı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde çok önemli çalışmalarda bulundu, birçok avukat yetiştirdi ve sizlerin örtmeye çalıştığınız, cezasızlıkla taçlandırdığınız birçok faili meçhul dava dosyasının yargı önüne çıkmasına katkı sundu. İğneyle kuyu kazar gibi dava dosyalarının peşine düştü, tehdit edildi ama yılmadı, o davaların peşine düştü ve bugün sizin Diyarbakır'dan, Şırnak'tan, Van'dan, Muş'tan, Hakkâri'den Ankara'ya, Balıkesir'e, Çorum'a, Samsun'a tayin ettirdiğiniz birçok davaların mimarı kendisiydi. Adalet bakanlarınız bunlara izin verdi, adalet bakanlarınız faili meçhul cinayetleri ve sanıklarını korumak için bu nakillere izin verdi ve tayin ettirdi. Tahir Elçi, böyle bir Tahir Elçi'ydi. Şimdi, sizin tayin ettirdiğiniz davalarla onların hepsi beraat ediyorlar ve cezasızlıkla korunuyorlar. Böyle davaların mimarıydı, belki sessiz mimarıydı ama işini iyi yapan bir mimardı, işini iyi yapan bir insan hakları savunucusuydu. Bakın, Tahir Elçi böyle bir kişilikti, Diyarbakır Barosunun Başkanıydı.
İki: Öldürüldüğü döneme bakalım: 7 Hazirandan sonra başlayan bir süreç var, kanlı bir süreç var. O süreçte herkes tehdit edildi, beyaz Toroslarla, başka şeylerle tehdit edildi, hedef gösterildi. Tahir Elçi, sizin biraz önce kabul etmediğiniz ve reddettiğiniz bir biçimde linç girişimlerine maruz kaldı sosyal medyada ve sizin sözcüleriniz tarafından linç edildi, hedef gösterildi. Öldürüldüğü yere bakalım: Diyarbakır, Sur, çatışmaların ortası. Öldürüldüğü yönteme bakalım: Kendisini karşılayacak faili meçhul maktullerin akıbetine uğradı, ensesinden tek kurşunla öldürüldü. Bunların tümü bir tesadüf mü? Öldürülen kişi, öldürüldüğü yer, öldürüldüğü zaman ve öldürüldüğü biçim, hepsi tesadüf mü? Bu kadar naif misiniz gerçekten, hakikaten böyle misiniz? Göz göre göre ölüme nasıl bu kadar sessiz kalabilirsiniz? Nasıl... (AK PARTİ sıralarından "Bize söylüyor bunu." sesi)
Terbiyesizlik yapmayın, terbiyesizlik yapmayın, dinleyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Tanrıkulu... Beyefendi...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dinleyin, terbiyesizlik yapmayın.
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, bakınız, sizin de kullandığınız kelime uygun değil, rica ediyorum, lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sayın Başkan, siz müdahale edeceksiniz, siz müdahale edeceksiniz.
BAŞKAN - Anlayamadım.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Siz müdahale edeceksiniz, ben değil.
BAŞKAN - Ama sizin o beyanınız çok yanlış.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Siz müdahale edeceksiniz.
BAŞKAN - Hatip...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben bir ölüm üzerine konuşuyorum.
BAŞKAN - Olmaz, olmaz.
SALİH CORA (Trabzon) - Özür dilesin Sayın Başkan.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sizin tavrınız olmaz.
BAŞKAN - Lütfen konuşma üslubunuzu doğru yapın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben doğru yapıyorum, sizin üslubunuz doğru değil.
BAŞKAN - Hayır, hayır. Deminki sözünüz yanlış.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, sizin tutumunuz doğru değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Devam edin Beyefendi, devam edin. Bir hukukçusunuz, devam edin lütfen, rica ediyorum, lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben çok iyi bir hukukçuyum.
BAŞKAN - İyi ya işte, ben de öyleyim, hadi, rica edeyim sizden. Yaralayıcı üslup kullanmamak lazım Beyefendi. Onlar da beni ikaz ediyor.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Laf edene söyler misiniz?
BAŞKAN - Biraz da zatıaliniz...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Kürsünün masuniyetini korumak sizin göreviniz, bizim değil, benim değil.
BAŞKAN - Gayet tabii ve aynı zamanda da yaralayıcı bir beyanda bulunulmasını önlemek benim görevim, yaralamayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bu kürsünün masuniyetini korumak sizin görevinizdir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, deminki sözünüz yanlış, lütfen. Lütfen, öyle şey olmaz.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Böylesiniz bakın değerli arkadaşlar, itham etmiyorum bakın, bir şeyi, bir ölümü bile dinlemekten uzaksınız.
Değerli arkadaşlar, böyle bir ortamla karşı karşıyayız. Bugün Diyarbakır'dan geldim, dün oradaydım, hep oradayım. Ya, biraz hicap duyucu bir üslup kullanın ya, biraz mahcup olan bir üslup kullanın lütfen ya. Bakın, ben Tahir Elçi'nin anısına saygı açısından burada konuşacaklarımın onda 1'ini konuşuyorum, onun anısına saygı açısından. Öldürüldüğü yer dünya mirasının olduğu yer ve o mirası korumak adına, barış adına ve çatışma olmaması adına orada konuştu. (CHP sıralarından alkışlar) Bu mirasa sahip çıkmak amacıyla orada konuştu ve öldürüldü. Gelin, gerçekten gelin, bakın, ben, şimdi mitinge katılan yüz bin kişi var ve bizden kopmuş, bu Meclisten kopmuş bir kuşaklar var; kuşak demiyorum, kuşaklar var; gelin, Tahir Elçi'yi ve diğer ölenleri, diğer şehit olanları, bütün yurttaşlarımızı ve bütün insanlarımızı buna vesile edelim. Bu Parlamentoyu gerçekten de bu vesileyle hiç olmazsa bir barış Meclisine dönüştürelim, bir inanç üzerine kuralım ama hâlen burada kavga ediyoruz, burada en normal sözümüze bile laf söylüyorsunuz. Nasıl biz o kuşaklarda inanç yaratacağız? "İntikam! İntikam!" diyen insanlarda nasıl inanç yaratacağız burada birbirimizi dinleyemiyorsak? Nasıl yaratacağız? Nasıl bu Parlamentonun bir barış, bir toplumsal uzlaşma Meclisi olmasına hizmet edeceğiz? Tahir Elçi bunu istiyordu, ölenlerin tümü de bunu istiyorlar. Gelin, bunu yapalım. Ne önümüzde engel var? (CHP sıralarından alkışlar) Anayasa'nın 138'inci maddesi neymiş? Gelin yapalım. Neden çekiniyoruz? Bunu vesile yapalım, bir başlangıç yapalım, yeniden konuşalım.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Bir milletvekiline "terbiyesiz" diyemezsiniz efendim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben mi müdahale edeyim Sayın Başkan?
BAŞKAN - Beyefendi, devam ediniz lütfen.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Ben mi müdahale edeyim?
BAŞKAN - Gereken her taraftan rica ediyorum, bütün Genel Kuruldan istirham ediyorum, hatibe müdahale etmeyiniz ve lütfen dinleyelim.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu kadar tahammülsüzlük, bakın, bu kadar tahammülsüzlük! Bir ölüm üzerine konuştuğumuz ortamda bu kadar tahammülsüzlük Türkiye'ye bir mesaj değildir, bunu bilin, bakın, bunu bilin.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Kürsüde olmak size hakaret hakkı vermez.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Lanet olsun! Başka bir şey söylemiyorum, lanet olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Değerli Genel Kurul, sayın milletvekilleri...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Naci Bey, bir dakika.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Cuma günü -onu unutmayayım, tutanaklara geçsin- Sayın Elçi'yle konuşmuştum akşam sekiz sıralarında. Cumartesi günü Parlamentoda sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili bir konuşma yapacaktım. Kendisinden yardım istemiştim, görüşlerini almıştım. İstanbul'dan on bir uçağına bindim, on ikide buraya indim, ölüm haberini aldım. O konuşmayı burada yapamadım. Tutanaklara geçmesi açısından konuşma metnimi Tutanak Müdürlüğüne verilmek üzere size takdim ediyorum.