GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:126
Tarih:28.06.2012

BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten torba kanunda her kanun var ama bu son dakika önergeleri gerçekten kafamızı karıştırıyor. Kime, bu önergelerle kime ne yapılmak isteniyor, kim ne kadar kazanıyor, hangi şirket, hangi kişiler? Kimler, ne kadar devletin malını, mülkünü, hazinesini, limanını kendi imkânlarına, zenginliklerine katacak? Bu ülkede bu kadar rahat, bir önergeyle, bir torba kanunla kişileri, şirketleri zengin etmek söz konusu olduğunda hep soru işareti ve kuşkuyla baktık, bunda da öyle bakıyoruz, çok açık söylüyoruz.

Burada çok ilginç bir olayı anlatacağım. Sizi olağanüstü hâl döneminden, o dönemin kararnamelerinden, o dönemin teşviklerinden günümüze getireceğim.

Şimdi, bölgede tarımı ve hayvancılığı destekleyeceksiniz, güçlendireceksiniz, eğitim imkânlarını artıracaksınız, bu önerge öyle diyor, fakat torba kanunda getirilen 24'üncü madde bu değil, bu farklı. Bakın, çok açık söylüyorum, bu ikisi arasında dünya kadar fark var. Birisi olağanüstü hâl döneminin teşvik ve tasarruflarının bugün kurtarılmasıdır. "Olağanüstü hâl ne zaman kaldırıldı?" Sorduğunuz zaman AK PARTİ Sayın Genel Başkanı "Bizim dönemimizde kaldırıldı." diyor, o dönemden önce koalisyon hükûmetleri "Olağanüstü hâli biz kaldırdık." diyorlar ama, buradaki teşvik ve tasarruflara dikkatinizi çekmek istiyorum.

Şimdi, bir, o dönemde 90'lı yıllarda 4 binin üzerinde köy yakılıp, yıkılmadı mı? Yakıldı, yıkıldı. Bağları, bahçeleri viran oldu, bütün hayvanları telef oldu, hayvanlarını canlarını kurtarmak için çok ucuza ellerinden çıkardılar. 2 milyonun üstünde insan göç etti, İstanbul'un, İzmir'in, Antalya'nın, Ankara'nın varoşlarına göç ettiler. İşsiz, yoksul, iki göz odada 20 kişi kaldılar ve bunların bahçeleri de vardı, tarlaları da vardı, hayvanları da vardı ve bu uygulamayla bu 4 bin köyün bütün ekonomisi çöktü.

Bu yetmedi, Et ve Balık Kurumu o dönemlerde özelleştirildi. Et ve Balık Kurumu özelleştirilip Van'da, Kars'ta, Ağrı'da, bölgede hayvancılık bitirildi. O da yetmedi, şu an dahi otuz yıldır süren savaş nedeniyle yayla yasağı var. Şu an, biraz önce Beytüşşebap Belediye Başkanı beni aradı. Laleş Yaylası'nda on bin yıldır kutladığımız bir festival var. On bin yılı aşkın yani Mezopotamya'nın en eski festivali bu  "?"(*) diye geçer, Kuzu Kırpma Festivali'dir. Orada yaylaya giden yüz binlerce hatta milyonların üzerinde koyun sahipleri yaylada son demlerinde ürünlerini toplar ve ovaya dönmeye başlarlar.

Orada yarışmalar yapılır; bal yarışması vardır, kaymak yarışması vardır, ustalıkları denenir. Koyun kırpma olayında kim daha çabuk yapar, yarışmalar vardır, at yarışları vardır ve bunlar Kato Dağı'nın orada Laleş Yaylası'nda yapılır.

Bugün, Belediye Başkanım aradı, dedi ki: "7, 8, 9 Temmuzda bu on bin yıllık geleneğin festivalini yapacaktık ancak bizim diğer belediyelerden aldığımız greyderler, kepçeler yola çıktı, Beytüşşebap'ın çıkışında güvenlik güçleri bu kepçeleri durdurdu `Yasak, gidemezsiniz.' dedi." Yani on bin yıldır bir gelenek yaşatılıyor ve Beytüşşebap halkı, şu an üç zoma yaylada var, üç zoma ürününü orada toparlar, peynirini yapmıştır, yününü alır ve oradan, o serin yaylalardan artık kışa doğru geçildiği için ovalara doğru hareket ederler ve ürünlerini aldıkları için? Bu on bin yılı aşkın festival Kato Dağı'nın sırasında Altın Kapı denilen, hatta Türkiye'nin değil dünyanın en eski gümrüğü olarak tabir edilen yerde. Şimdi burada bırakın tarım ve hayvancılık yapmayı festival yapmak yasak. Yasak bölgeler var, yasak bölgeler de yasak. Bırakın onun ötesini, zaten son teşvik yasalarıyla 50 milyar seti getirildi, 50 milyarı olan yatırım yapabilecek denildi.

Şimdi, olağanüstü hâl döneminde çıkarılan hatta kararnamelere konu olan, teşvikle ilgili, bakın, 98 Olağanüstü Hâl Bölgesi'ndeki kalkınma öncelikli yöreler. Bu, bayatladı artık, kabak tadı vermeye başladı arkadaşlar. Biz son elli senedir, GAP projesinden bu yana "Bölgeyi kalkındıracağız, doğuyu kalkındıracağız, teşviki vereceğiz, vergiyi kaldıracağız, bilmen ne yapacağız, yapacağız" diye diye gelmişiz buraya. Elli sene oraya hiçbir şey de verilmemiş. Sayın Başbakan geçen iki tane mitingde de söyledi; dedi ki: "32 milyar dolar harcadık." Ben Plan ve Bütçe Komisyonundayken şöyle denilmişti: "Biz 35 katrilyon, yani 35 milyar harcadık." Sonra ben bunu, hangi alanlara bu harcamaların yapıldığını sordum; bunun cevabını alamadım. O 35 milyar bazen 32 oldu, bazen de 25 oldu. Diyarbakır Kongresi'nde 25 oldu, bir başka kongrede 32 milyar oldu ve bunların içinde hakikaten Heronlar mı var, insansız hava araçları mı var; yani bunlar mı bu yatırımın rakamlarını yükseltiyor diye? Fakat GAP projesine bakıyorum, kırk yıldır sulama amaçlı yapılan GAP projesinde 1 milyon 182 bin hektar arazinin kırk yıl sonra sadece yüzde 16'sı, AK PARTİ İktidarı döneminde de yüzde 1, yüzde 17'si sulanmış.

Ee, şimdi, siz oraya yatırım diyorsunuz. Şanlıurfa'da elektrikle yerin altından GAP projesine rağmen suyu çıkarıp pamuğu eken, ayçiçeği eken, mısırı eken vatandaş onun parasını ödeyemediği için, borcunu ödeyemediği için, 2 milyar lira borcu olduğu için Şanlıurfa'da, hırsız ilan ediyor Sayın Bakanımız; diyor ki: "Kaçak elektrik orada, en fazla kaçak elektrik orada." Ben de geçen gün şunu söyledim: İddia ediyorum ki, en fazla kaçak elektrik de, hırsız elektrik de orada değil. Ben çok açık söylüyorum, bunu EPDK Başkanı söyledi, İstanbul'da en büyük açık; en büyük kaçak da orada.

Şimdi, böyle bir durum karşısında soruyorum size: Yüzde 48 barajlarından elektrik alacaksınız, kırk senede suyu getirmeyeceksiniz; suyu getirilmeyen vatandaşa da? O zaman buradaki Şanlıurfa milletvekillerinin hepsine sormak istiyorum: Yani siz iyi de oy alıyorsunuz oradan ama yüzde 55 yeşil kart vardı. Bırak yüzde 55 yeşil kartı, işte bu borçlarında bari destek olun ama öyle değil.

Bakın, bu yasada çok garip şeyler de var. Limanlar konusunda, Hazinedeki -yüzde 1 ödemek suretiyle- limanların tescili konusunda, Hazine mülklerinin devri konusunda getirilen bir madde. Zaten limanların hepsi özelleştirilip satılmadı mı? Liman mı kaldı arkadaşlar? Mersin, Samsun, Trabzon, bütün limanların hepsi satıldı. Şu yapılan özel limanlar? Özel limanların da terkini yapılırsa birilerine ilişkin bir yasa bu.

Bu açıdan, Barış ve Demokrasi Partisi halk için olmayan, kişiler için çıkar getiren yasalara karşıdır. Biz de buna bu nedenle karşıyız ve bu açıdan bu yeni madde ihdasına kuşkuyla bakıyoruz, kaygıyla bakıyoruz, kişiye özel olduğunu düşünüyoruz, karşı çıkıyoruz.

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Kaplan.

(*)  Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.