| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 15.12.2015 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken, öncelikle, Meclis Başkan Vekilliği görevini üstlenen Sayın Hamzaçebi'ye üyeliği görevinde başarılar diliyorum ve bu görevi de hakkıyla, tarafsız, objektif ve en iyi şekilde yürüteceğine de yürekten inanıyorum. Başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, zaman zaman bu kürsüden bazı hatipler çeşitli görüşlerini dile getirirken bazı hususlara tepki gösteriliyor, görüş serdediliyor bütün partiler tarafından, başta iktidar partisi olmak üzere, Hükûmet olmak üzere. Fakat, bazı açık meydan okumalarda ve bir hükûmetin, devleti yönettiği iddiasındaki bir hükûmetin veya bir iktidar partisi grubunun çok açık bir şekilde görüşünü serdetmesi gereken durumlarda da çok manidar bir şekilde bir sessizlik görüyoruz. Ya sükût ikrardan geliyor ya kafaları, görüşleri, politikaları bu konuda net değil. Daha henüz ülkenin o derin, kaotik meseleleri hakkında billurlaşmış, berrak fikirlere ve politikalara sahip olmadıklarını düşünüyorum.
Bu kürsüde bin yıl evvelki birtakım hadiselere anakronizm yoluyla, saptırma yoluyla birtakım yorumlar yapılıyor ve günümüze çıkarımları getiriliyor, yapılıyor ve ondan sonra eğer örgütün hendekler kurmasındaki gerekçeleri, talepleri karşılanırsa bunların zaten yirmi dört saat içinde kaldırılacağı ifade ediliyor ve teminat veriyor, kefalet, teminat gösteriyor kendisini fakat Hükûmetten bir cevap yok. Yani, açıkça bir terör örgütü adına sözler verildiğini görüyoruz ve "Terör örgütünün talepleri karşılanırsa bunlar kaldırılır." diyor. Ancak, Hükûmet kös dinliyor yani resmen kös kös oturuyor ve dinliyor, dinlediği de şüpheli sohbet ettikleri ifadesiyle.
KADRİ YILDIRIM (Siirt) - Ben Kürtlerin taleplerinden bahsettim.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Şimdi, çağdaş demokrasilerde, değerli arkadaşlar, din, etnisite ve mezhep üzerinden hukuku tanımlayamayız. Cumhuriyet ve demokrasilerde yurttaşlık hukuku vardır ve hukuk üzerinden etnik ve mezhepsel tanımlama bizi ancak Orta Doğu'nun kaotik yapısına götürür ve çağdaş demokrasi ve evrensel hukuktan da alabildiğine uzak düşeceğimiz aşikârdır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, birliğine, temel değerlerine açık saldırılar ve sataşmalar nedeniyle sessiz kalınırken aman sakın ha Başbakan için en küçük bir eleştiri getirmeyin, getirirseniz bütün grup ayağa kalkıyor, Hükûmet ancak o zaman cevap veriyor veya Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili bir eleştiri geldiğinde. E, peki sizin sadece göreviniz AKP Grubu olarak veya Hükûmet olarak Başbakana veya Cumhurbaşkanına bir sataşma olduğunda cevap vermek mi? Sabahtan beri tartışmalar oluyor, şehitler veriliyor, insan kayıpları oluyor, 10 binlerce, 100 binlerce göç hadisesi yaşanıyor ve diyoruz ki: Hükûmet bu konularda Meclisimizi aydınlatsın, vatandaşı, halkı aydınlatsın. Terörle mücadele mi ediyor yoksa birtakım mahfillerde yine eski, 7 Haziran öncesi gibi gündüz külahlı gece silahlı çözüm süreci politikası mı devam ediyor, bunu milletimizin bilmeye hakkı vardır.
Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra, tabii, devlet yönetmek, Hükûmet yönetmek kolay bir iş değil fakat mevcut Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının yönetim anlayışı şahsi ve keyfî bir yönetime dayandığı için hukuktan ve ülkeyi kurumlarıyla, kurallarıyla yönetmekten fevkalade uzak bir hâle düşüyor. İnanın değerli arkadaşlar, Türkiye'nin şu anda yaşadığı çok ciddi kaotik sorunların en başlıca temellerinden biri iktidar sahiplerinin ülkemizi kurumlarıyla, kurallarıyla yönetmeyişi, sadece şahsi ve keyfî yönetim anlayışını dayatma gayretindendir. Türkiye'yi kimin yönettiği belli değil. Geçtiğimiz gün yine bu Rusya'yla ilgili bir hadisede ekonomiden sorumlu Sayın Bakan Elitaş bir yerde konuşma yapıyor, cümle aynen şöyle "Sayın Başbakanımızın tavsiyesi ve Cumhurbaşkanımızın talimatı üzerine..." diyerek devam ediyor. Bu ne demektir değerli arkadaşlar? Bir Hükûmetin Bakanına Sayın Başbakan tavsiyede bulunuyor, Cumhurbaşkanı talimatta bulunuyor.
Şimdi, Başbakanlık Genelgesi çıktı geçtiğimiz günlerde, 2015/13 sayılı, bütün atamalar Başbakan uhdesinde toplanıyor. Dedik ya Türkiye kurumlarıyla, kurallarıyla yönetilmiyor. Yönetenler arasında birbirine güven kalmamış, sonra birbirlerine çift başlılıktan bahsediyorlar, ondan sonra da sistemi değiştirmek gerektiğinden, sistemi buna göre uydurmak gerektiğinden. Yani mevcut sisteme kendisi uyma ihtiyacı, gereği duymuyor da sistemi kendi keyfî, çift başlı, kişisel hırslara veya iktidar amacına taşıyan bir yönetime sevk etmek istiyor. Bu atama genelgesi dahi işte bu birtakım iç çekişmelerin, gerek Cumhurbaşkanlığı gerekse Kabine üyeleri arasındaki gizli bir çekişmenin neticesidir. Genelgeyi okuyan ve diğer Kabinenin nasıl teşkil edildiğini bilen arkadaşlarımız bunu göreceklerdir.
2012/15 sayılı yine bir Başbakanlık Genelgesi var. Kira, satış, irtifak hakkı gibi birtakım işlemleri Başbakanın uhdesine alan bir genelge, hâlâ yürürlükte. İki üç defa yine sorduk: Ya bunu kim yürütüyor; Başbakan mı, eski Başbakan mı? O da belli değil.
Ve neticede bir bütçe sürecini yaşıyoruz. Değerli arkadaşlar, yarın geçici bütçe gelecek. Şimdi, biz, tabii Milliyetçi Hareket Partisi olarak ve muhalefet partileri olarak da ciddiye alıyoruz. Bütçe çok ciddi bir faaliyettir, bir hükûmet faaliyetidir, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetidir fakat iktidarın, bu bütçeyi hazırlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmak durumunda olan iktidarın aynı ölçüde, aynı ciddiyetle ele almadığını görüyoruz. Geçici bütçe beklerken garip bir metin geldi. Çok özür diliyorum, bakkal defteri dahi daha derli topludur değerli arkadaşlar. Gelir-gider hesapları yok. Borçlanma var mı, yok mu? Çünkü öyle kalemler var ki mevcut 2015 bütçesinin çok çok üstünde harcamayı ilk üç ayda yapacak. Peki, geri kalanı nasıl karşılayacaksınız? Gelir üzerinde bir tahmininiz var mı? Gelir üzerinde de bir tahmin yok.
Efendim, üç aylık gelirini tahmin edemeyen bir hükûmet olur mu değerli arkadaşlar? Şu anda Türkiye Maliye Bakanlığı değil üç aylık, değil aylık, değil haftalık, günlük dahi gelirlerini az çok tahmin edebilecek bir durumda. Eğer siz bu gelir tahminini yapmıyorsanız, yapamıyorsanız ya sizi beceriksizlikle itham etmemiz lazım ya da...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlamanız için ek süre veriyorum.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)