| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 17.12.2015 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 3'üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçici bütçenin görüşüldüğü bugünlerde, Türkiye, hem içeride hem de dışarıda ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Türkiye, işsizlik ve yoksulluğun derinleştiği, bölücü terörün azdığı, dışarıda itibarın, içeride huzurun kalmadığı, yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarının arttığı bir süreçten geçmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi demokratik sistemin varlığını tehdit eden, devlet kurumlarına güveni sarsan, yatırımların önünü kesen ve toplumsal tahribata yol açan yolsuzluklarla mücadeleyi millî siyaset konusu olarak görmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde yolsuzlukla mücadelede etkin araçların başında gelen denetim sistemi etkisizleştirilmiştir. İmar ve ihale mevzuatı onlarca kez değiştirilerek suistimale açık hâle getirilmiştir. İdari usul yasası çıkarılamamıştır. İşgal edilen makamların nüfuz yeri olarak kullanılmasının önüne geçilememiştir. Kamu görevinden ayrılanların yapamayacağı işlere ilişkin yasa rafa kaldırılmıştır. Eğitimin her kademesinde çocuklarımıza dürüstlük ve sorumluluk gibi erdemlerin kazandırılmasını sağlayacak millî müfredat oluşturulamamıştır. Bu nedenle, 17 ve 25 Aralık rüşvet, yolsuzluk ve kara para soruşturmasıyla ortaya çıkan iddialar başta olmak üzere tüm yolsuzluk iddialarının titizlikle üzerine gidilmesi, kime uzanırsa uzansın yolsuzluk yapanlardan hesap sorulması, eş zamanlı olarak da yolsuzluğa zemin hazırlayan sosyal, siyasi, hukuki, ekonomik ve bürokratik ortamın süratle onarılması gerekmektedir. Ancak bu şekilde sorumluluğumuzu yerine getirmiş, yetim hakkını korumuş ve maşerî vicdanı rahatlatmış oluruz.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde, asgari ücretin 1.400 liraya çıkarılmasına, emeklilerimize yılda 2 defa asgari ücret tutarında destek ödeneği verilmesine, öğretmen ve polislerimizin ek göstergelerinin 3600'e çıkarılmasına ve diğer dar gelirli vatandaşlarımızın refahının artırılmasına dönük vaatlerde bulunmuştuk. 7 Haziran öncesi süreçte Sayın Başbakanın İstanbul'da iş adamlarıyla yaptığı toplantıda asgari ücretin artırılması önerimizle ilgili olarak iş adamlarına hitaben "Bunun yükü sizedir, neden tepki göstermiyorsunuz?" serzenişi de hafızalardadır. Hâl böyle iken Adalet ve Kalkınma Partisinin bugün bizim vaatlerimizin en azından bir kısmını eylem planı kapsamına almasını yeterli olmasa da olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz ve bunların takipçisi olacağımızı belirtmek istiyoruz. Ancak, bize kaynak soranların bir kaynak ortaya koymadıklarını, eylem planıyla geçici bütçenin ilişkilendirilmediğini de ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 3'üncü maddede kamu çalışanlarına ilişkin bazı hususlar yer almıştır. Bu kapsamda, memurların fazla çalışma, gündelik ve konferans ücretleri düzenlenmiştir. Öngörülen bu ödeme miktarları hem çok yetersiz hem de kamu çalışanları arasında farklı uygulanması sebebiyle adaletsizdir.
Yine, 2016 yılında kamuya toplam 55 bin memur alınması, bunun 4 bininin öğretim elemanı istihdamına ayrılması öngörülmüştür. Oysa eylül ayı bütçe gerçekleşmelerine ilişkin açıklamada, 2016 yılında kamuya 74 bin personel alınacağı Sayın Şimşek tarafından ifade edilmişti. Yani, 19 bin kişilik bir azalma söz konusu. Bu durumda Hükûmet, ya seçim sürecinde rakamları yüksek göstermek suretiyle işe girmeyi umut edenlerin beklentilerini istismar etmiştir ya da bu 19 bin kişi siyasi saiklar çerçevesinde istisnai yöntemlerle kamuya alınacaktır.
Sayın milletvekilleri, kamuda sistem kalitesi kadar insan gücü kalitesi de hayati önemdedir. 2003 yılından itibaren çıkarılan her plan ve programda personel rejimi reformu yapılacağından söz edilmiştir. Ancak, on üç yıl sonra açıklanan 64'üncü Hükûmetin Eylem Planı'nda yine personel rejimi reformu öncelikli işler arasında yer almıştır. Bu durum Hükûmetin on üç yıl boyunca kamu çalışanlarının dertlerine çare olamadığını ve personel rejimini torba kanunlarla içinden çıkılmaz hâle getirdiğini ikrar etmesi anlamına gelmektedir. Hükûmet kamu çalışanlarının sorunlarını çözmek yerine sistemdeki boşlukları siyasi ranta çevirmeyi, bu yolla eş dost kayırmayı tercih etmiştir. O nedenle on üç yıldır aynı şeyler yazılıp çizilmekte ama bir türlü sonuçlandırılamamaktadır.
Personel rejimi bugün istihdam karmaşasının, ücret adaletsizliğinin, liyakatsizliğin ve ölçüt sorununun bulunduğu, devlet memurluğunun yerini parti memurluğunun aldığı, kamu çalışanlarının hak ve hukukunu arayamadığı bir durumdadır. Bugünlerde medyada yer alan, kamuda güvenceli istihdamdan vazgeçileceği haberleri de memurlarımızı endişeye sevk etmiştir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye KAMU-SEN'in kasım ayında yaptığı açlık ve yoksulluk araştırmasına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.660 lira, yoksulluk sınırı ise 4.359 liradır. Bu durumda, üst düzey görevlerde bulunanlar dışında genel idare, eğitim-öğretim, teknik, sağlık ve yardımcı hizmetlerde çalışan yüz binlerce kamu çalışanı yoksulluk sınırının altında gelir elde etmektedir. Kuşkusuz sadece kamu çalışanları değil emekli, esnaf, çiftçi, tüm dar gelirli vatandaşlarımız da aynı durumdadır.
2014 yılı yoksulluk göstergelerine göre nüfusun yaklaşık yüzde 16'sı yoksulluk riskiyle karşı karşıyadır. 2014 hane halkı bütçe çalışmasına göre de her 10 haneden 1'i yardıma muhtaç durumdadır. Toplumun yarısı bankalardan alınan krediler yüzünden rehine durumuna düşürülmüştür. Tüketicilerin büyük bir kısmı da kredi ve kredi kartı borçlarını ödeyemediği için takiptedir. Hane halkı borcunun hane halkı harcanabilir gelire oranı 2002 yılında yüzde 4,7'yken bugün yüzde 55'ler düzeyine çıkmıştır.
Sonuç olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde işsizlik ve yoksulluk azaltılamamış, gelir dağılımı adaletli hâle getirilememiştir. Herkesin huzur içinde olacağı bir güvenlik sistemi, herkesin inandığı ve güvendiği bir adalet düzeni tesis edilememiştir. Bürokraside adamcılık, ihalelerde kayırmacılık, medyada yandaşlık, devlet ve toplum hayatında yozlaşma ve ahlaki çürüme hâkim olmuştur. Ülkemiz kendi jeopolitiğinin gerek ve gerçeklerinden uzaklaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, geçici bütçenin bu devasa sorunların çözümüne ilişkin önceliğinin ve bir gelişme stratejisinin bulunmadığını, öngörülen ödeneklerin kamu çalışanlarının mali ve sosyal haklarının iyileşmesine katkı sağlamayacağını, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın refahını artırmayacağını belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)