| Konu: | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 28.06.2012 |
ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişiklik önergemizin kabul edilmesinden dolayı mutluyum çünkü uygulamadaki bir tereddüt hâli ortadan kalkacak.
Burada Sayın Mehmet Doğan Kubat'a da teşekkür etmek isterim çünkü burada ne Adalet Bakanı var ne Adalet Komisyonundan bir yetkili var ne de Adalet Bakanlığından bir bürokrat var.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Adalet var mı adalet?
MÜSLİM SARI (İstanbul) - Adalet de yok!
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - Çünkü otuz beş tane ayrı yasada değişiklik yapmaya kalktığınızda burada bakan değiştirmekten herhâlde Meclis çalışmaya fırsat bulamazdı.
Aslında bu torba yasada en olumlu gördüğüm düzenlemelerden bir tanesi bu. Vatandaşlarımızın adli sicil kayıtlarına, arşiv kayıtlarına kolaylıkla ulaşabilmeleri için önemli bir fırsat tanınmaktadır. Biz bu değişiklik önergemizde gerçek kişiler için de bu adli sicil kayıtlarının nasıl alınacağına ilişkin düzenlemenin Adalet Bakanlığının planlaması çerçevesinde olmasını uygun gördük ve değişikliği bu kapsamda verdik.
Söz adalet ya da adaletsizlikten açılmışken -pek çok arkadaşım değindi ama- eski bir cumhuriyet savcısı olarak benim de üzerinde durmak istediğim bir konu var: Kapatılan adliyeler.
Değerli arkadaşlarım, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 15 Haziran tarihli kararıyla 146 adliye kapatıldı ancak aradan iki gün geçtikten sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu adliyelerin bulunduğu yerleşim yerlerinin coğrafi durumu gibi birtakım bahanelerle 44 adliyenin kapatılması kararını geri çekti. Bu iki günde ne değişmiştir ve neden 44 adliyenin kapatılma kararı geri çekilmiştir? Nasıl bir hata yapılmıştır ki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu "pardon" diyerek iki gün sonra kararını değiştirmek durumunda kalmıştır? Herhâlde kâğıt üzerinde bu karar değişikliğine birçok kılıf bulunabilir ama belli ki burada karar siyasi baskılarla alınmıştır. Bunu anlamak için bölgelerindeki adliyelerin yeniden açıldığını gören bazı Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin konuşmalarına göz atmak bile yeterli olacaktır. Bazı AKP milletvekillerinin mücadele vererek ve çalışarak bölgelerindeki adliyelerin kapanmasının önüne geçtiklerini ifade ettiklerini biliyoruz. Bu durumda, adliyeleri kapatılan bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız "Demek ki bizim ilimizdeki AKP milletvekilleri yeterince becerikli değil. Baksanıza, bizim adliyemizi açık tutmayı bile beceremediler." demektedirler. Yani AKP'yle birlikte en makbul milletvekili, yargıya en iyi baskı yapan milletvekili hâline getirilmiştir.
Bu durum hukuk devleti açısından yüz karası bir tabloya işaret etmektedir. Kapatılmasından iki gün sonra siyasi bir kararla açılan bir adliye binasından adalet dağıtılmasını beklemek ne kadar mümkündür? Bu binalarda davaları görülen kişiler "Demek ki siyasiler her şeye müdahil olabiliyor, bir adliyeyi bile kapatıp açtırabiliyorlar." diye düşünmeyecekler mi? Verilen kararın adil olduğuna, yargının herhangi bir baskıyla karşı karşıya kalmadığına nasıl emin olacaklar?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Bunlar Habur'da adliye açıyorlar, adliye!
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, seçim bölgem olan Muğla'da Dalaman ve Ula adliyeleri ne yazık ki kapatılmıştır. Dalaman'ın merkez nüfusu 25 bindir. İlçede turizm büyük bir patlama gerçekleştirmek üzeredir. Uluslararası havaalanı vardır, TİGEM vardır, açık cezaevi vardır, kâğıt fabrikası vardır, iki tane üs komutanlığı vardır. Böylesine gelişmekte olan bir yerin adliyesini kapattılar ne yazık ki. Şuna emin olun, bir sene sonra açmak zorunda kalacaksınız.
Bu açıdan, ben Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu, başta da Başkanı olan Sayın Adalet Bakanını bu konuda göreve çağırıyorum. Derhâl Kurulu toplasın ve bu adliyelerin kapatılma kararı yeniden gözden geçirilsin. Keza hâkim, savcı atamalarında mezhep ayrımcılığı yapan, bu tip kararlara imza atan, avukatlıktan mesleğe alınan savcılara ilişkin sınavlarda artık yolsuzluk yaptığı ortaya çıkan HSYK da derhâl görevinden istifa etmelidir.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)