GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:16
Tarih:17.12.2015

CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, beş yıl, uzun bir süre Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilliğini büyük başarıyla yerine getirdiniz. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili olarak sizi burada görmekten büyük bir sevinç ve mutluluk duyuyoruz, önümüzdeki dönem için de sizlere başarılar dileriz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bugün burada geçici bütçeyi görüşüyoruz. Bugüne kadar, 1920'den günümüze kadar olan süre içerisinde yaklaşık 20-25'e yakın geçici bütçe gerçekleştirilmiş. Son yirmi beş yıl içerisinde de yaklaşık 5 geçici bütçe gerçekleştirilmiştir. Kuşkusuz bu 5 geçici bütçenin yapılmasının birçok nedeni var. Seçimler olmuş yapılamamış, hükûmet güvenoyu alamamış yapılamamış, gensoru verilmiş hükûmet düşürülmüş bütçe yapılamamış. Bu nedenlerden dolayı olağanüstü koşullarda geçici bütçe yapılmış. Dolayısıyla, her geçici bütçenin bir hikâyesi, bir öyküsü var. Bugün burada görüştüğümüz geçici bütçenin de bir hikâyesinin, bir öyküsünün olduğu muhakkak.

Bizler 7 Haziranda Türkiye'de bir genel seçim gerçekleştirdik. On üç yıl aralıksız ülkeyi yöneten AKP Hükûmetine seçmen... 10 Ağustos 2014 yılında yüzde 52 oy alarak Köşk'e çıkan Sayın Recep Erdoğan -Anayasa'da yemin etti, tarafsız kalacağına dair namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş olmasına rağmen tarafsız kalmadı- 7 Hazirandan önce yaklaşık 30 ilde temel atma ve açılışları bahane yaparak kampanya yaptı. Dedi ki: "Sizden 400 milletvekili istiyorum. Sizden Anayasa'yı değiştirecek çoğunluk istiyorum. Sizden başkanlık sistemi istiyorum." On üç yıl aralıksız destek aldığı seçmen Recep Tayyip Erdoğan'a dedi ki: "Ey Recep Tayyip Erdoğan sana 400 milletvekili vermiyorum. Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğu vermiyorum. Başkanlık sistemini vermiyorum." (AK PARTİ sıralarından "Size de vermedi." sesleri) Ve bunun karşısında şok olan Recep Tayyip Erdoğan on ve on iki gün içerisinde Hükûmeti kurma görevini vermesi gerekirken Türkiye'de altmış yıllık çok partili dönemde ilk kez otuz gün sonra iktidar partisine, birinci partiye hükûmeti kurma görevini verdi. Anayasa'yı, yasaları, İç Tüzük'ü, gelenekleri çiğnedi, keyfî bir tutum izledi arkadaşlar. Yetmedi, hükûmeti kurma görevlerinin yapılacağı günlerde seçim, seçim, seçim, seçim, seçim. Koalisyon görüşmeleri yapıldı; 7 oturum, otuz iki saat bir araya gelindi, gelindikten sonra da denildi ki: "Üç aylık bir seçim hükûmeti kuralım." Seçimi biz istemedik, seçimi bu millet de istemedi ama aynı zamanda sarayın gladyosu, sarayın kontrgerillası görev başına geldi ve Türkiye'de terörü hortlattırdı. Suruç'tan başlayan, uykuda uyuyan 2 polisin öldürülmesi, arkasından 2 tonluk patlayıcıların karakollara gönderilmesiyle beraber Türkiye'de terör hortlatıldı. Bu, saray gladyosu tarafından, kontrgerillası tarafından ve sarayın Özel Harp Dairesi tarafından yapılmış olan işlemlerdir arkadaşlar.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Gladyo sizin yüreğinizde var.

MUSA ÇAM (Devamla) - Ne oldu, ne oldu? 1 Kasımdan sonra kanın üzerine... Suruç'ta, gar meydanında, Diyarbakır'da ölen insanlarımızın, askerlerimizin, polislerimizin, şehitlerimizin kanı üzerinden 1 Kasıma gidildi.

Ne diyor Sağlık Bakanı: "400 milletvekili verilseydi böyle olmazdı." Bu ülkenin Sağlık Bakanı bunu söylüyor arkadaşlar, "400 milletvekili verseydiniz sizin çocuklarınız ölmezdi." diyordu.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Yalan söylüyorsun. Nerede öyle diyordu?

MUSA ÇAM (Devamla) - Bir ülkenin Sağlık Bakanı asla bunu söyleyemez arkadaşlar. Diğer bakanlarınız da söyledi, "400 milletvekili verseydiniz böyle olmazdı." denildi arkadaşlar.

Peki, neden Recep Tayyip Erdoğan bir koalisyon hükûmetinin kurulmasına geçit vermedi? Çünkü on üç yılda yedikleri, içtiklerinin hesabı sorulacak; çiğ yedi, karnı ağrıyor. Hükûmet kurulacak, burada dosyalar tek tek açıklanacak ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ve bakanlarının on üç yılda yedikleri, içtiklerinin hesapları tek tek burada sorulacaktı arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Bravo Başkan, bravo.

MUSA ÇAM (Devamla) - Ama ona fırsat verilmedi.

İşte bugün 17 Aralık, arkadaşlarımız söylüyorlar, muhalefet partisi milletvekillerimiz söylüyorlar: Ayakkabı kutularında, çikolata kutularının içerisinde, yatak odalarında para sayma makinalarının bulunduğunu; baba ile oğlu arasındaki telefon görüşmelerinde "Baba, götürdüm, götürdüm ama hâlâ evde 25 milyon euro var." diyen bir oğul var, Bilal oğlan var karşıda arkadaşlar.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - 30, 30.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Düzgün konuşsana!

MUSA ÇAM (Devamla) - İşte bugün arkadaşlarımız bunu dile getirdiler ama itiraz ediyorsunuz, kalkıp "yalan" diyorsunuz, "yalan" diyorsunuz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Doğru konuş, doğru.

MUSA ÇAM (Devamla) - Peki, yalan mı arkadaşlar? İşte arkadaşlarımıza söylüyorsunuz, ne diyor Numan Kurtulmuş, ne diyor arkadaşlar? Numan Kurtulmuş diyor ki arkadaşlar: "Harun olmaya geldiler, karun oldular. Biz AKP gibi Firavunlaşmayacağız."

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - "Sandığa gömdü." diyor, "1 Kasımda CHP'yi sandığa gömdü." diyor. "Yüzde 49,5" diyor.

MUSA ÇAM (Devamla) - Kim söylüyor bunu? Numan Kurtulmuş. Ben 1 Eylül 2014'te dışarıdan Kabineye geldiğinde, burada yemin ettiğinde bunu çıkardım, kendisine söyledim, cevap veremedi.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - "Yüzde 49,5" diyor, "Sandığa gömdü." diyor, "Gidin biraz çalışın, gelin." diyor, "Dört sene sonra gelin." diyor.

MUSA ÇAM (Devamla) - Bunu Türkiye'nin değişik yerlerinde izleyenler bana ertesi gün telefon ettiler: "Sayın Vekilim, biz Numan Kurtulmuş için ömrümüzü verdik. Bizi sattı ama bizim elimizde seçim döneminde kullandığımız bir afiş daha var, onu da size gönderiyorum, ne olur onu kullanın." dediler. İşte gönderdikleri fotoğraf da bu arkadaşlar. Ne diyor HAS Parti Genel Başkanı "Bu sahtekâr AKP iktidarı milletimizi sömürdü. Dayanın, HAS Parti geliyor." diyor arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, sen ne söylüyorsun onu söyle, sen ne söylüyorsun? Başkasının lafını söyleme kendi lafını söyle.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Bravo başkan, bravo!

MUSA ÇAM (Devamla) - İşte Numan Kurtulmuş. Şimdi, gücünüz yetiyorsa Numan Kurtulmuş'a söyleyin, Numan Kurtulmuş'a söyleyin.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Hatırlat başkan, hatırlat.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kendi lafını söyle, kendi lafını. Git vatandaşa söyle, derdini anlat, projeni anlat, oy iste. Sandıktan çık, sandıktan. Boş konuşuyorsun.

MUSA ÇAM (Devamla) - Osman, hiç bağırma oradan. Oradan hiç bağırma ayvanın büyüğü heybede, geliyor.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sandıktan çık, sandıktan.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi dinleyelim efendim.

MUSA ÇAM (Devamla) - İşte, arkadaşlar, Numan Kurtulmuş burada, işte burada arkadaşlar, gördüğünüz gibi.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Milletten rıza al, milletten! Boş konuşuyorsun!

MUSA ÇAM (Devamla) - Sadece Numan Kurtulmuş mu? Değil. Ayva geliyor. Ayva geliyor Osman, hiç bağırma.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Montaj, montaj! Montaj yapıyorsun! Paralel mi var yoksa? Vay, vay, vay!

MUSA ÇAM (Devamla) - Ne diyor, arkadaşlar? İşte, "AKP Hükûmeti yolsuzluk çukurunun içinde. Bu Hükûmete zıkkımın kökünü göstereceğiz. Recep Tayyip Erdoğan padişah olmak istiyor. At üstünde duramayan ülkeyi de yönetemez." (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, kendi söylediğini söyle!

MUSA ÇAM (Devamla) - 2009, Süleyman Soylu. Orayı yazan arkadaşımız "s"yi düşürmüş arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) İşte, görüyorsunuz arkadaşlar...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ya, Kılıçdaroğlu ne söylüyor onu söyle sen? Kılıçdaroğlu ne söylüyor?

MUSA ÇAM (Devamla) - ...şimdi, sizin gerçek yüzünüz, işte biri Soylu, biri de Numan Kurtulmuş arkadaşlar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Millet ne söylüyor, millet? Millet ne diyor biliyor musun? "Yüzde 49,5." diyor, "Sandığa gömdük, sandığa!" diyor. Konuşuyorsun ya!

MUSA ÇAM (Devamla) - Şimdi, bugün 17 Aralık arkadaşlar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sen ne söylüyorsun onu söyle!

MUSA ÇAM (Devamla) - Hiç bağırmayın. Biz söylesek kızarsınız ama söyleyenleri bakan yaptınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - İzmir'e ne yaptınız, onu söyle!

MUSA ÇAM (Devamla) - Şimdi, ya o bakanlar sahtekâr, yalancı veyahut da bu yapılanların hepsi doğru arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için, hiç bağırmaya gerek yok, kendinizi yırtmanıza gerek yok arkadaşlar. İşte, tablo burada arkadaşlar. Her şey ortada, mal ortada arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİM TUNÇ (Uşak) - Mal ortada, mal!

MUSA ÇAM (Devamla) - İşte, bunun için Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'yi kan gölüne çevirdi ve 1 Kasım seçimlerine Türkiye'yi böyle götürdü arkadaşlar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Gel, Tahtakale'ye gel, bunu alamazsan öbürünü al, bunu satamazsan bunu sat! Tahtakale'ye gel!

MUSA ÇAM (Devamla) - Söylenmesi gerekenler her şey burada, mal ortada, sizin de durumunuz ortada arkadaşlar.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sen Kılıçdaroğlu ne söylüyor, onu söyle!

MUSA ÇAM (Devamla) - Elinizi vicdanınıza koyun arkadaşlar. İşte, Türkiye'nin tablosu bu arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Değerli arkadaşlar...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Gel, Tahtakale'ye gel! Gel, Tahtakale'ye gel, onu almazsan bunu al!

MUSA ÇAM (Devamla) - Osman, hiç bağırma. Er veyahut da geç bunun hesabını vereceksiniz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Kılıçdaroğlu ne söylüyor, onu söyle! 1 Kasıma gel; 2002 Kasımına gel; 2007'ye gel; 2011'e gel; sandığa gel, sandığa; 2019'a gel!

MUSA ÇAM (Devamla) - Şunu söyleyeyim: Dünyanın neresine giderse gitsin Recep Tayyip Erdoğan bunun hesabını verecek, yargılanacak arkadaşlar, hesabını verecek.

Hepinize saygılar. [CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]