| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 17.12.2015 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 4'üncü maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Adı bütçe olan ancak içinde bütçeye dair bir bulguya rastlanamayan bir tasarıyla karşı karşıyayız. Aslında bütçe, dengeyi ve denetimi barındıran önemli bir yönetim aracı. Olmayan bütçenin dengesinden, denetiminden bahsetmek de belki güç olacak.
Değerli milletvekilleri, bütçe dengesi esas itibarıyla iki ayak üzerinde kurulur. Önümüze konulan bu taslakta ne harcama ayağı var ne de gelir ayağı. Sadece, 5018 sayılı Yasa'nın 19'uncu maddesinin gelirden bahsetmediğini söyleyen Adalet ve Kalkınma Partisi ile 64'üncü Hükûmetin yaptığı ayak var. Bugün özel bir gün, yanlış anlaşılmasın da istiyorum, ayak derken bütçeye ayak takıp yürütün de demiyorum. Siz de biliyorsunuz ki yasadaki "geçici" sıfatı bütçe çatısı ya da içeriğiyle alakalı değil, kıst olmasıyla alakalı. Birkaç kalemden hareketle değerlendirdiğimizde, harcamalarda yüzde 38'lik bir artış olacağını görüyoruz. Mevcut ekonomik konjonktüre baktığımızda, aslında, bunun karşılığında bu oranda bir gelir artışının olmayacağı gayet açık. Eğer öyle değilse ciddi bir bütçe açığıyla karşı karşıya kalacağız. Bu da sonuçta millet için vergi demek, zam demek, ceza demek olacak. Gerçi bütçenin genel dengesinin hesaplanmasında Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin geçmişteki sicilleri çok da iyi değil. Hazırı satarak elde ettikleri paraları bütçe açıklarının kapatılmasında, finansmanında kullanan AKP hükûmetleri bunu da bütçe başarısı olarak takdim edebilmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, sadece bu konuda mı? Her biri algı yönetimi şaheseri olan birçok konuda; çoğunu kendilerinin kullandığı "23 milyar dolarlık IMF borcunu ödedik." derken dış borcu 130 milyar dolardan 400 milyar dolara çıkardıklarından hiç bahsetmediler. Toplam dış borç içinde nispeten önemsiz olan IMF borcunun ödenmesine tellal bağırttılar. Milletin dişinden, tırnağından artırarak elde ettiği, biriktirdiği kamu varlıklarını satıp, 60 milyar doları kasaya korken kapıları kapattılar. Ticari bankaların mevduat sahiplerine ait yasal karşılıkları rezerv opsiyon katsayıları üzerinde yapılan değişikliklerle toplanan mevduat munzam karşılıklarını "Gece gündüz çalıştık, Merkez Bankasının kasasını doldurduk." diye takdim ettiler.
Değerli milletvekilleri, aslında "bütçe dengesi" diye başladık ama konu açılmışken bir iki hususta daha ifadede bulunmak istiyorum.
AKP iktidarları toplum yaşamının birçok alanında dengeleri bozdu. Güvenlik-özgürlük dengesini bozarak ülkenin bağımsızlığını, bütünlüğünü tartışılır hâle getirdi. Koruma kullanma dengesini bozdu; çevreyi, ekolojiyi, tarımsal kaynakları rant uğruna harap etti. Saygı tenkit dengesini bozdu; toplumsal huzuru yok etti. Hak, hukuk, helal haram mevhumunu bozdu; yolsuzluğu, hırsızlığı, yalanı, talanı, rüşveti sıradanlaştırdı.
Ekonomide denge kaldı mı? Hayır. İki gündür hatip arkadaşlarımız bu konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu, tekrarına girmeyeceğim ama şunu söyleyeceğim, böyle bir ekonomik ortamda, maalesef istikrar sürmüyor, Türkiye de büyümüyor.
Bugünlerde AKP ve Hükûmet çevreleri sözde yapacakları yapısal reformları anlatırken ağızlarından bal damlıyor. Sanırsınız ki on üç yıldır ülkeyi yönetenler başkalarıydı, sanırsınız ki ilk defa iktidara gelmişler, sanırsınız ki bu sorunlar yeni çıkmış.
Değerli milletvekilleri, bütçe, onaylayanlar için bir haktır, egemenliktir, sorumluluktur ve tabii ki vebaldir. Bütçe, uygulayanlar için hesap vermedir, tabii ki aynı zamanda da vebaldir. Bütçe, muhatap olanlar ve toplum için adalettir, haktır, hukuktur.
Bu salonda bulunan bizler, her birimiz 78 milyona karşı ayrı ayrı sorumlu değil miyiz? Sırf siyasi saikları önceleyerek bu büyük sorumluluktan ve vebalden kurtulmamız mümkün olabilir mi?
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle denetim konusunda da kısaca bir iki alana değinmek istiyorum. Bütçe hakkının kullanımı bütçe yetkisinin verilmesi ve sonuçlarının denetlenmesiyle mümkün. Ortada olmayan bir bütçenin yetkisini iktidarın parmak sayısıyla vereceğiz. Peki, bütçe hakkımızı denetim yoluyla kullanabilecek miyiz? Ne yazık ki o da mümkün görünmüyor. Geçmişte Sayıştay raporlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesinin nasıl engellendiğine hep birlikte şahit olduk. Gerekçesi neydi? "Duman olmak."
Değerli milletvekilleri, Behlûl-i Dânâ Hazretleri bir gün, her hâlinden uzak bir yoldan geldiği belli bir şekilde huzura çıkar. Harun Reşit kendisine nereden geldiğini sorduğunda cehenneme ateş almaya gittiğini ifade eder. "Peki, getirebildin mi bari?" sorusuna verdiği cevap: "Oradaki bekçilerle konuştum, aslında sanıldığı gibi cehennemde ateş olmazmış, herkes kendi ateşini dünyadan getirirmiş dediler." Peki, bu raporları Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmeyenler, getirilmesini engelleyenler, "Gelirse duman oluruz." diyenler, bu vebal altında kalanlar inanıyorum ki bir gün, bu dünyada olmazsa öbür dünyada mutlaka duman olacaklardır. Ateşleri de emin olun bu denetim raporları olacaktır.
Değerli milletvekilleri, denetim Adalet ve Kalkınma Partisinde alerji yapıyor, o yüzden kullanmıyor, kullandırtmıyor. Bu teşhisi ezbere yapmıyorum, denetim dersi veren bir akademisyen olarak da söylüyorum. Bugüne kadar denetim konusundaki yaptığı uygulamalar, yasal düzenlemeler, kanun hükmünde kararnameler dikkate alındığında Adalet ve Kalkınma Partisinin denetim konusundaki yaklaşımını tek bir cümleyle özetlememiz mümkündür. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları iktidarlarını denetimsizleştirmek için denetimi iktidarsızlaştırmıştır.
Bu vesileyle tekrar hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)