| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 24.12.2015 |
ERHAN USTA (Samsun) - Çok değerli milletvekilleri...(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi kürsüye çağırdım, lütfen...
Buyurunuz Sayın Usta, süreyi yeniden başlatıyoruz.
ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim.
Çok değerli milletvekilleri, 4'üncü maddeye ilişkin verdiğimiz önerge hakkında söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen kürsüdeki hatibe saygılı olalım.
Buyurunuz.
ERHAN USTA (Devamla) - Evet arkadaşlar, şimdi, bu tasarruf konusu önemli. Tasarrufun tanımı nedir diye şöyle bir baktığımızda, aslında, tasarruf, gelirimizin tüketmediğimiz kısmı fakat bunun yıllık olması önemli.
Şimdi, bu bireysel emeklilik sistemi, esas itibarıyla bizim de teknik olarak çalışmalarda bulunduğumuz ve benimsediğimiz ve tasarruf açısından da önemli olacağını düşündüğümüz bir sistem. Bu sistemde, biliyorsunuz, bir değişiklik yapıldı ve yüzde 25 devlet katkısı var şu anda. Bütün sisteme giren herkese bu katkı veriliyor. Tabii, bunun yaklaşık 2,5 milyar lira civarında yıllık maliyeti var yani ciddi bir maliyeti var bu sistemin bize, bu teşvikin. Bunun tasarruf üzerindeki etkisini ölçen bir çalışma henüz yok. Bu çalışmanın yapılmasının gerekli olduğunu ifade etmek istiyorum. Çünkü burada büyük risk şu: Sistem büyüyor fakat insanlar o yıl kazandığı gelirden değil de bir başka tasarrufunu buraya kaydırıyorsa bu, tasarruf değil yıllık hesapla, dolayısıyla tasarrufa bir ilave değil. Bizim yani bir portföy değişikliği şeklinde bir şeyse buraya dikkat etmemiz lazım bu yüksek maliyet açısından.
Şimdi, tasarruf önemli diyoruz fakat tasarruflarla ilgili Türkiye'de maalesef ciddi veri problemi var, bunu burada ifade etmek istiyorum. Bugün TÜİK, Türkiye'de yurt içi tasarruflar rakamını çıkaramıyor. Yurt içi tasarruflar rakamı, değişik bir çalışmayla TÜİK verilerinden istifade edilerek Kalkınma Bakanlığı tarafından çıkarılıyor, bunun bilinmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
İkincisi: Özel sektör kamu sektörü ayrımını yine Kalkınma Bakanlığı yapıyor ve özel sektör içerisinde de maalesef şu anda "hane halkının tasarrufu" ve "firma tasarrufu" diye bir veri elimizde yok. Bu, Türkiye'nin önemli bir eksikliğidir, bu eksikliğin giderilmesi lazım. Özellikle on üç yıl iktidarda olan bir partinin de bu tür konulara eğilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Şimdi, tasarruf niye önemli? Çünkü yatırım yapmak için tasarruf yaparız, büyümek için de yatırım ihtiyacı vardır. Tasarruf-yatırım farkı da bildiğiniz gibi cari açığı verir.
Şimdi, burada Türkiye'nin rakamlarına baktığımızda, cari açığın önemli ölçüde yükseldiğini görüyoruz; 2011 yılında yüzde 9,5'e kadar çıktı, millî gelirin 9,5'i. O zamanın rakamıyla 75 milyar dolara çıktı Türkiye'nin cari açığı, bu, çok ciddi bir açıktır. Cari açığın bu kadar yükselmesi, yatırımlarımızın çok fazla artmasından olabilir veya tasarruflarımızın düşmesinden olabilir. "Peki, hangisinden oldu?" diye baktığımızda cari açıktaki artışımız, bizim yatırım artışından değil, maalesef tasarruf düşüşünden kaynaklandı. Dolayısıyla Türkiye'de özellikle şu anda ciddi ölçüde büyümedeki tıkanıklığın nedenlerinden bir tanesi budur, tasarrufların düşmesidir. Dolayısıyla, tasarrufları artırmak durumundayız.
Şimdi, daha önceden de ifade ettim ama önemli olduğu için bir kez daha ifade etmek istiyorum. Tabii, bizde Türkiye nüfusunu yüzde 20'lik dilimlere böldüğümüzde ilk üç dilimin yani yüzde 60'lık kesimin tasarrufunun da negatif olduğunu görüyoruz. Ciddi bir şekilde borçlanma üzerinden finanse edilen bir tüketim harcaması var. Aslında burada bir anlamda illüzyon da var. Bu belki bir miktar Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarını açıklamak açısından da bize bir sinyal verebilir. Yani insanlar bugün geçmişte olduğundan çok daha fazla borçlu. Bunlar aslında kendisinin artan geliriyle değil -bir kısmı, hatta önemli bir kısmı- sistemdeki borçlanma nedeniyle insanların bir refah artışı var. Bunu sanki gelir artışıymış gibi hissetmesi, bir miktar bugünkü iktidarın da oylarını açıklar diye düşünüyorum ama konunun esas önemli kısmı, bizim tasarruflarımızın... Bakın, yüzde 14 civarında bir tasarrufumuz var. Emsal ülkelerde yüzde 33 bu tasarruf arkadaşlar. Yüzde 33 tasarruf karşılığında yaklaşık yüzde 30 yatırım yapıyorlar ve o yüzden o ülkeler, gelişmekte olan ülkeler çok hızlı büyüyor. Bizim de bunu sağlamamız lazım.
Şimdi, cari açığı düşürdük diyoruz -hani tasarruf-yatırım farkı, eşittir cari açık olduğu için ona geçiyorum- fakat biz cari açığı maalesef, Türkiye'de büyümeyi düşürerek düşürdük. Tasarrufları artırarak cari açığı düşürmedik, büyümeyi aşağıya çekerek cari açığı düşürdük. Dolayısıyla, bu, aslında sorunun çözülmesi değil, sorunun ertelenmesi ve Türkiye'yi büyüyememe noktasına getirme oldu.
Şimdi, finans edilemeyen cari açık olmaz, biliyorsunuz. Çünkü bir zamanlar, ben hatırlıyorum, bakanlarımız, işte, finanse edildiği sürece cari açık problem değildir, diyorlardı. Böyle bir şey olmaz. Cari açık finanse edilse de edilmese de eğer cari açık nedeniyle kullandığınız dış kaynağı siz üretken alanlarda kullanmıyorsanız, bunu betona, otomobile, tüketim malzemelerine harcıyorsanız, o cari açık problemdir.
Şimdi, bunu nereden görüyoruz? Uluslararası yatırım pozisyonuna baktığımızda, Türkiye'nin son yıl itibarıyla 670 milyar dolara çıktı yükümlülüğü. Yani şu anda içeride 670 milyar dolar yabancı var, bizim yükümlülüğümüz var. Bunlar her an çıkabilir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - ...veya çıkmadığı zaman da bunlara, işte, varlıklarınızı veriyorsunuz, ciddi ölçüde borçlanıyorsunuz, bu, sizin faizinizi yüksek tutuyor, ekonomik kırılganlığı artırıyor. Bu anlamda tasarrufların önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)