| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 24.12.2015 |
MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 6'ncı maddesi hakkında konuşmak üzere MHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu yasanın 6'ncı maddesinde -özet olarak- BAĞ-KUR'lu ve hizmet akdiyle ilgili olarak çalışmak suretiyle, 1/1/2016 tarihinden önce emekli olanların aylıklarında ve 1/1/2016 tarihinden sonra emekli olacakların aylıklarında artış yapılması amaçlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde, emeklilerimize yılda 2 defa asgari ücret üzerinden ikramiye ödenmesini öngörmüştük. Getirilen düzenleme seçim beyannamemize uygundur, bu sebeple lehindeyiz ancak belirtmem lazım ki getirilen miktar yeterli değildir.
Kıymetli milletvekilleri, tabii, sosyal güvenlik sistemi 1992 yılından itibaren açık vermeye başladı, önemli miktarlarda açık vermeye başladı, Türkiye'nin önemli bir problemi olarak karşımıza çıktı. Ne yapılacaktı? Yapılması gereken gelirleri artırmak, giderleri azaltmaktı. Gelirleri nasıl artıracağız?
Kıymetli milletvekilleri, gelirleri artırmanın yegâne yolu, bence, Türkiye'de önemli boyutlara ulaşan kayıt dışı istihdamı kayıt altına almaktır; ikincisi de emekliliği geciktirmektir. Bu suretle daha az gider yapacaksınız. İkinci husus da -ne yapacağız- giderleri azaltmanın yolu, sistemin giderlerini azaltmanın yolu emekli sayısını azaltmaktır. Bunu da iki ayrı başlık hâlinde söylemem gerekirse; bir tanesi, maaşları azaltmak, bir tanesi de emekliliği zorlaştırmak. Tabii, bir bayanın 18 yaşında işe girip 38 yaşında emekli olması kabul edilebilir bir durum değildir. Keza, erkeğin 18 yaşında işe girip 43 yaşında emekli olması da kabul edilebilir bir durum değildir. Yirmi yıl prim ödeyeceksiniz veya yirmi beş yıl prim ödeyeceksiniz, sistemden otuz yıl, kırk yıl gelir elde edeceksiniz, buna hiçbir sistem dayanmaz.
Kıymetli milletvekilleri, Hükûmet, burada kayıt dışı istihdamla daha çok mücadele etme yerine kolay yolu seçmiştir, yaptığı yasal düzenlemeyle emeklilerin maaşını daha da azaltmak suretiyle emeklileri âdeta muhtaç hâle getirmiştir. Az sonra bunun sayısal örneklerini de vereceğim. Tabii, sosyal güvenlik sistemini sürdürülebilir hâle getirelim ancak bugün milyonlarca emeklimizi, çalışanımızı, özellikle de asgari ücret düzeyinde çalışıp da emekli olanları muhtaç duruma düşürmememiz gerekir. İleri ekonomilerde kayıt dışından bahsedilebilir mi? Mutlu, huzurlu bir toplum, başı dik bir ülke yaratmak istiyorsak var gücümüzle kayıt dışını yok etmek için çalışmalıyız. Kayıt dışını kayıt altına almadan müreffeh bir ülke yaratamayacağımız açıktır. Yapmamız gereken kayıtlı çalışan tabanını genişletmek. Bu bize önemli miktarda finansal kaynak yaratacaktır.
Değerli milletvekilleri, eskiden asgari ücret düzeyinde prim ödeyenlere asgari ücretin üstünde bir aylık bağlanır iken maalesef yapılan düzenlemeyle bugün bağlanan aylıklar asgari ücretin çok altında kalmıştır. Böyle devam ettiği müddetçe yatırılan prim kadar aylık bağlanacaktır ki bu durumda da toplumda huzursuzluk bitmeyecek, milyonlarca emeklinin geçim sıkıntısı son bulmayacak, hatta daha da perişan hâle geleceklerdir. 100 TL'lik zamlarla bu büyük sorunu çözmek mümkün olmayacaktır. Rahmetli Erbakan'ın deyimiyle, yapılan, pansuman tedbir bile değildir.
Değerli milletvekilleri, acı gerçek şudur: Özellikle asgari düzeyde prim ödeyerek emekli olanların durumu çok kötüdür. Emekli olacak olanların da durumu farklı olmayacaktır, hatta zamanla daha da kötüye gitmektedir. Bugün, daha önce bir vesileyle ifade ettiğim gibi, çalışma süresi uzadıkça emekli aylığı düşen başka bir ülke yoktur.
Değerli milletvekilleri, konuyu örneklerle açıklamak istiyorum. Tabii vereceğim örnekler daha ziyade asgari düzeyde prim ödeyenlerle ilgilidir. 1/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın yürürlüğe girmesinden önce emekli olan bir sigortalının alt sınır emekli aylığı -buna malullük, yaşlılık, ölüm dâhildir- güncellendiğinde alacağı aylık bugün itibarıyla 1.100 liradır. Yani alt sınır aylığı uygulaması 5510 sayılı Yasa ile kaldırıldığı için bugün... Eğer kaldırılmasaydı, 5510 sayılı Yasa yürürlüğe girmeseydi, getirilmeseydi bugün 2015 Ocak itibarıyla aldığı maaş 825 liradır. 1.100 lira, 825 lira, arada 275 lira fark vardır.
Değerli milletvekilleri, asgari düzeyde emekli maaşı bağlananların durumu iyiye gitmemiştir, yüzde 33 oranında bir gelir kaybı vardır, söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, şimdi bir başka somut örnekten bahsetmek istiyorum. 2013 yılı Haziran ayında sigortalı eşi vefat eden 2 çocuklu bir bayana bağlanan aylık sadece 200 liradır -sadece 200 lira- çocuklarına da 100'er lira bağlanmış, aile olarak toplam 400 lira aylık alan bu bayana bugün, bugün itibarıyla, bu ay itibarıyla ödediğimiz aylık sadece 601 liradır; bunun 301 lirası anneye, 150'şer lirası da çocuğa bağlanmıştır. Oysa, eski kanun yürürlükte olsaydı bu bayana ve 2 çocuğuna bağlanacak toplam aylık 1.100 lira olacaktı. Kayıp, bu ailenin kaybı 500 liradır. 2 çocuklu bir bayan aylık 600 TL'yle nasıl geçinecektir, sormak isterim. Bu bayanın bir de kirada oturduğunu düşünürseniz, bu bayan ne yapacaktır? İşte bu sebeple durum çok vahimdir diyorum.
Değerli milletvekilleri, burada sizleri rakamlara boğmak istemem ama belirtmem gerekir ki benzer durum tarım sigortalıları için de geçerlidir. Geçim sıkıntısı içinde kıvranan, muhtaç olmamak, başkasına el açmamak için iş peşinde koşup iş bulamayan milyonların sesine kulak vermek zorundayız. Bu sese kulak vermek her vicdan sahibinin görevidir, bana göre de mecburiyettir. Hükûmet olarak bu mağduriyeti gidermezseniz toplumsal yaraları saramaz, huzuru sağlayamazsınız.
BAĞ-KUR'lular için de durum farklı değildir. Yaptığınız düzenlemeyle en düşük BAĞ-KUR yaşlılık aylığı 1.047 lira olmuştur -1.047 lira, bugün, en düşük BAĞ-KUR'lu aylığı- oysa bu düzenleme yapılmasaydı alması gereken aylık 1.119 lira olacaktı yani 62 lira zarardadır ayda. Tarım BAĞ-KUR'lusunda da durum aynıdır; 5510 sonrasında 760 TL iken 5510 gelmeseydi 820 lira olacaktı, 60 TL aylığı azalmıştır. Memleket ileri gidiyorsa bundan BAĞ-KUR'lunun, SSK emeklisinin de istifade etmesi gerekirdir diye düşünüyorum ama maalesef öyle olmamıştır.
Kıymetli milletvekilleri, memurlar için de durum farklı değildir. Bakınız, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'na göre, bağlanan en düşük aylık 1.469 liradır, bugün itibarıyla, bir hizmetliye bağlayacağınız en düşük aylık budur. Ama 5510 sayılı Yasa'yla bu miktar 685 liraya düşmüştür; 685, 1.469, aradaki refah kaybını varın siz düşünün.
Bu vesileyle bir iki haksız durumu da belirtmek istiyorum. 5510 sayılı Yasa'ya göre ilk defa devlet memuru olup yani yapılan yeni düzenlemeyle -1/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren- önceden aylık bağlananlara 100 TL'lik zam verilmemesi haksız bir durumdur, oysa 5434 sayılı Yasa'ya göre aylık bağlananlara 100 TL'lik zam verilmiştir. Bu durumda olan memur emeklilerimizin 2011 yılında yapılan zamlardan da yararlandırılmamaları ayrı bir garabettir.
Değerli milletvekilleri, konunun bütün yönleriyle ele alınma zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir. 100 TL'lik zamlar BAĞ-KUR ve sigorta emeklilerimize, özellikle de vurgulamak isterim ki asgari ücret düzeyinde prim ödeyerek emekli olan, büyük çoğunluğa sahip bu tür emeklilerimize bir derman olmayacaktır. Rakamlarla, oranlarla "Emeklinin enflasyona göre yüksek oranlarda, başka bir ifadeyle, reel bazda durumunu düzelttik; emeklimizi enflasyon karşısında, hayat pahalılığı karşısında mağdur etmedik." diyebilirsiniz. Son sözüm şudur ki: Emeklinin durumu kötüdür, reel bazda da emeklinin, özellikle de asgari düzeyde prim ödeyen emeklilerin durumu fevkalade kötüdür.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin kaynakları yeterlidir. Yeter ki bu kaynakları çaldırmayalım, hırsızlatmayalım, adil olalım, çalışalım, işi ehline verelim, kayıt dışını kayıt altına alalım, israfı önleyelim. Almanya'da, Japonya'da resmî araç sayısı 10 binler civarında iken bizde maalesef resmî araç sayısı 125 binler civarındadır. Buna hakkımız yoktur. Finlandiya Cumhurbaşkanının tarifeli uçakla ülkemizi ziyarete geldiğini hep birlikte gördük. Bizim hangarlarımız maalesef özel uçaklarla doludur. Finlandiya'da fert başına düşen millî gelir 35 bin dolar civarındadır. Buna da hakkımız yoktur. Her alanda israfı önleyeceğiz, önlemek zorundayız. Her gün dürüstlük nutku atmakla dürüst olunmaz; ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Zaman hızla geçiyor. Davranışlarımız konuşmalarımız gibi olmadığı müddetçe bu ülkeye yazık ederiz.
Kıymetli milletvekilleri, şu iki hususu da açıklayarak, son söz olarak bir fıkrayla sözlerimi tamamlamak istiyorum. Büyük insan Hazreti Ali Halifelik döneminde sokakta gezerken bir kişi yamalı hırkayla görür ve önüne çıkarak "Ya Halife, sen bir devlet başkanısın yamalı hırkayla geziyorsun." der. Hazreti Ali'nin cevabı "İnsanlığa örnek olmak lazımdır." şeklindedir.
Kıymetli milletvekilleri, insanlığa örnek olması gerekenler en tepedekilerdir. Bu felsefenin en tepeden başlayarak tabana yayılmadığı müddetçe Türkiye'nin refah toplumu hâline gelmesi mümkün değildir.
Son söz, 100 TL'lik zammı destekliyoruz ancak yeterli görmüyoruz. Özellikle alt gelir gruplarının emekli maaşları daha da artırılmalıdır diyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)