GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Asya Altyapı Yatırım Bankası Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:24
Tarih:06.01.2016

CHP GRUBU ADINA ERKAN AYDIN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Divanın, Meclis üyelerinin ve yurttaşlarımızın yeni yılını kutluyor, 2016 yılının ülkemize barış ve huzur getirmesini temenni ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, bugün konuşacağım konu tam da Meclis TV yayınının kesileceği saat 19.00'a geldi. Bizim de kısmetimiz böyleymiş. Beş dakikamız var. Beş dakikasını da artık İnternet'ten yayınlarız.

Hükûmetin medyaya uyguladığı ağır baskı sonucu, maalesef, muhalefetin haberleri ne televizyonlarda ne de gazetelerde yer almaktadır. Meclis TV'nin, geçerliliğini yitiren protokol gereği, yayınlarını, özel günler dışında saat 19.00'da kesmesi sonucu, halkımız kendi oylarıyla seçtiği vekillerinin çalışmalarını takip edememektedir. Hiçbir yorum, hiçbir değerlendirme yapılmaksızın milletvekillerinin Genel Kurul çalışmalarını çıplak gözle izleyebilmesi vatandaşlarımızın en doğal hakkıdır.

TRT ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasındaki protokol 1994 yılında yapılmıştır. 3984 sayılı Yasa'nın 17'nci maddesinde "Ulusal kanal ve frekans bandı planlamasındaki kanal ve frekans bandlarının dörtte biri Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumuna tahsis edilir. Kanal sayısı üçten, frekans bandı sayısı dörtten az olamaz. Bu kanalların birinden Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetleri yansıtılır. Hangi faaliyetlerin ne ölçüde yayınlanacağına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı karar verir." denmiştir. Ancak protokol, 2008 yılında yürürlüğe giren 2954 sayılı Yasa'yla bir önceki protokol hükmünü kaybetmiştir.

2954 sayılı Yasa'nın 21'inci maddesinde "Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul çalışmalarını radyodan dengeli ve tarafsız bir biçimde özetleyen yayın yapar. Kuruma tahsis edilen TV kanallarından biri olan TRT 3'ten Türkiye Büyük Millet Meclisi TV aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetleri yansıtılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetlerinin hangi ölçüde yansıtılacağı hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünce birlikte hazırlanacak protokolle belirlenir. Bu yayınlardan ücret alınmaz." denmektedir. Buna rağmen, yeni bir protokol imzalanmamıştır. Dönemin Meclis Başkanı Sayın Cemil Çiçek muhalefetle hiçbir görüş alışverişinde bulunmadan eski protokolü uygulamaya devam etmiştir.

3 Mart 2011 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren RTÜK Yasası'nda da Meclis TV yayınlarıyla ilgili bir düzenleme yer almamaktadır.

Her iki yasa dikkate alındığında, 1994 yılında yapılan protokolün yasal dayanağı ortadan kalkmıştır. 2008 yılında yapılması gereken protokol bugüne kadar yapılmadığı için de ortada yasal bir boşluk bulunmaktadır. Bu nedenle, hukuki bir geçerliliği olmamasına rağmen, Meclis TV yayınlarını saat 19.00'da kesmekte, halkımız Genel Kurul çalışmalarını sadece İnternet üzerinden izleyebilmektedir. Benim talebim, Sayın Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın muhalefetle iş birliği yaparak TRT'yle yeni bir protokol yapmasıdır.

Dünyanın birçok demokratik ülkesinde parlamentoların çalışmaları kesintisiz, canlı yayınlanmaktadır. Bu ülkelerde parlamento yayını için özel bir kanal tahsis edilmiştir. Aynı konuda, geçmiş dönemde, hem Türkiye Büyük Millet Meclisi hem de RTÜK tarafından yapılmış bir çalışma ve hazırlanmış bir rapor vardır. Bu raporlar doğrultusunda ivedilikle çalışma yapılması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de son birkaç yılda basın ve basın çalışanlarına uygulanan baskılar gün geçtikçe artmaktadır. Uluslararası karnesi Türkiye'nin giderek zayıflamaktadır. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün 2015 dünya basın özgürlüğü endeksine göre Türkiye 180 ülke arasında 149'uncudur. Endekse göre Türkiye, Ürdün, Afganistan, Irak gibi ülkelerin arkasında kalarak problemli ülke olarak raporda yerini almıştır. Türkiye Gazeteciler Federasyonunun hazırladığı raporda da Türkiye'de beş altı yıllık süre içerisinde 200'den fazla gazetecinin hapse girdiği bilgisi yer almıştır. Basın Konseyinin işten çıkarılan gazeteciler hakkında raporunda da durum pek iç açıcı değildir. Konsey tarafından verilen bilgiye göre, Türkiye'de genel işsizlik oranı yüzde 8 iken basında işsizlik oranı yüzde 20'lere kadar çıkmıştır. Bu durumun nedeniyse gazetecilerin çalışma alanlarının daraltılmış olması, Hükûmet politikalarına ters düşen yazıları kaleme alan gazetecilerin üst makamların istekleri doğrultusunda işten çıkarılması olarak vurgulanmıştır.

İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri kuşkusuz haber alma ihtiyacıdır. Dolayısıyla dünyadaki herhangi bir ülkede olacağı gibi Türkiye'de de basın özgürlüğünün kısıtlanması ve kısıtlanmaya devam etmesi sanılan ve gösterilenden çok daha önemli bir sorun teşkil etmektedir. 2016 yılında, 21'inci yüzyılda artık basın çalışanları ve gazeteciler özgür, tarafsız, herhangi bir kurum ya da kuruluşa bağlı kalmadan, kendi ilkeleri çerçevesinde düşüncelerini insanlara rahatça aktarabilmeli, ifade edebilmelidir. Bu açıdan bakıldığında, yüce Meclisimiz de gazetecileri baskı altına alan bir kurum hâline getirilmemelidir.

Başkanlık makamının Meclisimizi izleyen gazetecilerin saat 20.00'den sonra kulislere girme yasağını gündeme getirmesi son derece üzüntü vericidir. Kararın güvenlik nedeniyle alındığı bildirilmiştir. Gazetecilerin güvenliği tehdit eden bir yapı olarak görülmesi de ayrı bir düşündüren konudur, daha önemlisi demokrasiye aykırıdır. Gazeteciler kamu adına bizleri izlemekte, diğer yandan denetim görevini de sürdürmektedir. 23 Nisan 1920 yılından bu yana Meclis kulisleri Parlamento muhabirlerine açıktır. "Güvenlik" adı altında getirilen karar Anayasa'nın ve Meclisin İçtüzüğü'nün ruhuna ve basın özgürlüğünü düzenleyen maddelerine de aykırıdır. Meclis idare amirlerinin bu kararı bir kez daha gözden geçirmesini diliyorum.

Hiç kuşku olmamalı ki Meclis çalışmalarımız şeffaf ve halka açık olmadır. Eğer bunu başaramaz isek baskıcı, sansürcü bir görünüm sergilemiş olacağız. Bu ise "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." ilkesiyle kurulan ve bu ruhla hareket eden Meclisimize hiç yakışmayacaktır.

Ve şu anda, sanırım tam da yayının kesildiği saatte benim de konuşmam sona ermiş olacak. Gene şanslı olanlardanım, tam kesinti sırasında konuşmamı bitiriyorum ama bu konunun gerek Meclis Başkanlığı makamınca gerekse Parlamentoda grubu bulunan 4 partimizin de ortak önerisiyle tekrar, ortada kalan bu hükmün yasayla bağlanarak ve herkesin yirmi dört saat boyunca bu yüce Mecliste ne olduğunu izleme hakkına sahip olduğunu düşünüyor ve herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)