GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:28
Tarih:14.01.2016

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanun tasarısında "1.300 liraya kadar" değil "2.250 liraya kadar iş gören, çalıştıran işletmelerde iş gören başına 100 lira bu işverenlerin Kuruma ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilir ve bu tutar Hazinece karşılanır." denilmektedir. Bu maddede esnaf unutulmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdiğimiz önergenin (c) bendiyle "Kanun'un 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi olan sigortalılar da bu maddedeki Hazine desteğinden yararlanırlar." maddesi eklenerek esnafın da kanundan yararlanması amaçlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, 31/12/2015 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararıyla ülkemizde uygulanmaya konan asgari ücretin brüt 1.647 lira olarak belirlendiği açıklanmıştır ancak asgari ücretin neti açıklandığı gibi 1.300 lira değildir. Asgari geçim indirimini net asgari ücretin üzerine ekleyerek yapılan açıklamalar yanıltıcıdır. Net asgari ücret 1.177 liradır. Komisyon kararıyla yapılmış olan yüzde 29 düzeyindeki artış oransal olarak bakıldığında çok yüksek bir miktar gibi görülebilir. Türkiye'nin ekonomisini düşük ücretli ve salt iş gücü maliyeti hesabıyla değerlendiren yaklaşımlar açısından bu doğru sayılabilir. Ancak bu asgari ücreti Türkiye ekonomisinin durumuna göre değerlendirdiğimizde olması gerekenin çok altında olduğu da bir başka gerçekliktir. Son artışla Türkiye, Avrupa Birliği içinde ancak 500 ile 1.000 euroluk 2'nci grubun en alt basamağına yükselmiştir. Bu grubun içindeki ülkelere baktığımızda, Portekiz, Yunanistan, Malta, İspanya ve Slovenya'yı görmekteyiz. Türkiye'nin yeri burası değildir, olmamalıdır.

Tek başına ücretin miktarı önemli değildir, anlamlı da değildir. Asıl olan ücretin satın alma gücünün ne olduğuna bakılması gerekmektedir. Eğer bir ülkede işçilerin, memurların hemen tamamının aldıkları ücretlerin yüzde 60'ı, yüzde 70'i sadece kira ve gıdaya harcanıyorsa bu ülkenin emekçileri yoksuldur. Bir ülkenin vatandaşlarının büyük kısmı gelirleriyle zorunlu harcamalarını yaptıktan sonra tasarruf edebiliyorsa o ülkede refahtan, zenginleşmeden söz edebiliriz. Maalesef, uzun yıllardır uygulanan ekonomi politikalarının özü ucuz iş gücüne dayandırıldığından, Türkiye'nin yükünü sırtında taşıyan işçiler ve memurlar yani emekçiler yoksulluğa mahkûm edilmişlerdir. Bugünkü Hükûmet her ne kadar asgari ücret artışını bir başarı tablosu olarak sunmuş olsa da aslında bu da yanıltıcıdır. Hükûmet bu kararı kendi isteğiyle almamıştır. Asgari ücretin artışındaki temel etken Cumhuriyet Halk Partisinin hem işçi hem de işveren yönlü hesaplayarak yapmış olduğu çıkıştır. Asgari ücretle ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin açıkladığı rakama verilen tepkiler hafızalardadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin ciddi bir maliyet sorunu vardır. Bu maliyetin en önemli kalemi ise aşırı vergi yüküdür, bu yük hafifletilmelidir. Sadece işverenlerin değil, tüm vatandaşlarımızın üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir; buna karşılık, vergi tabanı genişletilmelidir. Ancak Hükûmet bunu da yanlış anlamakta ve uygulamaktadır. Dolaylı vergilerin artırılması, vergi üzerine vergi konulması vergi tabanının genişletilmesi değildir. Vergi sistemi düzelir ve yükler hafifletilirse maliyetler azalacağı gibi, vatandaşın, emekçilerin de alım gücü artacaktır. İşçilerin alım güçlerinin artması ülke ekonomisini küçültmez; tam aksine, büyümesi, gelişmesi, zenginleşmesi ve refaha ulaşmasının yolunu açacaktır.

Türkiye'de bir gelir dağılımı sorunu vardır. Türkiye'nin bir vergi sistemi adaletsizliği sorunu vardır. Türkiye'nin örgütsüz, toplu iş sözleşmesiz bırakılmış işçiler sorunu vardır. Türkiye'nin işsizlik sorunu vardır. Türkiye'nin bir sanayileşme sorunu vardır. Türkiye'nin insanca, hakça bir yaşam sorunu vardır. Bütün bu sorunlar karşısında yapılan ise sadece kamu arazilerinin imara açılması ve rant yaratılmasıdır. Türkiye'de ekonomik ve sosyal dengeleri bozan, işçilere, memurlara verilen haklar değil, yanlış uygulanan ekonomik ve siyasi politikalardır. Ülkemizin dirliği, birliği, kardeşliği için herkesin ve her kesimin birbirini anlaması, dinlemesi, ortak çözüm üretmesinde birleşilmesi geleceğimiz için vazgeçilmez yoldur ve şarttır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)