GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:128
Tarih:30.06.2012

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben özel yetkili mahkemelerle ilgili konuşacağım, 20'nci maddeyle ilgili değil. O teklifimizdeki gerekçeler de geçerli ayrıca.

Bir şey okumak istiyorum sizlere: "Demokratik hukuk devletini koruma amacıyla kurulduğu belirtilen özel yetkili ağır ceza mahkemelerine mevcut DGM'lerin görev ve yetki alanı aynen tanındığına göre, DGM'yle bugüne dek demokratik hukuk devletini ne kadar korumuşsa özel yetkili ağır ceza mahkemeleri de aynı şeyi yapacaktır. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ve kurulması düşünülen bu mahkemeler, niteliği itibarıyla yargı sistemi dışında istisnai nitelikte mahkemelerdir. İstisnai mahkemeler, dar anlamda doğal yargıç ilkesine, adil yargılama kapsamındaki haklara ve güvencelere aykırılık gösteren yargı organlarıdır. `Siyasal yargı' veya `yargının siyasallaşması' kavramlarıyla ifade edilen istisnai mahkemeler, esas itibarıyla siyasal muhaliflere karşı bir mücadele, baskı, tasfiye aracı, devlet görevlilerine karşı ise kollama, savunma, aklama mekanizması olarak kullanılmaktadır. Devlet güvenlik mahkemeleri bu bağlamda bölgemizde ve ülke düzeyinde ağır hukuk ihlallerine neden olmuş, onarılması güç ve olanaksız adli hatalara neden olan yargılamalar yapmıştır. Bu mahkemelerin neden olduğu mağduriyetlerin sonuçları hâlen devam etmektedir.

Adalet tarihi eşitsizlik ve adli hatalarla doludur. Bunun önemli bir bölümü DGM yargılamalarıyla oluşmuştur. Bu hâliyle, DGM'lerin demokratik hukuk devletini koruma amaç ve işlevi kalmamıştır. Bunun yerine aynı nitelikte başka bir mahkemenin kurulmaya çalışılması aynı zihniyetin devam ettirilmesi niyetini ortaya koymaktadır.

DGM'ler kapatıldıktan sonra ,özel yetkili ağır ceza mahkemesi, gibi farklı adlarla aynı mahkemelerin görev, yetki ve işlevlerinin sürdürülmesi sadece Avrupa Birliği sürecine karşı değil, halkımıza karşı da bir aldatmacadır. Yargıya egemen olan devletçi, muhafazakâr eğilim özel yetkili ağır ceza mahkemeleriyle Anayasa ve yasal değişikliklere tepki olarak varlığını devam ettirmek istemektedir. İstisnai olağanüstü yargı zihniyeti değişmediği sürece, şimdi yapıldığı gibi, biçimsel değişiklikler ile bu sorun çözülmediği gibi, DGM pratiğinin yargı erkinin diğer birimleri tarafından üstlenilip yürütülmesi gibi daha vahim bir durumu ortaya çıkarabilecektir.

Bu itibarla, DGM'ler kaldırılmalı, bu mahkemelerin görev alanında sayılan suçlara doğal yargıç kuralına göre belirlenen genel yetkili adliye mahkemelerinde bakılmalıdır. Mevcut ağır ceza mahkemelerinde görevli hâkim ve savcılar, DGM'lerin görev alanında sayılan suçları yargılama ehliyet ve yetkisine sahiptir.

Kamuoyunun bilgi ve takdirlerine saygıyla sunarız."

Diyarbakır Barosu Başkanlığının 2 Haziran 2004 tarihinde yaptığı basın açıklaması. Bu açıklamayı o zaman yapmışız. Şimdi, aynı şeyi başka bir biçimde önümüze getiriyorsunuz. Olağanüstü mahkemeleri 8'den 29'a çıkararak yaygınlaştıracaksınız.

Değerli arkadaşlar, cesaretli olalım, ağır ceza mahkemesi yargıçlarına bütün Türkiye'de güvenelim. Bütün Türkiye'de, TCK kapsamındaki suçlara bakabilecek yeterlilikte görmüyorsak bu mahkemeleri lağvedelim, hâkimleri görevden atalım ama getireceğimiz yeni bir düzenlemeyle olağanüstü mahkemeleri Türkiye geneline yaymayalım. Böyle bir hatayı sekiz yıl sonra yapmayalım. Elimizde imkân var, Türkiye'nin her yerinde, Van'dan Edirne'ye kadar ağır ceza mahkemeleri var, bu ağır ceza mahkemeleri normal tevzi usulüne göre bu suçlara bakabilirler. Dolayısıyla 2 numaralı mahkeme bakacak, 3 numaralı mahkeme bakacak diye bir aldatmacayla ne kendimizi ne Türkiye'yi aldatalım. Aynı şekilde, yapmamız gereken, bu mahkemeleri tek bir maddeyle kaldırmaktır; bunu yapmalıyız. Sekiz yıl önce bu Meclisin bir bütün olarak göstermediği cesareti şimdi gösterelim, elimizde bu imkân var, kamuoyu hazır. Dolayısıyla, başka bir aldatmacayı bizim önümüze başka bir gerçek gibi sürmeyin. Sekiz yıl sonra başka bir bildiriyi bu şekilde okuruz, aynı şekilde okuruz. Kimse bizimle müzakere etmedi, ne düşünüyorsunuz da bilmiyoruz. Sabaha karşı gelecek ama varsa bir düşünceniz gelin, cesaretle konuşalım.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Tanrıkulu.