GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifinin 1. Maddesinin Tekriri Müzakeresi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:34
Tarih:28.01.2016

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekillerimiz; öncelikle herkese hayırlı akşamlar, hayırlı geceler diliyoruz.

İlk olarak HGS'yle ilgili gelen, Ulaştırma Bakanlığıyla ilgili gelen soruya hemen bir cevap vermek isterim. Bu HGS'lerin bozulduğu andan itibaren bir saati geçmeyecek bir şekilde onarılması her zaman planlanmaktadır, hemen hemen bu ortalama noktalarda da onarıldığı söylenmektedir. Sürekli kontrol edilirler ve ana kontrol merkezine de sinyal gider ve müdahale edilir, kendine ait oluşturulmuş bir sistemi var. Eğer buradan kaynaklanan bir hata üzerine bir ceza kesilmişse de bu cezaya itiraz üzerine, elbette ki haksız bir şekilde bu cezalar kesilmekten geri alınır.

İkincisi, Bursa'yla ilgili bir soru geldi. Bursa hem ülkemizin hem Marmara Bölgesi'nin hem de bulunduğu hinterlandın gerek ekonomik açıdan gerek coğrafi açıdan gerekse tarihî açıdan bize bırakılan en temel miraslardan bir tanesidir. Şu doğrudur: Bursa uzun zamandır çok ciddi göç almaktadır ve Bursa şehrimiz tarım açısından da Türkiye'nin önemli destek alanlarından bir tanesidir. Yaşanılabilir şehirler içerisinde yapılan kriterler, değerlendirilen kriterler bugün de televizyonlarda, gazetelerde var, TÜİK üzerinden yapılan değerlendirmeler. Elbette ki bunlar da kendi adına göreceli yaklaşımlardır. Ama bütün bunların ortaya çıkardığı sonuç, Bursa'yı, yeşil Bursa'mızı, güzel Bursa'mızı elbette ki bu kriterler içerisinde geri duruma itmez düşüncesi içerisindeyim. Çünkü Bursa bugün ekonomik hayatın içerisinde de, tarım hayatının içerisinde de önderliğini ve liderliğini muhafaza etmekte ve devam ettirmektedir. Ama daha detaylı bilgi muhakkak size yazılı olarak gelecektir.

Çözüm süreciyle ilgili bir soru geldi. Şunu ifade etmek istiyorum: Türkiye çok travmalardan geçmiş bir ülke ve biz bu travmaları artık taşımamalıyız. Demokrasi açısından da şu çok nettir ki: Türkiye, çok bedel ödemiş, çok sıkıntılar çekmiş ve dönemlerce eleştirilmesine rağmen, Türkiye'de "Türkiye, demokrasiyi hak etmeyen, daha henüz bu olgunluğa gelmemiş bir ülke." denmesine rağmen bugün demokratik anlayışı kendi içerisinde yaşayan bir ülke konumuna gelmiştir. Ama, şunu bilmek lazım: Demokrasi bir tahammül rejimidir, birbirini anlama rejimidir. Demokrasi, bir kavga ve geçmişte yaşanılanlar ve travmalar üzerinden geleceği biçimlendirme rejimi ve sistemi değildir.

Ve yine ifade etmek isterim ki, bakın, biz bunları hep beraber dönem dönem yaşadık. Türkiye'de Dersim'in bedelini insanlar ödediler, istiklal mahkemelerinin bedelini insanlar ödediler, İskilipli Atıf'ın asılmasının bedelini insanlar ödediler, Şeyh Sait meselesinden sonra gelişen olayların bedellerini insanlar ödediler.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Özel yetkili mahkemeleri unuttunuz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ve bütün bu ödenen bedeller üzerinden bu ülkede bu travmayı yaşayan insanlar -bilmenizi isterim ki- birbirinden koparılmak için özel senaryolar üretildi. Bizim 21'inci asrın başından itibaren attığımız her adım bu travmaları tamir etmek üzere atılmış her adımdır. Çözüm süreci için ortaya koyduğumuz samimiyet de budur, Dersim'de yaptığımız açıklamalar da budur, demokratikleşmede ve sessiz devrimde attığımız adımlar da tamamen budur. Elbette ki bütün bu geçmiş tarih içerisinde yapılan hadiselerin tamamına, mümkündür ki bu travmaların tamamına hemen çare üretebilmek de mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Toparlayayım isterseniz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, toparlasın Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Ama, bir şey ortadadır ve nettir, Allah'a şükürler olsun ki bugün bu meselelerin farkındayız ve bu meseleleri anlayabiliyoruz ve bunu toplum konuşabiliyor ve bunu milletimiz bir şekilde hissedebiliyor. Onun için, geçmiş dönemde yapılan çözüm sürecinde atılan adımların tamamı, bu ülkede yıllarca halının altına süpürülen meselelerle yüzleşmek ve bunları demokratik şartlar içerisinde çözmeye yöneliktir. İnşallah, önümüzdeki günlerde de bunları hep beraber sağlayabilmek adına bir adım atacağız.

Diğerlerine arkadaşlarımız cevap verecekler.

Aslında İŞKUR'la ilgili de bir şey vardı, isterseniz bir cümleyle ona da cevap vereyim. Bizim toplum yararına çalışma projemiz, belki de dünyanın bugün üzerinde tartıştığı, bizim de başarıyla uyguladığımız, bir taraftan kapsayıcılığı yani çalışma hayıtındaki kapsayıcılığı bir taraftan da çalışma hayatındaki dayanıklılığı ve bizim yine üzerinde durduğumuz hem istihdam oranını hem iş gücü oranını artırmaya yönelik adımların başında gelmektedir. Yani bizim toplum yararına çalışma projemizi sadece "işsiz kalan insanlara iş bulma" anlayışı olarak görmek hem eksik hem de yanıltıcı olur. Biz burada iş gücü kapasitesini artırmaya çalışıyoruz, istihdam oranını artırmaya çalışıyoruz ve iş hayatını, özellikle toplumun kırılgan kesimlerini -çünkü bizim her projemizin kendi adına önemli bir hedef kitlesi vardır- engellileri, kadınları, 35 yaşın üzerindekileri ve özellikle ekonomik krizden etkilenenleri ve özellikle sizin dediğiniz dönemlerde yarına ait umudu eksik olanları, bunları ayakta tutup, bunları istihdama katmak için. Burada da çeşitli kriterler var. Mesela bizim, özellikle açık iş pozisyonlarımız var İŞKUR'da. Bu değerlendirmeleri yaparken açık iş pozisyonlarının en fazla olduğu illeri yukarıdan aşağıya alarak, bu kriteri değerlendirerek yapmaya çalışıyoruz. Bunları gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Soylu.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Vakit olarak da çok fazla vaktinizi almak istemiyorum.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Çıkanlar bir daha devam edecek mi?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Şöyle söyleyeyim: Burası sürekli istihdam sağlamaya yönelik bir projenin adı değildir. Bu, tekraren söylediğim gibi, istihdamı artırmaya, istihdam oranını artırmaya, iş gücü oranını artırmaya yönelik ve toplumda çalışmayan kesimlerin bir bölümünü de, özellikle bizim kırılgan olarak nitelendirdiğimiz kesimlerin bir bölümünü de çalışma hayatına adım attırmak için koordine edilen bir projedir ve dünyaca da takdir edilen ve sonucunu aldığımız bir projedir çünkü belki de ilk kez insan işe giriyor burada ve ondan sonra çalışma hayatına başlıyor. Biz bunu sağlamaya çalışıyoruz.

Sağ olun.