GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:38
Tarih:11.02.2016

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisinin aleyhinde Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Artık, son günlerde takip etmekten yorulduğumuz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Son günlerde Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP, binlerce yıllık Türk devlet geleneğini, birikimini, tecrübelerimizi, dünya dengelerini yok sayarak Türkiye Cumhuriyeti'ni hem iç politikada hem de dış politikada büyük bir belirsizlikle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu meyanda son günlerde ülkemizde ve bölgemizde yaşananlara ve iktidarın açıklamalarına bir göz attığımızda, gerçekten tüylerimiz ürpermekte "Ülkemiz nereye götürülüyor?" diye endişelenmekteyiz.

Bakınız, son günlerde Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında sürdürülmekte olan YPG polemiğine Türkiye ısrarla... Bunu hepimiz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz herkesten önce söyledik, "Terörün içeride ya da dışarıda olması fark etmez, terör her yerde terördür, bizim için PKK'nın, PYD'nin ve başka terör örgütlerinin birbirinden farkı yoktur." diye Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman, her yerde söyledik. Ancak, bu uyarılarımıza dikkat etmeyen iktidar, maalesef PYD'ye "Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı" sıfatıyla bir sürü destekte bulundu: 29 Ekim 2014'te, maalesef, PYD'ye destek olması için peşmergenin Türkiye üzerinden Kobani'ye geçmesine izin verdi; ardından PYD'nin temsilcilerini Ankara'da sanki bir devlet başkanı gibi ağırladı. Bunlar olurken Milliyetçi Hareket Partisi olarak ikazlarımızı hiç dikkate almadınız. Tabii ki doğru olanı şimdi anladınız, fark ettiniz; "YPG terör örgütüdür.", bununla olan ilişkileri konusunda Amerika'ya da "Tavrınızı belirleyin." diyorsunuz. Amerika iki defa, sizin açıklamalarınıza karşı, Türk devletinin açıklamalarına karşı tavrını belirledi "YPG benim için terör örgütü değildir." dedi. Şimdi sıra sizde. İktidar YPG'yle ilgili Amerika Birleşik Devletleri'nin tutumuna karşı ne yapacaktır, bunu sabırsızlıkla beklemekteyiz.

AHMET EŞREF FAKIBABA (Şanlıurfa) - "Ey Amerika!" diye seslendik, ne yapalım?

MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - "Ey Amerika!" diye seslenmekle bir şey olmuyor Sayın Başkanım. "Ey Amerika!" diye seslenince sesinizin duyulması lazım, Amerika'nın YPG'ye desteğini çekmesi lazım. Yani, zamanında "Biz Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanıyız." diye övünürken bugün gelinecek noktayı görmektir devlet adamlığı. Bugünü göremeyenlerin dün yaptıkları işin yanlışlığı, sadece onların boynuna asılmıyor. Bugün gelen tehlike sadece AKP'nin başına gelmiyor; Türk devletinin başına, Türk milletinin başına geliyor. Bu manada, herkesin aklını başına alması lazım.

Gene, AKP, iktidara geldiğinden bu yana, Türk milletini ayrıştırma konusunda olağanüstü bir gayret sarf etmektedir. Ama, AKP'nin gözden kaçırdığı bir şey var: Türkiye, kabilelerin bir araya gelmesiyle kurulmuş bir devlet değildir. Türk milleti, bu topraklar üzerinde bulunan herkesi kapsayan bir Türk devletine sahiptir ve bu Türk devletinin içerisinde -Anayasa'mıza göre- herkes yerini bulmaktadır. Ayrıştırmakla kimsenin bir yere varması mümkün değildir ama AKP durmadan etnik tasniflerle milletimizi ayrıştırma gayretleri içerisinde bulundu.

Gene, Sayın Cumhurbaşkanının, 30 bin öğretmenin atanması münasebetiyle düzenlenen kura çekme töreninde, bizleri derinden endişelendiren, sanki Türkiye topraklarının bir kısmı birileri tarafından işgal edilmiş, oraları kurtarıyormuşuz gibi, bugün yapılmakta olan terörle mücadeleyi başka anlamlara getirecek bir açıklaması olmuştur. Bunun Sayın Cumhurbaşkanı tarafından süratle düzeltilmesi lazım. Bugün gelinen noktada, Türkiye'nin içine düşürülmek istenen bölgemizdeki ve içerideki bu durumun süratle kontrol altına alınması lazım.

Şimdi, Davutoğlu, Sayın Başbakan Suriye sınırının hiçbir zaman kapanmadığını ve bundan sonra da yeniden açılması diye bir şeyin söz konusu olamayacağını söyledi.

Bakın, Suriye politikası... Bugün, Suriye'deki ayrışmaya, Suriye'de yaşananlara dikkat ettiğimizde, orada gene en büyük ızdırapla Bayır Bucak Türkmenlerinin karşı karşıya olduğunu görmekteyiz. Bugün, Suriye'deki Bayır Bucak Türkmenlerine karşı, bir taraftan Rusya'nın desteğini arkasına alan Esad güçleri, bir taraftan YPG, bir taraftan IŞİD saldırmakta, Bayır Bucak Türkmenleri inim inim inlemekte ama Hükûmet cılız açıklamalarla bu işi geçiştirmektedir. Bugüne kadar orada yapılan yanlışların süratle durdurulması lazım.

Gene, Türkiye'de yaşanan terör olaylarıyla ilgili olarak Sayın Başbakanın geçtiğimiz cuma günü Mardin'de açıkladığı eylem planı, gerçekten, bundan sonra AKP'nin PKK'ya karşı olan tavrının ortaya konulması bakımından çok kritik açıklamalardır. Bu açıklamalara dikkat ettiğimizde artık, yeniden PKK'nın Ankara'ya, masaya davet edildiğini görmekteyiz. Neymiş? Efendim, yerel yönetimlerde Büyükşehir Kanunu'ndan elde edilen yetkiler kötüye kullanılmış, bununla ilgili yeni düzenlemeler yapılacak ve yerel yönetimlerin kaynakları ve yetkileri artırılacakmış. Biz Büyükşehir Kanunu çıkarken bunların hepsini o zaman söyledik Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Elbette ki birtakım yetkiler taşraya devredilebilir, birtakım kaynaklar taşraya devredilebilir ancak üniter bir devlette devredilen her yetkinin devreden tarafından da kullanılabilmesi sağlanmalıdır, bu bir.

İkincisi, devrettiğiniz yetkiyi kullananların bu yetkiyi doğru kullanıp kullanmadığını denetleyecek bir sistemi ortaya koymanız lazım. Ama, AKP döneminde mahallî idareler yasalarında yapılan değişikliklerle mahallî idarelerin yetkileri artırılmış ama aynı zamanda da başıboş bırakılmıştır, denetim mekanizması ortadan kaldırılmıştır. Bunu Sayın Bülent Arınç da söyledi, işte "AKP'li belediyeler de bazı yerleri parsel parsel satıyorlar." diye. Eğer denetleyebilseydiniz, bugün bazı şeyler yapılamazdı.

Son olarak, gene Sayın Davutoğlu'nun Mardin'de PKK'yı açıkça masaya davet ettiği 10 maddelik eylem planıyla ilgili olarak Sayın Genel Başkanımızın salı günü grup toplantısında dile getirdiği bazı hususları, Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle, buradan yeniden söyleyerek sözlerime son vermek istiyorum:

"Davutoğlu Mardin'de PKK'yı açıkça masaya davet etmiştir. Şehitlerimizin ruhu azap içindedir. Millî ve üniter devletimiz, birlik ve kardeşlik duygularımız linç edilmektedir. AKP, bugüne kadar hiçbir şeyden ders almamıştır. İhanet, bu siyaset anlayışının hücrelerine kadar sinmiştir. AKP, PKK'ya ateşkes teklifi getirmiş, teslim senedinin imzaya hazır olduğunu ima etmiştir. Mondros'çular, Sevr'ciler, manda ve himaye özlemi çeken köksüzler AKP'yi kıskıvrak ele geçirmiş, Davutoğlu'nu da vesayet altına almışlardır.

Sayın Davutoğlu, bilesin ki bu vatan Türk vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni nice badirelerden, nice felaketlerden sonra Türk milleti kurmuştur. Kutlu ecdadımız Alparslan bir Türk komutanıdır, askerleri Türk'tür. Bu toprakları da can pahasına Türkleştirmişlerdir. Bu aziz vatanda Mezopotamya çocukları değil, tamı tamına Türk çocukları vardır ve hepsi de bu milletin eşit, saygın, onurlu ve aralarında fark bulunmayan evlatlarıdır. Bu aziz vatan halkların, etnik kabilelerin, yığınların, kavimlerin bakiye ve bileşkesiyle değil, Türk milletinin bin yıllık mücadelesiyle bizlere emanet bırakılmıştır. Ne mutlu Türk'üm diyene." (MHP sıralarından alkışlar)