| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 11.02.2016 |
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; HDP'nin grup önerisi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Bu arada, son günlerde gerçekten artık duymaktan yorulduğumuz şehitlerimize Tanrı'dan rahmet diliyorum.
Sayın milletvekilleri, öneriye göre, 25 Temmuz 2015 tarihinde Türkiye'de çeşitli hastanelerde tedavi olmuş 6 Suriye uyruklu yaralı EĞİTİM-SEN'in misafirhanesinden gözaltına alınmış, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından beyanları alındıktan sonra suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle serbest bırakılmışlar fakat sonrasında, bu 6 yaralı İçişleri Bakanlığına bağlı ilgili birimce Suriye'de faaliyet gösteren El Nusra örgütüne teslim edilmiş, iddia bu. Bu işlemin tüm boyutlarıyla açığa çıkarılması ve yaralı bu şahısların akıbetiyle ilgili Meclis araştırması açılması istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, biz de bir hukuk devleti olan ülkemizde bu tür olayların açığa çıkarılmasını, hiçbir olayın karanlıkta kalmamasını ve kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesini istiyoruz.
Sayın milletvekilleri, esasen bu olayda da açıkça görüldüğü gibi, AKP'nin yanlış dış politikası ülkemizi içinden çıkılamayacak sıkıntıların, acıların merkezi hâline getirmiştir. Bütün komşularımızla kavgalı hâle gelmişiz, hiçbir dost komşumuz kalmamış. En önemlisi de en uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye'yle sınırımızda bir devlet kalmamış. Şu anda, en uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye sınırında örgütlerle komşuyuz. AKP'nin izlemiş olduğu dış politika bizi bu noktaya getirmiş. Suriye sınırımızın bir bölümünde PYD hâkim, bir bölümünde IŞİD hâkim, bir bölümünde El Nusra hâkim ve sınırımız kevgire dönmüş, hâlen de öyle.
Çok söyledik: "Bu politika bizi Orta Doğu'nun bataklığına götürür, yapmayın, dönün." dedik ama Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanlığını üstlenen AKP anlayışı bütün uyarılarımızı, önerilerimizi reddetti, kulak arkasına attı.
Değerli milletvekilleri, bakın, ben Gaziantep Milletvekili olarak, henüz Suruç katliamı yaşanmadan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 8 Temmuz 2015 tarihinde bir soru önergesi verdim. Bu önergeyle IŞİD tehlikesine dikkat çekmek istedim. Bu önergeyi Gaziantep'te yaşanan bir olay üzerine verdim. Ne olmuştu? Suriye'yle sınır komşusu olan Gaziantep'in Karkamış ilçesinde, 30 Haziran 2015 tarihinde, Sudan uyruklu olduklarını belirten 3 Tunuslu Suriye'ye geçmek istiyor ve orada IŞİD saflarında çarpışmak istiyor. Yetkililerin yaptığı ne? İzin vermiyorlar ve bu 3 Tunusluyu tekrar ülke içine gönderiyorlar. Biz burada şu soruları sorduk, dedik ki: "IŞİD'e katılmak için Karkamış Sınır Kapısı'na gelen ve sırra kadem basan bu 3 Sudanlı için güvenlik güçleriyle ilgili bir bilgi veya istihbarat paylaşımı olmuş mudur? Bu 3 Sudanlının gitmelerine neden izin verilmiştir, neden gözaltına alınmamışlardır? Burada bir güvenlik zafiyeti söz konusu değil midir? Bu kişilerin toplum açısından bir tehlike olduğunu görmüyor musunuz? Bu kişilerin gözaltına alınıp sınır dışı edilmeleri gerekmiyor mu?" gibi sorularımızla yaşanmakta olan IŞİD tehlikesine dikkat çektik; dinlenmedi. Eğer bu soru önergem dikkate alınsaydı, Suruç, Ankara, Sultanahmet katliamları yaşanmayabilirdi, yaşanmazdı ama göz ardı edildi.
Suruç katliamından sonra Adıyaman'da Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak bir çalışma yaptık arkadaşlar. Bu çalışmada bir rapor hazırladık ve bu raporu da kamuoyunun bilgisine sunduk. Bu raporda, gittiğimiz Adıyaman'da IŞİD'le ilgili faaliyetlerin çok açık, çok rahat yapıldığını gördük. Oradaki araştırmalarımız, Adıyaman'da IŞİD'in yerel dinamikler içinde örgütlendiğini gösteriyordu, şehirdeki bazı mekânların IŞİD'in irtibat noktası gibi faaliyet gösterdiğini söylüyordu ve biz, raporumuzda, IŞİD raporumuzda Ankara'da yaşanan katliamın failinin adı da olmak üzere, hepsini açık açık belirttik. Göz önüne alınmadı, dikkate alınmadı ve şunu gördük: Orada -en hafif deyimiyle- ihmal yoluyla da olsa bir destek var ve IŞİD'in faaliyetlerine göz yumma var.
Değerli arkadaşlar, bugün geldiğimiz noktada Amerika Birleşik Devletleri ile Hükûmet arasında sorun olarak ortaya çıkan PYD konusuna gelelim. Değerli arkadaşlar, 29 Ekim 2014, Habur'dan Suriye'ye Irak Kürt kuvvetlerinin PYD'ye yardım için geçişini sağlayan ve bununla da övünen kimdi, hangi Hükûmetti, Başbakan kimdi, yetkililer kimdi? Bugün bu konuda itirazlarınız ne kadar samimi görünür? PYD'nin lideri Salih Müslim'i Ankara'da kim ağırladı, kim misafir etti, kaç defa geldi? Bugün itirazlarınız ne kadar ciddiye alınır? Alınmıyor da. Ülkemizi bu hâle düşürme hakkınız var mı? Yok.
İzlediğiniz yanlış dış politika nedeniyle, vekili bulunduğum Gaziantep, büyük sıkıntılarla baş başa, terör örgütlerinin merkezi hâline gelmiş. Terör örgütlerinin darphanesi, cephanesi Gaziantep'te ve bu sıkıntılarla ilgili Gaziantep'te halk tedirgin, halk bu sorunların ne zaman çözüleceğini, nasıl çözüleceğini, ne zaman huzur geleceğini merak etmekte.
Komşu ilimiz Kilis. Kilis yaşanacak hâlden çıkmış arkadaşlar. Kilis'te nüfusundan daha fazla Suriyeli göçmen var. Kilis'te ekonomik hayat, Kilis'te sosyal hayat, Kilis'te siyasi hayat allak bullak olmuş, halk tedirgin. Neden tedirgin? Kilis'e bombalar düşüyor, Kilis'e düşen bombalar nedeniyle yurttaşlarımız, vatandaşlarımız yaşamını kaybediyor. Hiçbir önlem yok, hiçbir ciddi araştırma yok ve bugün gelinen nokta, AKP politikası nedeniyle ülke ve şehrimiz, komşu şehrimiz, sınır şehirlerimiz büyük sıkıntı içinde.
Şunu kabul edin arkadaşlar: Bu ülkeyi yönetemediniz. Ülkeyi aldığınız nokta ile getirdiğiniz nokta açık, meydanda, aslında hiç bu kadar tartışmaya da gerek yok. Sıfır terörden aldınız ve bugün ülkeyi kan gölüne döndürdünüz. Yönetemiyorsunuz bu ülkeyi, bunu kabul edin. Gelin, Cumhuriyet Halk Partisinin "Yurtta barış, dünyada barış." ilkesiyle ülkemize, bölgemize barışı, kardeşliği, huzuru, sevgiyi egemen kılalım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)