| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 38 |
| Tarih: | 11.02.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclisin çalışma düzeniyle ilgili önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım.
Sayın konuşmacı "Efendim, Mecliste yoklama istendiği için dün akşam yoklama sağlanamadı." dedi, bunu bir kusur olarak iletti. Aslında yapılması gereken şuydu: Yoklamayı istemek, Meclisi denetlemek buradaki tüm siyasi partilerin, tüm milletvekillerinin sorumluluklarında olan bir husustur. Aslında burada kusuru ve kabahati Parlamentoya gelmeyen ve yoklamada bulunmayan milletvekili arkadaşlarımızda aramak lazım. Bu açıdan sayın hatibin bu yöndeki eleştirileri doğru değil. Evet, biz hatta haftanın üç günü değil, haftanın beş günü bu Meclis çalışsın da halkın gerçekten istediği, özlem duyduğu kanunların Parlamentodan çıkmasını istiyoruz ama görebildiğimiz kadarıyla, maalesef, haftanın üç günü ve milletvekilleri takip etmeyen arkadaşlarımız farkına varmadan -herkesi de aynı potaya koymuyorum- parmak kaldırıp parmak indiriyorlar ve bu da Parlamentonun itibarını sarsan bir durum. Bu açıdan, kanun yapma tekniği açısından da doğru bir husus değil değerli arkadaşlar.
Şimdi, biraz önce söz alan Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Bey dedi ki: "Efendim, biz TRT Şeş'i getirdik, ana dilde savunmayı getirdik." Bunlar külliyen yalan. Neden külliyen yalan? TRT Şeş'in kanunu yok değerli arkadaşlar, TRT Şeş iki dudak arasında. Bir dönem "TRT 6" diyorlardı, TRT Şeş yaptılar; TRT Şeş'ten de şimdi TRT Kurdî yaptılar. Bunun bir kanunu yok. Buyurun, getirin Parlamentoya... Kanunu niye çıkarmıyorsunuz siz? İki dudak arasında "Biz özgürlük getirdik, demokrasi getirdik." Yalan, çıkarın kanunu, ben o zaman size inanmış olayım.
İki: Aynı şekilde ana dilde savunma... Ana dilde savunmayla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin gerisine gittiniz. Nasıl gerisine gittiniz? Mevcut olan, değişmeden önceki hâlinde, bizim Ceza Muhakemesi Kanunu'nda soruşturmadan itibaren, yani vatandaşımız eğer resmî dille kendisini savunamıyorsa, kendisini ifade edemiyorsa, polisle karşılaştığı ilk aşamadan itibaren bildiği dil neyse; Kürtçeyse Kürtçe, İngilizceyse İngilizce, Almancaysa Almanca, Fransızcaysa Fransızca, bununla kendisini savunabilirken, sizin getirmiş olduğunuz yasayı, o dönem HDP'yle birlikte yaptınız, "kovuşturmadan sonra" dediniz. Kovuşturmadan sonra ne demek? Yani, poliste ana dilde savunma yapamazsınız, savcılıkta yapamazsınız, kovuşturmadan sonra yapabilirsiniz. O dönem Adalet ve Kalkınma Partisi ile HDP bölge insanını kandırdı ve aldattı. İşin doğrusu, özü buydu ve bu yasa şu anda da yürürlükte değerli arkadaşlar. Bu açıdan, Adalet ve Kalkınma Partisi güneydoğuya ne getirdi? 3 tane k getirdi. 3 k ne demek? Korkuyu getirdi, kaosu getirdi ve kanı getirdi. İşin doğrusu bu. (CHP sıralarından alkışlar) 3 tane k yani kaos, korku ve kan şu anda güneydoğuda hâkim. Hukukun askıya alındığı, temel hak ve özgürlüklerin olmadığı... İşine geldiği zaman terör örgütleriyle kol kola giren, işine gelmediği zaman da efendim ben terörle mücadele ediyorum.
Ben 80 milyon insana sesleniyorum. Ne diyorlar? Efendim, "Amerika, sen bizim dostumuz musun yoksa PYD'nin dostu musun? PYD terör örgütüdür." Sesleniyorum ben, içimizde hukukçular var, terör örgütü ilan etmek için ne gerekiyor? Bakanlar Kurulu kararı gerekiyor. Devamında ne gerekiyor? Resmî Gazete'de ilan gerekiyor. Sayın Profesör Doktor Burhan Kuzu Hocamız burada, anayasa hukuku hocamız, e, bir danışın o hocanıza. Benim de o dönem hocam değildi ama yani o dönem derslere giriyordu, hocamızın yanında duruyordum ama bilmiyorsanız bilen insandan öğrenin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Ona MİT tırlarını sor. O tırları bilir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hocam de.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bilen insan şunu söyleyecek size, diyecek ki: Bir ülkede bir örgütün terör örgütü sayılabilmesi için öncelikle Bakanlar Kurulu kararı alınacak ve Resmî Gazete'de ilan edilecek. Ey iki yüzlü siyasi iktidar, siz bunu yapmadan "terör örgütü" diyorsunuz. Kamuoyuna niçin yalan bilgi veriyorsunuz? Gerçeklerle örtüşmeyen, resmî hukukla, yasayla örtüşmeyen hususlarda gayet rahat kamuoyuna iyi algı yönetiyorsunuz.
Siz Amerika'ya, efendim, laflar atıyorsunuz, çatıyorsunuz. Peki, biz Malatya Kürecik'e gittik, Amerika üssünü buraya kurmayın dedik. Siz niye kurdunuz? Amerika üssünü Kürecik'e, Malatya'ya kuran, bu siyasi iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi değil midir? İncirlik üssü faal değildi, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak Amerika'nın emrine verip onu faal hâline getiren siz değil misiniz?
Değerli arkadaşlar, Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirip onun karşısında sessiz kalan yine Adalet ve Kalkınma Partisi değil midir?
Daha ötesi, Sayın Doğan Bey, hukukçuyuz. Ne diyoruz biz? Efendim, güneydoğuda geceleri terör örgütü üyeleri geldiği zaman garibim vatandaş korkudan bir ekmek verdiği zaman ertesi sabah ya polis ya jandarma geliyordu: "Sen gelen terör örgütüne ekmek verdin." Terör örgütüne yardım ve yataklıktan dolayı dava açılıp binlerce ceza yiyen vatandaşımız var. Peki, siyasi iktidar ne yaptı? Oslo'da gidip görüştü mü? Gidip valilere genelge gönderip "Efendim siz görmezlikten gelin." dedi mi? Bizzat Sayın Başbakanın itirafı: "Çözüm sürecinde bunlar şehirleri yığınak hâline getirdiler." Bu bir itiraftır. Bu terör örgütlerine yardım ve yataklık değil de nedir bu?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Karar verin, karşı mısın, değil misin çözüme?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ya sen Apo posterleri altında gösteri yapan adamsın! Apo posterinin altında yürüyüş yapan adamsın!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
MAHMUT TANAL (Devamla) - Değerli kardeşlerim, burada terör örgütleriyle kol kola giren, terör örgütleriyle aşık tutan siyasi iktidardır.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Apo posterinin altında yürüyüş yapansın sen be!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, Suriye'yle ilgili politikaya geldiğiniz zaman diyorsunuz ki siz...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Cevap ver Sayın Tanal! Apo posterinin altında yürüyen değil misin? Cevap ver!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
MAHMUT TANAL (Devamla) - Suriye'yle ilgili mültecileri getirdiniz, sığınmacıları getirdiniz. Bakın, Sultanahmet'teki bombacı sizin "sığınmacı" dediğiniz, kayıt yaptırdığınız kişi çıkmadı mı? Çıkmadı mı? Yani "sığınmacı" deyip siz, gayet rahat bunların tamamına kol ve kanat gerdirdiniz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sayın Tanal, Apo posterinin altında yürüdün mü, yürümedin mi kardeşim? Söyle yahu!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, siz PYD örgütüne diyorsunuz terör örgütü. Peki siz PYD'nin liderini Ankara'da karşılamadınız mı, İstanbul'da karşılamadınız mı? Bunlarla toplantılar yapmadınız mı siz?
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sen ne diyorsun? Merak ediyoruz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Apo posterinin altında yürüdün mü, yürümedin mi? Söyle Sayın Mahmut Tanal!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Değişen konjonktüre göre Türkiye Cumhuriyeti devleti korunur.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bunlara baktığınız zaman, değerli arkadaşlar, burada hukuken, ahlaken, örfen, dinen, birlikte kol kola yürüdünüz.
Değerli milletvekilleri, bir daha milletvekili seçilmek için, mevkiler için, makamlar için ülkenizi satmayın. Ülkenize sahip çıkın. Terör örgütleriyle iş birliği, eylem birliği yapmayın. Ama, maalesef, bunu bu siyasi iktidar yaptı. Sizin bu anlamdaki karneniz gerçekten çok çok zayıf. Hatta ülkeye ihanetçi arıyorsanız, ülkeye ihanet ediliyorsa...
Değerli arkadaşlar, ülkede terör örgütleri 2002 yılında siz geldiğiniz zaman sıfırdı, terör örgütleri yoktu bu şekilde. Ve bunların bu ülkede yeşermesini, büyümesini, dağdan şehre inmesini siyasi iktidar yaptı.
Yalnız milletvekilleri şunu karıştırıyor: İktidarla sıralarda, burada oturanlar farklı insanlar. İktidarda olanların orada olması lazım, onların konuşması lazım. Bu sözlerin muhatabı Bakanlar Kurulu. Sizin de aynı şekilde Bakanlar Kurulunda, kendi bire bir toplantılarınızda bunu dile getirmeniz lazım.
Bana yerinizden laf atarak prim yapamazsınız arkadaşlar.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ya öyle bir derdimiz yok ki. Gerçeği ortaya koyuyoruz.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Yani siz hep sürekli diyorsunuz ki: "Biz seçimle geldik." Halk size oy vermiyor. Halk, Recep Tayyip Erdoğan'a oy veriyor. [AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri ve alkışlar(!)]
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Aferin, aferin!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bana laf atmayın. Bakın, bu niçin biliyor musunuz? Halk oyu size vermiyor. [AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)] Niçin? Sizin karşılığınız yok. Sizin karşılığınız olmadığı için oyu size vermiyor. [AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri ve alkışlar(!)]
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, konuşmacıyı duyamıyorum.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Yani bunu bilmeniz gerekir. Sizin karşılığınız olmuş olsa size oy verecekler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hadi güle güle!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Sizin karşılığınız olmadığı için size oy vermiyor. Bunlardan utanmanız lazım, bundan üzülmeniz lazım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Tanal, teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu sebepten dolayı alkışlıyorsunuz. Yani hakikaten ancak bu kadar olabilir.
Ben hepinize teşekkür ediyorum. Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum. [CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar(!)]