GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:41
Tarih:18.02.2016

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 6'ncı maddesi özel nitelikli kişisel verilerin nasıl korunacağına ilişkin bir düzenleme getirmektedir. Esasında, maddenin (1)'inci fıkrasına baktığımızda, özel nitelikli kişisel verilerin ne olduğunu ifade ediyor ve bunların işlenmesinin, kişinin rızası olmaksızın işlenmesinin yasak olduğu da (2)'nci fıkrada açıkça ifade ediliyor. Daha sonra (3)'üncü fıkrada ise rıza olmaksızın işlenebilecek istisnai iki hâl düzenleniyor; birisi kanunda yazan hâl, diğeri ise sağlıkla ilgili bazı verileri burada ifade ediyor. (4)'üncü fıkrasında ise özel nitelikli kişisel verilerin (2)'nci ve (3)'üncü fıkradaki kurallar yanında (4)'üncü fıkraya göre kişisel verileri koruma kurulu tarafından alınacak yeterli önleme kurallarına da uyulmasını şart koşuyor, sadece buradaki yasaklara değil, aynı zamanda Kişisel Verileri Korumu Kurulunun ortaya koyacağı kurallara da uyma zorunluluğu getiriyor. Esasında bu madde, hassas kişisel verilerin daha fazla korunması için kurallar içeren bir maddedir, bunları daha fazla korumaktadır.

"Sağlıkla ilgili, cinsel hayatla alakalı veriler neden burada yer alıyor?" şeklindeki değerlendirme de... Esasında, bizim Türk Ceza Kanunu'nun 135'inci maddesine baktığımız zaman, orada cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına ilişkin kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde işlenmesini suç olarak tanzim ediyor ve bunu bir cezai yaptırıma bağlıyor.

Bu maddenin (3)'üncü fıkrasına baktığımız zaman ise "Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi ile sağlık hizmetlerinin planlanması, yönetimi ve finansmanı amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenmesi..." deniyor. (1)'inci fıkrada hassas veriyi koyuyor, (2)'nci fıkrada cinsel yaşamla ilgili verilerin işlenemeyeceğini hükme bağlıyor; "Bu veri işlenemez." kişinin açık rızası olmadıkça yasaktır, o yasağı getiriyor. Ayrıca, (3)'üncü fıkranın içerisindeki b) bendi ise buna bir istisna getiriyor. Ne istisnası? Sağlıkla ilgili olması hâlinde bu işlenebilir. Yani, siz, cinsel yaşamınızla ilgili bir sağlık sorunu yaşadığınızda, hastaneye gittiğinizde doktorlar size soru sormayacak mı, siz o doktora cevap vermeyecek misiniz? Vatandaşımızın tedavi hakkı ve orada gerekli cevapları alması ve bununla ilgili birtakım verilerin kaydolması zorunlu olduğu zaman bu kaydedilmeyecek mi? Bu bir zorunluluktan konulmuştur yoksa devletin güvenliğiyle falan alakası yok. Sadece sağlıkla ilgili konularda, teşhis ve tedavi süreçlerinde, gerekli olduğu zaman, tabipler tarafından, sağlıkla ilgili birimler tarafından bunun işlenmesi için bir kural getiriliyor yoksa (1)'inci fıkra "hassas veri" diyor, (2)'nci fıkra işlenmeyi yasaklıyor, o zaman işleyemeyecek ama bu kuralı koyduğumuzda, bu istisna çerçevesinde işlenecektir. Ayrıca, Avrupa Genel Veri Koruma Regülasyon Taslağı'nın -bu taslak, bu sene içerisinde yürürlüğe girecek taslak- içerisindeki hassas verilerle ilgili 9'uncu maddesinde -maddeyi de veriyorum, bakabilirler- "Genetik veriler ya da sağlık veya cinsel yaşam..." ve devam ediyor. Bunlara dair veriler, nitelikli kişisel veri olarak kabul edilmiş, kural olarak işlenmelerinin yasak olduğu belirtilmiş ancak işlenebileceği hâller de öngörülmüştür. Bunlardan bir tanesi, bu sağlıktır. Onun için, bu, sağlıkla ilgili bir husus olduğu için buraya konulmuştur aksi takdirde işlenmesi mümkün olmayacaktır. O nedenle, bu konudaki değerlendirmenin isabetli olmadığını, amacın da tamamen bu olduğunu burada ifade etmek isterim.

Tabii, diğer bir konu, yargı üzerindeki yürütme baskısı. Türkiye'de yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrı, yargı bağımsızdır. Yürütmenin yargı üzerinde etkisi sürekli tartışılır, kim iktidarsa onun yargı üzerinde bir etkisi olduğu her zaman söylenir. Bunun gerekçesi nedir? diye sorduğumuzda, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Başkanının Adalet Bakanı olması ve Adalet Bakanlığı Müsteşarının HSYK'da yer alması gösterilir. Bu, geçmiş dönemdeki HSYK yapısına baktığınızda etkili bir durumdu. Neden? Başkan olduğu için Adalet Bakanı, Teftiş Kurulu doğrudan Adalet Bakanına bağlı ve Adalet Bakanının talimatıyla her işi yapabiliyordu ve tek bir kurul vardı, bu kurul da Adalet Bakanının Başkanlığında toplanıp her işi yapabiliyordu. Ama, biz, yeni HSYK yapılanmasını yaparak esasında, Adalet Bakanının kuruldaki rolünü temsili bir pozisyona indirmiş olduk. Şu anda, Adalet Bakanı kurulun dairelerinden herhangi birinin çalışmasına katılamaz, sadece Genel Kurula -disiplinle ilgili kısımlar hariç- belli konular görüşülürken Başkanlık yapabilir, onun dışında herhangi bir yetkisi söz konusu değil. Örneğin, bir cumhuriyet savcısı veya hâkimle ilgili şikâyet olduğunda 3. daire eğer bu şikâyetin incelenmesine karar verirse dosya Adalet Bakanının önüne geliyor, Adalet Bakanı ona imza veriyor, vermediği zaman önüne dosya da gelmiyor. Yani, Adalet Bakanının rolü burada azaltılmış oldu ve bizim dönemde, bu anlamda bir iyileştirme sağlandı. Bakanın orada olması, bütçe görüşmelerinde HSYK'ya dönük birtakım eleştirilerde, yargıya dönük eleştirilerde yargının siyasallaşmasını önlemek, her eleştiriye cevap yetiştirmesini önlemek ve onlara karşı esasında bir koruma oluşturmak içindir. Bugün, herkes, yargıyla ilgili bir şey olduğunda siyasete hücum ediyor. Bu açıdan da siyaset yıpranırken esasında, orayı da bir koruma yaptığını burada ifade etmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Mikrofonunuzu açıyorum, sözlerinizi tamamlayınız Sayın Bakan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şimdi, soru çok olduğu için...

Bir şey daha söyleyeceğim, bakın biz iktidar partisiydik ve AK PARTİ'nin 341 milletvekili vardı, tek başına iktidardık. Bizim emrimizde olduğunu söylediğiniz yargı, AK PARTİ'ye kapatma davası açmıştı. Başbakanımızla, bakanlarımızla ilgili, bizim emrimizde olduğunu söylediğiniz yargı pek çok soruşturma yapmıştır. Bütün bunların hepsi, yargının bizim emrimizde olmadığının en somut göstergeleridir. Biz yargının ne iktidarın ne paralel güçlerin ne de başka bir gücün elinde olmasını, bu ülke için, hukuk devleti için en büyük tehlike olarak görüyoruz. Onun için de yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının her daim güçlü olması için elimizden geleni yaptık, bundan sonra da yapacağız.

Sayın Başkan, diğer sorular için ayrıca yazılı cevap verelim, sürem...

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederim Sayın Bakan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ben teşekkür ederim.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Sayın Topal, bir şey mi söylediniz?

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sorduğum sorunun cevabını istiyorum da eğer süre bittiyse ek süre verelim...

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Sayın Bakan, Halk TV neden sansüre uğruyor? Lütfen...

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, Halk TV'yle ilgili soruya cevap verebilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan, mikrofonunuzu açıyorum.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Şimdi, Can Dündar ve Erdem Gül'ün bugüne kadar "Halk TV seyretmek istiyoruz." diye Bakanlığa veya Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne yapılmış bir yazılı müracaatı yoktur; bir.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Sayın Bakan...

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bir dakika.

İkincisi, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünde, cezaevlerindeki, infaz kurumlarındaki... Kanunun "Hükümlünün Radyo, Televizyon Yayınları İle İnternet Olanaklarından Yararlanma Hakkı" kenar başlıklı 67'nci maddesinde yer alan hükümler gereğince ceza infaz kurumlarında merkezî yayın sistemi üzerinden izlenebilen televizyon kanalları hükümlü ve tutuklulardan gelen talepler doğrultusunda idare ve gözlem kurulunca belirlenmektedir. Özellikle mevcudu kalabalık ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklular arasında anket yapılmak suretiyle en çok talep edilen kanallar belirlenmekte ve merkezî sistemden yayınlanmaktadır. Kural budur yoksa cezaevinde falan kanalın seyredilmesi, seyredilmemesi konusunda Bakanlığımızın bir uygulaması yoktur. Bu kurala göre bu yapılıyor çünkü cezaevlerinde çok farklı düşünen insanlarımız var; onların ortak isteklerine -kalabalık olan yerlerde- riayet ediliyor ama tek kalınan, diyelim 2 kişi olan yerlerde talepleri varsa o taleplere göre onlar da değerlendiriliyor. Şu anda bir talepleri yok. Talepleri yazılı olarak olduğunda gereği yapılır.