| Konu: | Sokağa çıkma yasağı uygulanan yerlerde kişilerin yaşam haklarının korunmasına yönelik gerekli tedbirleri almadığı ve sağlık hizmetlerinde aksamalara sebebiyet verdiği iddiasıyla Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergenin (11/1) ön görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 23.02.2016 |
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hakkımda verilen gensoruyla ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Vatanın ve milletin bağımsızlığı, bölünmez bütünlüğü için fedakârca hizmet ederken, sağlık hizmeti sunarken şehit olan tüm meslektaşlarımıza ve şehitlerimize Allah'tan rahmet dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak çıktığımız bu mukaddes yolculukta daima insan dedik, önce insan dedik ve insanı yaşat ki devlet yaşasın diyerek bu yolculuğa devam ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Bizim için bu ülkede yaşayan her insan hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan olduğu için eşit, özgür ve onurlu bir yaşam hakkına sahiptir. Herkes cinsiyet, ırk, renk, dil, din, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik, fakirlik farkı olmaksızın bizim için eşittir ve her türlü hizmete layıktır. Biz bu düşüncelerle AK PARTİ hükûmetleri olarak dünyanın da takdir ettiği devasa bir dönüşüm yaptık. Bu millet, bu asil millet kendisine sunulan hizmeti büyük bir kadirşinaslıkla destekledi, her seçimde arkamızda durdu, bize güç verdi. Bu sayede büyük dönüşümleri gerçekleştirmemiz mümkün oldu. Hizmetlerin en iyisine, en güzeline layık olan aziz milletimize huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, işin doğrusu, silahların gölgesinde, zırhlı ambulanslarla -yanlış anlamadınız, zırhlı ambulanslarla- roketatarlarla, bomba yüklü araçların patlatılmasıyla tahrip edilen hastanelerimizle hizmet veren bir bakanlık olarak, dünyanın en fedakâr sağlık çalışanlarıyla hizmet veren bir bakanlığın Bakanı olarak burada bulunmak, benim için tam bir ironi. Bu ironiyi oluşturanların amacı zulme rıza göstermemiz ise biliniz ki bu asla olmayacaktır. Yine, amaç 780 bin kilometrekarelik vatan toprağımızın herhangi bir noktasında ay yıldızlı bayrağımızın indirilmesi ise yine asla olmayacaktır, asla gerçekleşmeyecektir.
Bu ironiyi oluşturanlar şunu çok iyi bilsinler ki: Aziz milletimiz, her şeyin en doğrusunu bilmekte ve bizim samimi gayretlerimizi, basiretiyle her zaman en doğru biçimde değerlendirmektedir. Eminim, bu ironiyi oluşturanların samimiyetini, vatanına ve milletine bağlılığını, yine aziz milletimiz basiretiyle en doğru biçimde değerlendirecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün niçin gensoru görüşmesi yapıyoruz? Neyle itham ediliyoruz? Hangi iftiralara muhatabız? Aslında ne oldu? Şimdi, aziz milletimizi ve yüce Meclisimizi kısaca ama doğru bir biçimde bilgilendirmek istiyorum.
Bugün, terör, tüm dünyanın ortak sorunu olarak karşımızda durmaktadır. Terörist örgütler, yaydıkları şiddet hareketleriyle topluma korku salarak kargaşa ortamı yaratmayı ve vatandaşın devlete olan güvenini sarsmayı hedef almaktadır. Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki terör eylemlerinde, psikoloji önceliklenerek fiziksel sonuçlar alınmaya çalışılır. Zira, birkaç kişiyi doğrudan etkilediği düşünülen terör eylemleri psikolojik boyutlarıyla milyonlarca kişiyi etkileyebiliyor. İnsanlar korkutularak, öldürülerek hedefe gitmek amaçlanmaktadır. Bölücü terör örgütü PKK da yıllardır bunu yapmaya çalışıyor. Bölücü terör örgütü, daha önce kırsal kesimlerde gerçekleştirdiği terör eylemlerini son zamanlarda şehir merkezlerine taşıdı. Vatandaşımızın olağan yaşamı belirli bölge ve ilçelerde sürdürülemez hâle geldi. Sokağa çıkma yasakları ilan edilmeden önce kurulmuş barikatlarla, kazılmış çukurlarla, tuzaklanmış mayınlarla ve silahlı teröristlerle kamu hizmetinin bu bölgelerde yürütülmesi engellenmeye çalışıldı. Sadece sağlık hizmetleri değil, eğitim hizmetleri, adalet hizmetleri, güvenlik hizmetleri ve tüm vatandaşlarımıza devletin asli görevi olarak vermesi gereken kamu hizmetleri terör nedeniyle engellendi; savaş nedeniyle değil, terör nedeniyle engellendi arkadaşlar. Huzurun, güvenin, bağımsızlığımızın sembolü ve rengini şehit kanından alan ay yıldızlı bayrağımız gönderden indirilmeye çalışıldı.
Bu süreçlerin sonucu olarak, vatandaşlarımıza kamu hizmetlerinin etkin ve yerinde verilmesi, can ve mal güvenliğinin temin edilmesi amacıyla terörle mücadele kapsamında 5402 sayılı Kanun uyarınca muhtelif il ve ilçelerde sokağa çıkma yasakları ilan edildi.
Değerli milletvekilleri, sokağa çıkma yasakları ilan edilmeden önce İçişleri Bakanlığıyla koordinasyon sağlanarak sağlık hizmetleri öngörülen sürece göre yeniden planlandı. Bu çerçevede, acil sağlık hizmetleri kapsamında ek insan kaynağı ve ambulans planlaması yapıldı. Acil durumlarda hasta nakli için bölgeye 2 uçak, 4 helikopter ambulans görevlendirildi. Çalışma güvenliğini tehdit eden durumların ortaya çıkması üzerine, çalışan güvenliğini ve hastaya erişimi artırmak amacıyla zırhlı ambulansları bölgeye gönderdik.
Ulusal medikal kurtarma ekiplerimizi, olağandışı durumlarda sağlık hizmeti sunum tecrübesi de göz önüne alınarak, düzenli aralıklarla değişim yapmak suretiyle, sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelerde görevlendirdik. Hastanelerin acil servislerini güçlendirerek yaralanmalara anında ve yerinde müdahale edecek uzman tabip ve sağlık personeli görevlendirmeleri yaptık. Hastane yoğun bakım ve ameliyathanelerimizi tıbbi cihaz ve insan kaynağı bakımından güçlendirdik ve yerinde hizmet sunumunu etkin hâle getirdik.
Diyaliz hastalarımızın sokağa çıkma yasağı uygulamalarından önce hastanelere yatışlarını yaparak diyaliz hizmetlerini verdik. Sokağa çıkma yasağı olan bölgelerde aile hekimlerimizin bütün zorluklara rağmen hizmet sunması amacıyla güvenli olan ek binalara taşınmasını sağladık. Ayrıca, mobil sağlık hizmetleriyle yerinde birinci basamak hizmetleri verdik, vermeye devam ediyoruz.
Terör olayları nedeniyle geçici yer değişikliği yapan vatandaşlarımızın gittikleri yerlerde aile hekimliği hizmetleri alabilmelerini sağladık. Gebe, bebek, çocuk izlem ve aşı vakti gelenlere birinci basamak sağlık hizmetlerini verdik, vermeye devam ediyoruz.
Sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelere merkezden yöneticiler gönderdik, üst düzey bürokratlarımız düzenli aralıklarla sürekli olarak bölgede bulundu ve yapılan çalışmaları her zaman yerinde takip ettik. Benim başkanlığımda, sürekli bir biçimde, Sağlık Bakanlığı Koordinasyon Merkezinde telekonferans görüşmeleriyle sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sürdürdük, sürdürüyoruz. Böylece, etkin bir kriz yönetimini en üst düzeyde gerçekleştirdik.
Bizzat kendim Diyarbakır'da bölge sağlık yöneticilerini toplayarak hizmet planlamasını yerinde yaptık ve sağlık hizmetlerini yerinde inceledik. Yaralıları hastanelerde ziyaret ederek halkımızla da durumun tespitini yaptık.
Cizre'yle ilgili toplumda oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıyı da dikkate alarak Cizre'ye gidip sağlık hizmetlerini yerinde inceledim. Göründü ki kent merkezlerinde kazılan çukurlara, tuzaklanan bombalara, yakılan, kurşunlanan ambulanslara rağmen bölge halkının sağlık hakkına ve hizmetine erişimi engellenememiş, kahraman sağlık personelimiz bu şartlar altında dahi sağlık hizmetini en iyi şekilde sunmuş, sunmaya devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; şimdi yüce Meclisimize sunacağım bilgiler ve vereceğim rakamlar az önce ifade ettiğim hususları bütün açıklığıyla ortaya serecektir.
Şükrü Erdinç kardeşim az önce Şırnak ve Cizre rakamlarını verdi. Ben de Nusaybin ilçemizdeki rakamları vereceğim: 21 Aralıktan günümüze 466 doğum, 64 diyaliz vakası, 2.770 yatan hasta, yaklaşık 139 bin poliklinik hastası, 1.448 ameliyat, 616 il içinde sevk, 1.027 il dışı sevk hizmeti verilmiş.
Diyarbakır ilimizde 2 Aralıktan günümüze 5.197 doğum, hastanelerimizde yapıldı. 262 diyaliz vakası, 39.038 yatan hasta, yaklaşık 500 bin poliklinik hastası, 3.540 ameliyat, 3.200 il içinde sevk, 404 il dışı sevk hizmeti verildi.
Halk sağlığı hizmetleri olarak, aile hekimlerimiz tarafından, sokağa çıkma yasağı ilan edilen bölgelerde ikamet eden 365.110 kişi tek tek aranarak bulundukları ile göre aşılama, gebe takibi, bebek ve çocuk izlemleri, evde sağlık hizmetleri gibi konularda bilgilendirme ve aile hekimlerine yönlendirme çalışmalarını gerçekleştirmiş, sokağa çıkma yasağı kaldırılan bölgelerde ise halk sağlığı ve aile hekimliği hizmetleri kesintisiz olarak sunulmaya başlanmıştır.
Acil sağlık hizmetlerinde gerçekleştirdiklerimize bakacak olursak, Şırnak il genelinde sokağa çıkma yasağının başladığı tarihten bugüne 112 acil çağrı numaramıza 31.938 çağrı gelmiş, 9.302 vakaya ambulans görevlendirilmiş, 9.089 vaka taşınmış, Cizre ilçemizde 3.216 ambulans talebinin 3.044 adedi karşılanmıştır. Sur ilçemizde 24.440 vakaya ambulans görevlendirilmiş, Sur ilçemizde ulaşılamayan vaka sayısı sadece 2'dir. Nusaybin ilçemizde 1 Ekim tarihi itibarıyla 1.974 vaka taşınmış, il içinde 267 sevk, il dışında ise 127 sevk gerçekleştirilmiştir. 2015 ve 2016 yıllarında, bugüne kadar ilin kendi yöneticileri tarafından sağlık hizmeti almış vatandaşlarımızın yaşadığı Diyarbakır'da 4.348, Şırnak'ta 1.873 ev ziyareti yapılmıştır. Bu ziyaretler sırasında vatandaşlarımızın memnuniyeti yüz yüze alınmış ve talepleri de değerlendirilmiştir.
Değerli arkadaşlar, daha önce de bu kürsüden, zaman zaman da meydanlarda şu cümleyi söyledim: Biz "Edirne'de ne varsa Şırnak'ta da o olacak." diyoruz, biz Bursa'da ne varsa Diyarbakır'da da o olsun istiyoruz. Bakın, size şimdi Bursa ve Diyarbakır kıyaslamasıyla ilgili birkaç rakam vereceğim, Aytuğ kardeşim de rakamları inceleyebilir. Bursa'da 10 bin kişiye 17 yatak düşerken Diyarbakır'da 10 bin kişiye 15 yatak düşüyor. Bursa'da 10 bin kişiye 1,85 yoğun bakım yatağı düşerken Diyarbakır'da 10 bin kişiye 1,82 yoğun bakım yatağı düşüyor. Bursa'da her 1.153 kişiye 1 doktor düşerken Diyarbakır'da her 1.194 kişiye 1 hekim düşüyor. Bursa'da her 810 kişiye 1 hemşire düşerken aynı sayı Diyarbakır'da da yine 810 hemşire. Bursa'da ambulans başına düşen nüfus sayısı 34.248 iken Diyarbakır'da ambulans başına düşen nüfus 19.693'tür. Bursa'da 112 istasyonu başına düşen nüfus sayısı 46.599 iken Diyarbakır'da 31.811'dir.
Edirne'den de örneği vereyim: "Edirne'de ne varsa Şırnak'ta da o olacak." dedik. Edirne'de 10 bin kişiye 19 yatak düşerken Şırnak'ta 10 bin kişiye 13 yatak düşüyor. Edirne'de 10 bin kişiye 1,79 yoğun bakım yatağı düşerken Şırnak'ta 10 bin kişiye 1,31 yoğun bakım yatağı düşüyor. Edirne'de her 704 kişiye 1 hemşire düşerken Şırnak'ta 934 kişiye 1 hemşire düşüyor. Edirne'de ambulans başına düşen nüfus sayısı 11.182 iken Şırnak'ta 12.900. Edirne'de istasyon başına düşen nüfus 10.593 iken Şırnak'ta 11.141'dir değerli arkadaşlar. 2002'den 2016'ya geçen sürede, yaklaşık on dört yıllık iktidar dönemimizde Edirne'deki yatak sayısı yüzde 39 artarken Şırnak'ta yüzde 235 artmıştır.
Arkadaşlar, AK PARTİ dönemini eleştirmek yerine daha önceki dönemdeki hataları, gelin... CHP, AK PARTİ'yi eleştirdiğinin onda 1'i kendisini eleştirebilse, esasında kendine büyük bir iyilik yapacak.
Yine, uzman hekim sayısı Edirne'de yüzde 98 artarken Şırnak'ta yüzde 590 artmıştır. Hemşire sayısı Edirne'de yüzde 60 artarken Şırnak'ta yüzde 377 artmış. Bursa'daki yatak sayısı yüzde 78 artarken Diyarbakır'da yüzde 62; yine, uzman hekim sayısı Bursa'da yüzde 165 artarken Diyarbakır'da yüzde 345 artmış. Hemşire sayısı Bursa'da yüzde 178 artarken Şırnak'ta yüzde 201 artmış arkadaşlar. Şimdi, bütün bunlardan rahatsızlık duymayı HDP adına anlıyorum ama CHP adına anlamakta açıkçası zorlanıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verilen bu sağlık hizmetleri sunumundan rahatsız olan terör unsurları ve destekçileri ne yazık ki fedakâr sağlık çalışanlarımızı da hedef almıştır. Bu süreç içerisinde 5 sağlık çalışanımız şehit edilmiştir. 25 ambulans ve ekibimize silahlı, molotoflu ve roketatarlı saldırı olmuştur. 3 devlet hastanemize toplam 30 roketatarlı saldırı yapılmıştır. 15 ambulans hekimimiz teröristler tarafından alıkonulmuştur. 5 ambulans ekibimiz çatışma arasında kalmıştır. 9 ambulansımızın tıbbi cihaz ve ekipmanları gasbedilmiştir. Arkadaş, CHP sözcüsünün bir kelimeyle "terörist" demediği, bir kelimeyle sağlık çalışanlarının bu mağduriyetlerini dile getirmediği bir anlayışı nasıl izah edecekler, anlamakta zorlanıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu terörist saldırılarda şehit olan sağlık çalışanlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Sokağa çıkma yasağı uygulanan kent merkezlerinde görev yapan kahraman ve fedakâr sağlık çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum. Böyle bir teşkilatın mensubu olmaktan onur ve şeref duyuyorum.
Buradan aziz milletimizin huzurunda bütün sağlık çalışanlarına sesleniyorum: Fedakâr sağlık ordumuzun kahramanları olan sevgili kardeşlerim; canınızı dişinize takarak yedi gün yirmi dört saat esasına göre yaptığınız hizmetleri görmezlikten gelen ve şu anda bu konuşmayı yapmamıza neden olan iftiraları, kötü niyetli suçlamaları dikkate almayın. Yaratılanların en şereflisi olan insana hizmet etmeye aynı gönüllülükle, aynı samimiyetle, aynı kararlılıkla devam etmenizi istiyorum. Bu millet sizden razıdır, Rabb'im de razı olsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, Cizre'de bir evin bodrum katında yaralılar olduğu iddiasıyla ilgili konuyu Değerli Şükrü Kardeşim bütün boyutlarıyla açıkladı. Bu, dünyaya ve Türk kamuoyuna, Türkiye kamuoyuna bir algı yönetimiydi. Burada, bodrumlarda ölen insanların neden 10 ile dağıldığını... Orada, bodrumda olan vatandaşlar o ilde meskûn mu değil mi, onun dökümünü de siz verirseniz, onu da Meclis bilir, kamuoyu da öğrenmiş olur, İçişleri Bakanımız da verecektir.
Değerli milletvekilleri, burada insan haklarından bahsedenlerin insan haklarını doğrudan hiçe saydıklarını görmekteyiz. Tabii ki zaman zaman bu olağanüstü şartlarda sağlık hizmetlerine erişemedikleri, bizim de onlara ulaşamadığımız vatandaşlarımız olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir dakika daha ek süre veriyorum toparlamanız için.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, grup yönetimlerine ikişer verirken bize...
BAŞKAN - Sayın Bakan, bitiremezseniz tekrar veririm. Bir dakikada toparlamaya çalışın lütfen.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Ancak bunun tek sorumlusu terör örgütüdür, eli silahlı teröristlerdir. Onlara rağmen, sağlık çalışanlarımız tarafından örnek bir sağlık hizmeti verilmiştir, verilmeye devam edilecektir.
Terör, meşru olmayan bir amaca meşru olmayan şiddeti kullanarak ulaşma eylemidir. Burada, meşru olmanın ölçüsü hukuktur, manevi dinamiklerimizdir ve ortak toplum vicdanıdır. Bu tanıma ve ölçüye göre terör suçtur, günahtır, ayıptır. Herkesin ona karşı çıkması ve onu lanetlemesi gerekir. Teröre karşı yapılan mücadele meşru müdafaadır ve meşru müdafaa bütün hukuk normlarında insan hakkıdır.
Sözlerimi burada sonlandırırken, birlik ve bütünlüğümüze, huzur ve güvenliğimize yönelik insanlık dışı terör saldırılarını şiddetle kınıyorum. Herkesi sağduyuya ve mesuliyetini icraya davet ediyorum. Her türlü olumsuzluğa, terör saldırılarına...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayınız Sayın Bakan.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum.
...bugün bir örneğini yaşadığımız gibi, iftira ve karalamalara rağmen, insanımıza sağlık hizmeti sunmaya devam edeceğimizin herkes tarafından bilinmesini istiyorum.
Son olarak bir şeyin daha bilinmesini istiyorum: Terör örgütü en ağır bedeli ne yazık ki Kürt kökenli vatandaşlarımıza yaşatıyor. Bu millet ne Kürt kökenli vatandaşlarını mağdur edecektir ne onları sahipsiz bırakacaktır.
Son olarak da, bu kürsüden ülke adına, millet adına, bayrak adına yemin edenleri yeminlerine sadık kalmaya davet ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)