GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarafımızdan verilen önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin bazı gerçeklerini doğrudan dile getirmenin, doğrudan ifade etmenin tam da zamanı olduğu düşüncesindeyiz. Bu değerlendirmeleri olabildiğince açık bir şekilde yapmak, bunlarla yüz yüze gelmek, bunları sorgulamak cesaretini ve sorumluluğunu gösterme zamanımızın bir kez daha geldiğini ifade etmek gereğini duyuyoruz.

Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye, ekonomi politikalarıyla, yargı ve kolluk yapılanmasıyla, istihbari yapılanmasıyla bağımlı hâle gelen bir ülke konumundadır; kendi özgür iradesini kullanmayan, kullanamayan bir ülke konumundadır. Bu gerçeği görmemiz gerekiyor.

Bu fotoğraf ve bu gerçek beraberinde neyi getiriyor? Toplumda nefreti getiriyor, ayrışmayı getiriyor, toplumsal tehlikeyi ve bir kısır döngüyü yaratıyor. Olay sadece, bence, iktidar ve cemaat kavgasından ibaret değildir; bunu da aşan boyutları vardır, bunu görmemiz gerekiyor. Daha ötesi var; iktidar ve cemaati de kullanan, kuşatan, hepimizi kuşatan -hepimizi ama- Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm yurttaşlarını kuşatan, teslim almak isteyen büyük oyunu görmemiz gerekiyor değerli milletvekilleri.

Bakın, bunları biraz somut örneklerle anlatayım. Bunları 2005-2006'dan bu yana aslında Cumhuriyet Halk Partisi olarak anlatıyoruz ama bir kez daha anlatmamız gerekiyor. Türkiye'de 2005-2006'lı yıllardan bu yana, yargı-istihbarat-emniyet üçgeninde, legal ve illegal unsurlar, dinamikler hep birlikte görev yapmaktadır. Türkiye, bu dönemde sömürgeleştirilen ve bölgede uydu hâline getirilen bir ülke hâline gelmiştir ve maalesef, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın taşeron Bakan konumuna geldiği bir ülke hâline gelmiştir.

Beş altı yıldan bu yana, Türkiye'nin sömürgeleştirilmesi sürecini kronolojik ve maddi bulgularıyla anlatıyoruz. Bu çerçevede şunları sorduk, Adalet Bakanına şunları sorduk:  "Sayın Bakan, 2-3 Aralık 2010 tarihinde yirmi dört saatliğine Amerika'ya gidip gelme ihtiyacını neden duydun?" Bunun cevabını ver, bunu soruyoruz. Aslında bunun cevabı, olayların gelişimiyle, son derece açık. Hâkim ve Savcı Değişim Programı'nın yeni dinamiklerini konuşmak üzere gidip geliyoruz. Hâkim ve Savcı Değişim Programı'nda neyi konuşuyoruz? Duruşma öncesi kolluğun faaliyetleri nasıl olmalıdır, bunları konuşuyoruz. Bunun anlamı yargınızı, kolluğunuzu birilerine teslim etmek değil midir değerli milletvekilleri? Bunu, Türkiye Silivri'de yaşıyor, bunu KCK olaylarında yaşıyor, bunu bütün kritik konularda yaşıyor.

Bakın, bu çerçevede neyi soruyoruz? "Türkiye ekonomik olarak bağımlı hâle gelmiştir." derken, Suudi Arabistan ve Katar'dan gelen 10 milyar dolarların kaynağını neden açıklamıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı bütün kritik aşamalarda, Uzak Doğu gezilerini yarıda kesmek pahasına neden öncelikle Suudi Arabistan'ı ve Katar'ı ziyaret ediyorlar? Bunlar önemli konular değil mi değerli milletvekilleri? Bu konulardaki önergelere neden cevap verilmiyor? Bunları sorgulamak gereğini duymuyor musunuz? Bunları sorgulamayacak mısınız? Bunları çocuklarımızın geleceği adına, hepimizin geleceği adına sorgulamak, sormak gerekmiyor mu değerli milletvekilleri?

Bakın, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi başkanları ve emniyet örgütleri, emniyet birimleri yabancı büyükelçiliklere girip kritik dava dosyaları hakkında ve ana muhalefet partisi hakkında brifing verebiliyor değerli arkadaşlarım. Bu fotoğrafı görmeniz gerekiyor. Onun için, biz diyoruz ki: Sayın Başbakan, "Gelin beni de alın." diye kükreyen Sayın Başbakan, maalesef birilerine teslim olmuştur. Bu sadece cemaat değildir. Bu büyük fotoğrafı görün değerli milletvekilleri. Bu hepimizi rahatsız ediyor, bu hepimizi kaygılandırıyor. Onun için diyoruz ki biz: Siz teslim olabilirsiniz ancak biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye adına, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm yurttaşları adına müstevlilere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz ve teslim olmayacağız değerli milletvekilleri.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)