| Konu: | Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili verdiği kararı tanımadığına ve saygı duymadığına yönelik ifadelerinin kabul edilemez olduğuna ve bağımsız olarak görevini yapması gereken yargının baskı altında olduğuna ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 28.02.2016 |
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aslında, dün de bu kürsüden ifade ettik yani bugün Can Dündar'ın, Erdem Gül'ün tahliyesini Cumhurbaşkanının bu şekilde ifade etmesini kabul etmiyoruz. Ve bu tahliyelerle ilgili AYM'deki -ben dün de ifade ettim, bugün de söylüyorum- 17 üyenin 10'u Sayın eski Cumhurbaşkanı, Başbakanlık yapan Abdullah Gül tarafından belirlenmiş, atanmış üyelerdir. Bunların hepsini düşündüğümüzde bugün, haksız hukuksuz, hak ihlali yapılan gazetecilerin, düşünce özgürlüğünü ifade eden siyasetçilerin cezaevinde tutuklu olması zaten Türkiye için bir ayıptır. Hani, bunu böyle görmek gerekiyor. Bugün, Can Dündar ve Erdem Gül için tahliye kararı gerçekten sevindirici bir karardır. Bunu darbe olarak değerlendirip işte, manşetlere bunu bu şekilde ifade ederek aktarmak gerçekten Türkiye'nin ayıbıdır, böyle söyleyelim.
Sadece Can Dündar ve Erdem Gül değil, dün de buradan ifade ettik, ben bir kez daha ifade edeceğim: Beritan Canözer JINHA muhabiri; benim yanımdaydı ve basın açıklaması yapıyorduk, hemen akabinde, ayrıldıktan sonra "heyecanlanmış" düşüncesiyle gözaltına alınıp tutuklandı. Burada dün ifade edilirken de işte, basın kartı olmadığı, basıncı olmadıkları söylendi ama biz tek tek isimlerini buradan ifade etmek istiyoruz: Azadiya Welat Yayın Yönetmeni Rohat Aktaş Cizre'de katledildi. Yine, Mazlum Dolan, daha Fatma Ateş'i yaralıyken Sur'dan çıkardığı an itibarıyla ben telefonda kendisiyle görüştüm. Yaralı bir şekilde, Fatma Ateş'in hastaneye götürülmesi sağlanırken onu taşıyanlardan birisiydi Mazlum Dolan ve Fatma Ateş'in ailesiyle birlikte tutuklandı, cezaevine gönderildi. İsimlerini sayacağımız -32, 34'tü- gazetecilik ve siyasi özgürlük, basın özgürlüğünü gerçekleştirmek için düşüncelerini ve bütün yaşananları kamuoyuna yaymaya çalışan basın emekçilerinin 34'ü tutukluydu, isimleri burada, dün arkadaşlarımız da ifade etti, ben de tek tek buradan sayabilirim. 2 kişi çıktı ve bu arkadaşların çıkması Türkiye'de darbe olarak ifade ediliyor. Peki, o Anayasa Mahkemesi üyelerini de darbeci olarak düşünüyorsanız -o zaman onları da Abdullah Gül atamıştı- bu darbe kime karşı yapıldı? Yoksa, AKP Hükûmetinin kendi içerisinde, partinin kendi içerisinde bir çatlaklık mı söz konusu?
Ben bunu dün de ifade ettim yani Sayın Cumhurbaşkanı konuşurken ifade ederken mahkemelere bu kadar baskı yaptığını bir kez daha söylemiş oldu ve kanıtlamış oldu. Biz, bunu asla kabul etmeyeceğimizi, yargının bağımsız olarak görevini yapması gerektiğini defalarca ifade ettik ama ne yazık ki yargı bağımsız değil ve yargı, siyasetin, iktidarın, Hükûmetin baskısı altında şu anda görevini yerine getiriyor. Tutuklu gazeteci ve tutuklu belediye başkanlarımızdan ve siyasetçilerimizden bunu çok net olarak biliyoruz.
Teşekkür ediyorum.