| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 28.02.2016 |
CHP GRUBU ADINA SERKAN TOPAL (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakıyorum, AKP milletvekilleri şu an dışarıda. Gerçeklerle görüşmekten herhâlde kaçtılar.
Evet, bir olay gerçekleştikten sonra, yaptığı hatalar ve eksikliklerle olaylardan daha fazla kendinden bahsettiren AFAD, AKP Hükûmetine bağlı bir zihniyetle yönetilmektedir.
AFAD'ın sahadaki emekçilerine diyecek bir lafım yok, hepsine teşekkür ediyorum, alınlarından öpüyorum.
Soma'da Bakanınız Taner Yıldız'ın beyaz gömleği kirlenmesin diye gösterilen çabanın ve telaşın onda 1'ini ocaktaki işçilerimiz için göstermeyen AFAD yetkilileri, hiç kusura bakmasınlar, siz AKP'yi mi, darda kalanları mı kurtarıyorsunuz sorusunun da muhatabıdır.
Biz, Soma'yı unutmadık. Size "Bırakın, bari biz içeri girip arkadaşlarımızı kurtaralım!" diye haykıran o işçinin yakınının çığlığı, bugün de bizim çığlığımızdır. O gün orada emeği geçen Sayın Grup Başkan Vekilimiz Özgür Özel'in emeğinden de Soma'ya selam gönderiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AKP, peşkeş çeksin, sömürüyü artırmak için çalışma saatlerini uzatsın, üç kuruş maaşa, insanca olmayan şartlarda işçi çalıştırılmasına izin versin, kontrol etmesin, taşeronu baş tacı yapsın, sonra ocak çöktüğünde de AFAD çaresiz kalsın...
Sayın Bakan, Soma katliamı sonrası toplanan bağışlar kimler tarafından nereye harcandı? Bunu bilmek istiyoruz. Lütfen, burada açıklayalım.
Konu bütçeden açılmışken, sizin getirdiğiniz bütçe kanunu tasarısının (E) cetvelinin 85'inci maddesinde bakın aynen şöyle diyor: "Acil yardımların yapılması amacıyla tefrik edilen ödenekler Başkanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba aktarılır. Özel hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanundan müstesnadır." Ne demek müstesnadır? Yani Sayıştay denetiminden kaçırılmak istenen bir kanun maddesidir. Doğru mudur? Yani sizler buna "evet" derseniz, milletin parasının peşkeş çekilmesine "evet" demiş olacaksınız.
Bakın, 2004 yılında sizler bununla ilgili bir kanun çıkardınız, özel hesapları kapatıp yürürlükten kaldırdınız. Hatta bununla övündünüz. Hatta hatta o zaman "Özel hesaplar, yolsuzluk kaynağıdır, hesabı verilmeyen paradır." dediniz. E şimdi ne oldu? E cetvelinin birçok maddesinde özel hesap var. Hadi, buyurun, gelin, açıklamasını yapın burada.
Bakın, 2013 yılında Muhasebat Genel Müdürlüğünün kesin hesap bütçesinde kuruma ayrılan 927 milyon 18 bin; bir E cetveli marifetiyle 1 milyar 222 milyon 760 bin lira yedek ödenekle para aktarılmıştır. Bu yedek ödenekle ayrılan kısım da size milletimizin, milletvekillerinin yetki vermediği kısımdır.
Siz, milletin parasını afetten, kaostan, kandan, gözyaşı üzerinden bile rant kapıları açmasını çok iyi bilirsiniz, bu konuda mahirsiniz. Tabii, doğal felaketler olabilir ancak doğacak zarar ve can kaybını önlemek de sizin görevinizdir, Hükûmetin görevidir. Eskiden sel baskınlarıyla yüz yüze kalan bir ülkeydik, şimdi ise siyasetinizle millete her gün afet yaşatmaya başladınız. Büyük depremleri yaşayan bir ülkeydik, şimdi canlı bombaları doğal karşılamaya başladınız. Su baskını, çığ, heyelan sıklıkla olurdu bu ülkede, şimdi onlardan daha sık şehit cenazelerini doğal karşılamaya başladınız. Ama biliniz ki, biz, bunları doğal karşılamıyoruz. Ülkemizde sokakta tekmeleriyle çocuk öldürenler için "Emri ben verdim." diyen sizler, kalkıp "Suriye'nin demokrasiye ihtiyacı var." diye komik duruma düşüyorsunuz. Götürmeye çalıştığınız demokrasiyi biz gördük, cansız bedenlerden gördük, silahlardan gördük.
Bakın, sığınmacılar bizim misafirimizdir, eyvallah, diyecek bir lafımız yok. Onlar için otelleri kapattınız, hastaneleri kapattınız, iyileşenlerin bazıları tekrar savaşa Suriye'ye gidiyor. Siz, devletin imkânlarını onlar için seferber ederken kendi vatandaşlarınız için bunu niye sağlamıyorsunuz? Yani benim Yayladağı'daki, benim Kırıkhan'daki, benim Defne'deki, Antakya'daki, İskenderun'daki vatandaşımın işsizliğine neden çare bulamıyorsunuz? Benim yeşil kartlı vatandaşım sıraya girecek, para yatıracak, hastaneye gidecek, yoğun bakımda yatak bulamayacak, sonra ölecek; bunun müsebbibi sizlersiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Yardım ederken benim vatandaşımı mağdur ediyorsunuz. Yani benim vatandaşımın bunlardan, devletin imkânlarından, ödediği vergiden yararlanması için sığınmacı mı olması gerekiyor? Size soruyorum.
Şimdi, bazen diyorsunuz ki: "Biz ustalaştık." Evet, ustalaştınız. Ustalaştınız, felaketleri bu ülkeye davet etmede ustalaştınız, ülkemizin bütün sınırlarının giriş kapılarına şu levhayı asmakta ustalaştınız: Turiste "Dur!", yatırımcıya "Dur!", barış isteyene "Dur!" 180 derece dönmeyi iyi biliyorsunuz ya, El Kaide'ye, kandan beslenen teröre, PKK'ya, IŞİD'e "Geç!" diyorsunuz, değil mi? (CHP sıralarından alkışlar) Ustalaştınız, ustalaştınız. Sokaklara şiddet ve korkuyu yaymakta, bu levhayı asmakta ustalaştınız. Maalesef, ustalaştınız, çocuklarımızın artık giremeyecekleri şehirler inşa etmeye çalışıyorsunuz, ustalaştınız bu konuda. O kadar ustalaştınız ki insanların yatak odalarına girip mezhebinden cinselliğine kadar fişlemeye başladınız, bu konuda ustalaştınız.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Çok çocukça! Çocukça, çocukça!
YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Ayıp, ayıp! Gerçekten ayıp ya!
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Hangi ülkeden bahsediyorsun sen?
SERKAN TOPAL (Devamla) - Bu kadar şehit haberi geliyor, tahammül ediyorsunuz, ülkemize her gün IŞİD tarafından atılan havan toplarına tahammül ediyorsunuz, Türkiye'yi soyan bakanlarınıza tahammül ediyorsunuz ama demokratik hakkını kullanarak özgürce sizi eleştiren öğrencilere tahammül edemiyorsunuz. Acısını yüreğinde haykıran şehit yakınlarına bile davalar açtınız. Sizin ne bu halka ne bu ülkeyi seven millete tahammülünüz kalmadı ama bizim de, bu milletin de size tahammülümüz kalmadı, bunu da bilmenizi istiyorum.
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - 1 Kasımda halk kararını verdi, 1 Kasımda.
SERKAN TOPAL (Devamla) - Orta Doğu'da aldığınız tavra, savaşı körükleyen dilinize, milleti ikiye, üçe bölen politikalarınıza tahammülümüz kalmadı.
Ülkemiz için selden de, depremden de, kasırgadan da daha büyük felaket, aslında en büyük afet AKP Hükûmetidir. (CHP sıralarından alkışlar) AKP Hükûmetinin felaketlerinin yarattığı tahribatı 1 AFAD değil, 10 AFAD elli yılda düzeltemez.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)